31 Ekim 2018 Çarşamba
19 Ekim 2018 Cuma
Hazırlamakta olduğum siteyi inceleyip görüş ve önerilerinizi bildirirmisiniz? Son değişiklikleri sizin görüş ve önerilerinize göre yapmak istiyoruz. https://sinirotesigazetesi.org/?cat=13
Hazırlamakta olduğum siteyi inceleyip görüş ve önerilerinizi bildirirmisiniz?
Son değişiklikleri sizin görüş ve önerilerinize göre yapmak istiyoruz.
https://sinirotesigazetesi.org/?cat=13
Son değişiklikleri sizin görüş ve önerilerinize göre yapmak istiyoruz.
https://sinirotesigazetesi.org/?cat=13
15 Ekim 2018 Pazartesi
Edirne'nin Süloğlu ilçesinde askeri personeli taşıyan minibüsün devrilmesi sonucu, 12'si rütbeli asker, 13 kişi yaralandı.
Edirne'nin Süloğlu ilçesinde askeri personeli
taşıyan minibüsün devrilmesi sonucu, 12'si rütbeli asker, 13 kişi yaralandı.
Süloğlu Kışlasından
görev dönüşü servis aracı kaza yapmış ve 13 silah arkadaşımız yaralanmıştır.
Yaralı arkadaşlar hastanede ziyaret edilmiş ve doktorlardan hayati tehlikesi
olan hasta olmadığı bilgisi alınmıştır. Yaralılarımıza acil şifalar diler,
geçmiş olsun dileklerimizi sunarız.
13 Ekim 2018 Cumartesi
Balıkçı Nurhayat & Yasem Eren çiftine ve il Müdürü Bilgin Özbaş’a teşekkür
Balıkçı Nurhayat & Yasem Eren çiftine ve il
Müdürü Bilgin Özbaş’a teşekkür
Balıkçı Nurhayat & Yasem Eren
çifti Edirne’de yaşayan gaziler ile bedensel engellilere balık ikramında
bulundu. İkrama katılan Aile Sosyal İl Müdürü Bilgin Özbaş Muharip
Geziler Derneği Edirne Şubesi bahçesinde çiğköfte ikram ettiler.
Nurhayapt& Yasem Eren çifti ile
Bilgin Özbaş, Muharrem ayının diğer aylar arasında ayrı bir yeri olduğu gibi, diğer
günler içinde daha mübarek ve bereketli bir konumu bulunmaktadır. Bizlerde Edirne’de
yaşayan Engelli bireyler ile Gazi arkadaşlarımıza ikramda bulunduklarını
söylediler. Engelli birey adına Orhan Çam, Gaziler adına hayırseverlere ve Edirne
Tarih Turizm ve Kültür Derneği adına organizasyonu yapan Cengiz Gültekin’e
teşekkür ettiler.
5 Ekim 2018 Cuma
YAKIN COĞRAFYA GİRİŞİMCİLERİNDEN EDİRNE ÇIKARMASI
YAKIN COĞRAFYA GİRİŞİMCİLERİNDEN EDİRNE ÇIKARMASI
Edirne
Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Recep Zıpkınkurt’un imzası ile yapılan
açıklamada, “Yakın coğrafya ülkelerinde Türkçe konuşan girişimciler ile
ülkemizdeki girişimcilerin ilişkilerini geliştirmek adına 2005 yılından bu yana
Edirne Ticaret Odası ve Dışişleri ve Ticaret Bakanlıklarımızın
işbirliğinde düzenli olarak gerçekleştirilen ‘’TÜRKÇE KONUŞAN GİRİŞİMCİLER
PROGRAMI‘’nın 20.'si 30 Eylül-11 Ekim 2018 tarihlerinde düzenlenecektir.
Programda;
Balkanlar, Doğu Avrupa, Kafkasya, Orta Doğu ve Orta Asya gibi yakın
coğrafyamızdaki ülkeler ile Almanya ve Rusya’ da yaşayan ve Türkçe konuşan
girişimciler hedeflenmiş ve bahse konu program sayesinde ülkemizin
tanıtılmasına, katılımcıların girişimcilik kapasitelerinin gelişimine ve
katılımcıların Türkiye ile ticari işbirliği bağlarının güçlendirilmesine katkı
sağlaması amaçlanmaktadır.
20. Türkçe
Konuşan Girişimciler Programı kapsamında katılımcıların ülkemizin yönetim
sistemi, girişimcilik ve ülkemizin tanıtımıyla ilgili kamu ve özel sektör
kuruluşları hakkında bilgi edinmeleri sağlanacak olup çeşitli kültürel ve
tarihi değerlerimizi ziyaretler gerçekleştirilecektir.
Bu kapsamda
programın en önemli etkinliklerinden biri olarak 9 Ekim 2018 Salı günü
saat 13:15 - 15:00 saatleri arasında 17 ülkeden 40 girişimci Odamızı ziyaret
edecek ve işbirliği imkanları hakkında bilgi alarak üyelerimiz ile ikili iş
görüşmesi yapacaktır.
Tarım,
inşaat, medikal, gıda, eğitim, otomotiv, mobilya, bilişim, lojistik gibi pek
çok alanda işbirliği yapmak isteyen girişimciler heyeti detayları Odamız
websitesinde (www.etso.org.tr) ve facebook sayfasında ilan
edilmiş olup ikili işbirliği görüşmelerine katılım sağlamak isteyen
üyelerimizin Odamız AB&Dış İlişkiler Şubesi (02842251014 – 130/131
veya nyilmaz@etso.org.tr / elifersoz@etso.org.tr )
ile irtibata geçmesi önemle rica olunur.” denildi.
4 Ekim 2018 Perşembe
Ecz. Şükrü Ciravoğlu: “Bence, nereliyim değil NEREDEYİM mantalitesi ile yaklaşırsak, Edirne’deyim. Ve Edirne Belediye Başkanı aday adayıyım”
Ecz. Şükrü Ciravoğlu: “Bence, nereliyim değil NEREDEYİM mantalitesi ile yaklaşırsak, Edirne’deyim. Ve Edirne Belediye Başkanı aday adayıyım. Edirne Belediyesinin giriş kapısında Arap alfabesi ile yazdığı gibi Şehri Emin (Şehrin güvenilir insanı) olmaya talibim.”
► Şükrü Bey, Nerelisiniz, nerede
doğdunuz, Edirne’ye nasıl geldiniz gibi kısaca öz geçmişinizden
bahsedermisiniz?
Ecz. Şürkü Ciravoğlu: Hem güzel bir soru, hem de yanlış telaffuz edilen
bir soru. Nereliyim? Sorunun doğru neredeyim olması lazım. Trabzon doğumluyum,
ilkokuldan itibaren eczacılık fakültesini bitirene kadar İstanbul’da oturdum.
1979’dan beri Edirne’de oturuyorum. Şimdi nereliyim mi? Neredeyim mi? İnsanın
doğduğu değil hizmet ederek doyduğu topraklar memleketi ise ve ikameti neresi
ise oralı kabul edildiği için ben Edirne’deyim. Edirne’de gerçek Edirneli olan
ben iki kişi gösterebilirim. Birisi Bulgar Ortodoks Kiliseleri Rahibi
Aleksandır Çıkırık’tır diğeri ise Özar Marketin ortağı Rıfat Mitrani’dir.
Edirne’de gerçek Edirneli kalmadı gibi bir şey. Herkesin aslı veya kendisi bir
zamanlar bir yerlerden gelmişler. Ama önemli olan Edirne’ye gelen çok sayıda medeniyet
ve kültür Edirne’ye sahip çıkmış, burayı yurt edinmiş. Bende, nereliyim değil
NEREDEYİM mantalitesi ile yaklaşırsak, Edirne’deyim. Ve Cumhuriyet Halk Partisi’nden
Edirne Belediye Başkanlığına aday adayıyım.
1979
senesinde Edirne Sigorta Hastanesine eczacı olarak görevlendirildim. Sen başla
altı ay sonra asaletin tasdik olunca İstanbul’a tayın ettiririz dediler. 40 yıl oldu hala asaletim tasdik olmadı
tayınımı İstanbul’a yapmadılar.
Babam
Tevik Vural Ciravoğlu, Gemi Adamları Sendikası Genel Başkanı idi. İki tane
kitap yazmıştı, 1991 yılında vefat etti.
► Edirne diyelim. Edirne denilince
aklınıza ne geliyor?
Ecz. Şürkü Ciravoğlu: Edirne’yi çok seviyorum. Zaten Edirne
sevilmeyecek yer değil çok güzel bir şehir. Yaşanacak kolay bir kent. Türkiye
ortalamasına göre çağdaş bir kent. Tarihi değerleri barındırıyor. Daha iyi
yaşanabilir bir kent olması için çaba sarf etmemiz gerekiyor. Zaten daha iyi
olması için çaba sarf etmez isek burada yaşamanın anlamı kalmaz. Edirne bir tarih, kültür, turizm ve eğitim
kenti. Ekonomisi biraz zayıf. Bunun için çevreyi koruyan bacasız sanayinin de
geliştirilmesi lazım.
►
Edirne’nin
ekonomisini daha iyi olması için ne yapabiliriz? Siz az önce sanayiden
bahsettiniz. Edirne’nin zaten yeterince gelişmemiş bir turizm sanayisi var.
Kültürel tarihi var. Birde bacalı sanayi mi gelsin?
Ecz. Şürkü Ciravoğlu: Edirne bacalı sanayi ile gelişecekse hiç
gelişmesin. Mevcut sanayinin biraz daha takviye edilmesi lazım. Tarihi kültürel
sanayinin ise olanaklarının arttırılması, koşulların biraz daha iyi hale
getirilmesi lazım. Ulaşım olanaklarının arttırılması lazım. Tarih boyunca bu
böyle olmuştur, ulaşım imkânları geniş olan yerler gelişmiştir. İlimizin hızlı
tren ve hava alanı projeleri var. Bunların bir an önce hayata geçirilmesi
lazım. Bu kadar tarihi değerin üstünde oturuyoruz ama bunu yeteri kadar topluma
sunabildiğimiz kanısında değilim. Daha fazla tarihi ve kültürel değerin ortaya
çıkarılması lazım ama bunlarda tabi ki yatırım ve maliyet işi.
► Bana göre Edirne’nin bir giriş
kapısı yok. Edirne’nin girbenisi yok. Bazen arkadaşlarım yurt dışına çıkarken
veya yurt dışından gelirken bana uğrayacak oluyorlar ama Edirne’nin girişini
bulamadıkları için ya Kapıkule’ye gidiyorlar ya da İstanbul’a gidiyorlar. Hava
sisli olunca uzun yoldan geliyorsam benim bile bazen kendimi Kapıkule’de
bulduğum oluyor.
Batman'da acı haber geldi: 7 asker şehit, 5 vatan evladı yaralı! Lanet olsun….. BATMAN ŞEHİTLERİMİZ.. Jandarma Uzman Çavuş NEŞET GÖK Jandarma Uzman Çavuş UĞUR GÖKSU Jandarma Astsubay ÖMER YİĞİT ULUS Jandarma Uzman Çavuş OKAN DİNÇER Jandarma Uzman Çavuş SÜLEYMAN AYDIN Jandarma Uzman Çavuş ALİ HEKİM Jandarma Uzman Çavuş ÖZGÜR CAN İNÇE RUHLARINIZ ŞAD, MEKANLARINIZ CENNET OLSUN..
Batman'da acı haber geldi: 7
asker şehit, 5 vatan evladı yaralı!
Lanet olsun…..
BATMAN ŞEHİTLERİMİZ..
Jandarma Uzman Çavuş NEŞET GÖK
Jandarma Uzman Çavuş UĞUR GÖKSU
Jandarma Astsubay ÖMER YİĞİT ULUS
Jandarma Uzman Çavuş OKAN DİNÇER
Jandarma Uzman Çavuş SÜLEYMAN AYDIN
Jandarma Uzman Çavuş ALİ HEKİM
Jandarma Uzman Çavuş ÖZGÜR CAN İNÇE
RUHLARINIZ ŞAD, MEKANLARINIZ CENNET OLSUN..
Jandarma Uzman Çavuş NEŞET GÖK
Jandarma Uzman Çavuş UĞUR GÖKSU
Jandarma Astsubay ÖMER YİĞİT ULUS
Jandarma Uzman Çavuş OKAN DİNÇER
Jandarma Uzman Çavuş SÜLEYMAN AYDIN
Jandarma Uzman Çavuş ALİ HEKİM
Jandarma Uzman Çavuş ÖZGÜR CAN İNÇE
RUHLARINIZ ŞAD, MEKANLARINIZ CENNET OLSUN..
► Batman'ın Hasankeyf ilçesinde yol
yapım çalışmasının güvenliğini sağlayan askeri aracın geçişi sırasında yola
tuzaklanan EYP'nin patlatılması sonucu ilk bilgilere göre; 4 askerin şehit
olduğu, 5 askerin yaralandığı bildirilmişti. Son gelen bilgilere göre şehit
sayısı maalesef 7'ye yükseldi.
BATMAN ŞEHİTLERİMİZ..Jandarma Uzman Çavuş NEŞET GÖKJandarma Uzman Çavuş UĞUR GÖKSUJandarma Astsubay ÖMER YİĞİT ULUSJandarma Uzman Çavuş OKAN DİNÇERJandarma Uzman Çavuş SÜLEYMAN AYDINJandarma Uzman Çavuş ALİ HEKİMJandarma Uzman Çavuş ÖZGÜR CAN İNÇERUHLARINIZ ŞAD, MEKANLARINIZ CENNET OLSUN..
Batman'ın Hasankeyf ilçesi
kırsalında PKK'lı teröristlerce patlayıcıyla
düzenlenen saldırıda 7 asker şehit düştü, iki asker yaralandı. Güvenlik
kaynaklarından alınan bilgiye göre, Gercüş ilçesi kırsalında saat 06.00
sıralarında operasyona askerleri taşıyan Kobra tipi zırhlı askeri aracın
geçişi sırasında, teröristlerce önceden yola tuzaklanan el yapımı
patlayıcı infilak ettirildi. Saldırıda 4 asker şehit oldu, 5 asker
yaralandı.
Batman Bölge Devlet Hastanesine
kaldırılan yaralı askerlerden 3'ü müdahaleye rağmen şehit
oldu.Şehitlerden 1'nin astsubay, 6'sının ise uzman çavuş olduğu bildirildi.
YOLDA DEV ÇUKUR OLUŞTU
Öte yandan saldırıda kullanılan el
yapımı patlayıcının yola uzun süre önce tuzaklandığı, yolda asfaltlama
yapıldığından arama faaliyeti yürütüldüğü sırada patlayıcının dedektör
cihaz tarafından algılanmadığı öğrenildi. Patlamayla birlikte asfalt yolda 1,5
metre derinliğinde 4,5 metre çapında geniş çukurun oluştuğu görüldü.
Güvenlik güçleri, kaçan
teröristlerin etkisiz hale getirilmesi için bölgede hava destekli geniş çaplı
operasyon başlattı.
Şemsettin Emir: “Belediye başkanı olacak kişinin Edirne şehrin ruhunu önce anlaması, sonra hazmetmesi, sonra da onu yaşatmak için elinden geleni yapması gerekiyor.”
Şemsettin Emir:
“Belediye başkanı olacak kişinin Edirne şehrin ruhunu önce anlaması, sonra
hazmetmesi, sonra da onu yaşatmak için elinden geleni yapması gerekiyor.”
• Şemsettin Emir, Edirne Kemal köy doğumlu. Ortaokul
ve liseyi Edirne İmam Hatip Lisesinde okudu. Liseye, Edirne İmam Hatip
Lisesinde başladı sonra, fark derslerini vererek Edirne Lisesi’nden mezun oldu.
Üniversite eğitiminde de önce Buca Eğitim Enstitüsünde Matematik bölümüne başladı,
daha sonra eğitimimi yarıda bırakarak İstanbul İlahiyat Fakültesine geçti ve
buradan mezun oldu. Okul zamanı içerisinde hem çalıştı, hem okudu. Okul
döneminde devlet memurluğu yaptı, akşamları da derslerime giderek okulunu
bitirdi. Kısa dönem askerlik görevini yaptıktan sonra, devlet memurluğunu
bıraktı ve özel sektöre geçti. Özel sektörde İstanbul’da üç yıl bir holdingde
satın alma müdürlüğü yaptı. Ailesinin isteği ile Edirne’ye döndü ve Kapıkule’de
Bel-Tur Anonim şirketinde üç yıl genel müdürlük yaptı. Bosna savaşının çıkması
ile Kapıkule’de işler durunca, rahmetli kardeşi ile beraber büfede çalışmaya
başladı. Daha sonra Arasta fırınının olduğu yerde bir lahmacun dükkanı açtı.
Biraz lahmacun-pide sattı. Sonra kardeşinin açtığı kömürcülük şirketinde
çalışmaya devam etti. Daha sonra kömür şirketini aldı ve o günden bugüne kömür
işi ile meşgul oldu. Geçtiğimiz yıl da Bedesten çarşısının arkasında Saray
Restoran isimli bir işletme açtı. Hem lokantayı işletiyor, hem de kömür işini
devam ettiriyor. Bir oğlum, bir kızım var. Kızım Kanada Toronto Üniversitesi mezunu.
On yıl kadar Kanada’da çalıştıktan sonra, Esra Albayrak’ın yönetim kurulunda
olduğu Nun okullarında insan kaynaklarında çalışıyor. Oğlu da Sabancı
Üniversitesi Psikoloji bölümünü bitirdi. Şu anda da Medipol Üniversitesi’nde
Master yapıyor.
► Kısa süre sürpriz aday olarak Edirne
Milletvekilliği yaptınız. Siyasi
hayatınızdan bahseder misiniz?
Şemsettin Emir:
42 yıldır siyasetin içindeyim. Liseyi bitirdikten sonra arkadaşlarım ile
birlikte Milli Türk Talebe birliğini kurduk. Burada olduğum süre içerisinde
Milli Türk Talebe birliği başkanlığını yaptım. Daha sonra Akıncılar
teşkilatında görev aldım. İstanbul’dan Edirne’ye döndüğüm zaman Refah
Partisi’nde il başkan yardımcılığı yaptım. Refah Partisinde Edirne Milletvekili
adayı gösterildim. Ak Parti kurulduktan sonra da belediye başkanı adayı ve
milletvekili aday adayı oldum. 2007 senesinde de 4.sıradan aday gösterildim. 2015
Haziran ayında da Edirne’den birinci sırada aday gösterilerek Edirne’yi
mecliste temsil ettim. O dönemde Ak Parti tek başına iktidar olamadığı için ve
koalisyon şartları da oluşmadığı için Kasım ayında tekrar bir seçim oldu. Bu
seçimde birinci sıradan değerlendirilmedim. Şu anda önümüzde yerel seçimler
var. Siyasi birikimimiz ve altyapımız ile göreve her zaman hazırız. Eğer
anketlerden bize yönelik bir teveccüh çıkarsa, Edirne halkı isterse, genel
merkezimiz ve genel başkanımız takdir ederse, aday olup, Edirne için çalışmaya
hazırız. Bunun için gerekli birikim, tecrübe ve altyapımız mevcut.
► Edirne’de
yıllardır hem esnaflık yapıyorsunuz hem de bilfiil siyasetin içerisindesiniz.
Bir esnaf ve siyasetçi gözü ile Edirne’de gördüğünüz eksikler nelerdir?
Gördüğünüz eksiklere dair çözüm önerileriniz var mı?
Şemsettin Emir: Dünya’da
metre kareye düşen tarihi eser sayısı bakımından Edirne, Floransa’dan sonra
ikinci sırada. Bu tarih bilhassa Osmanlı tarihi. Osmanlı’nın mirası üzerinde
oturuyoruz. Edirne, Türk milletinin vicdanında her daim payitaht olarak
kalacak. Sultan II. Mehmet, namı diğer Fatih, bizim hemşerimiz. İstanbul’un
fethi burada başlamış. Bu şehrin bir ruhu var. Belediye başkanı olacak kişinin Edirne
şehrin ruhunu önce anlaması, sonra hazmetmesi, sonra da onu yaşatmak için
elinden geleni yapması gerekiyor. Bu 600 yıllık bir ruhtur. Edirne bu ruhu
yaşatmazsa, beton yığınından müteşekkil, ruhsuz bir şehir haline gelir. 17
yıllık iktidarımız içerisinde, vakıflar büyük çalışmalar yaptı ve bilhassa
Osmanlı eserlerini yenilediler. Edirne’de tarihi açıdan yapılan çalışmalardan
nasibini fazlasıyla aldı. Vakıflar burada da çok ciddi çalışmalar yaptılar.
Edirne’nin bir turizm kenti olduğundan bahsediyoruz. Tamam; ama turizme ne
kadar hazırız? 150.000 nüfusumuz var. Buradan yola çıkarak Edirne halkı,
şehrinde ağır sanayi istemiyor. Edirne’nin bir Çorlu olmasından endişe
ediyorlar. Çünkü Edirne’ye Çorlu gibi ağır sanayi girerse, nüfus artacak,
Edirne’ye göç başlayacak ve şehirde güvenlik sorunları ortaya çıkacak. Halkımız
haksız mı? Ben bu yaklaşımlarını son derece haklı buluyorum. Etrafıma
baktığımda üniversite mezunu birçok işsiz Edirneli görüyorum. Edirne’de iş
bulamadıkları için, istihdam edilemedikleri için ya İstanbul’a ya yurt dışına
çıkıyorlar. Biz Edirne’nin çocuklarını istihdam etmekten aciz durumdayız. Artık
ulaşım imkânları o kadar gelişti ki, Edirne İstanbul’un bir köyü sayılır. Hele
ki hızlı tren projesi nihayete erdiği zaman mesafeler çok kısalacak. Zaten
internet çağında zihinlerdeki mesafeler kısaldı. Dünya adeta global bir köy
haline geldi. Bunun Türkiye ölçeğine baktığımızda da durum farklı değil. Bu
yüzden Edirne’yi Türkiye’ye entegre edecek bir yerel yönetim siyasetine ihtiyaç
var. Edirne insanına birçok konudan şikâyet ediyor. Akşamları trafik sıkışıyor,
araçlarımızı park edecek yer bulamıyoruz, yağmur yağdığında yollar rezil bir
hale geliyor, altyapı yok, üst yapı yok, tarihi eserlere gereken önem
verilmiyor… Bu düşüncelerin de haksızlar mı? Sonuna kadar haklılar ama bunu
değiştirmek onların elinde. Her dönem aynı sorunlardan şikâyet edip, yine her
dönem aynı yerel yönetimi iktidara taşıyorlar. Şikâyetler makul ama çözüm
Edirne halkında. Anadolu’dan misafirlerimiz geldiğinde, Edirne için şunları
söylüyorlar: ‘’ Biz buraya beş sene önce
geldik. Bu şehirde beş yıldır hiçbir şey değişmemiş’’ Derme-çatma
yapılaşma, çarpık kentleşme ve çevre kirliliği şehrimizi anlatan kavramlar
haline geldi. Binevler bölgesinde aynı anda beş tane baca tüttüğü zaman, büyük
bir zehir bulutu ortaya çıkıyor. Bunun da en büyük sebebi hava akımının
olmaması. Çöpler zamanında toplanmıyor, altyapı sorunları ile alakalı konuşmaya
zaten gerek yok. 25 yıldır Edirne’yi CHP zihniyeti yönetiyor. Ama sorunlar
aynı. Bu şartlarda halkımızın tercihlerini anlamak mümkün değil. Şehrimizde
ETUS denen şirketin tekeline bırakılmış bir ulaşım düzeni kurulmuş. Bir kişi, 3
TL. Kaç km yol gidiyoruz da bir kişi 3 TL oluyor? Tekelleşmiş düzenle bu kadar
olur. Rekabet olacak ki hem kalite gelsin, hem ucuzluk gelsin. Aynı durum
Otogar için de geçerli. Rakip yok, aynı firma otogarda cirit atıyor. Orayı da
aynı yerel yönetim zihniyeti tekelleşme yarattı. Öğrenciler, devletin verdiği
400 TL ile geçinirken, siz nasıl olur da ulaşımı bu kadar pahalı yaparsınız?
150.000 kişilik nüfusumuz var, 25 yılda ulaşım sorununu çözemedik. Kakava
Şenliklerinde biz de restoran olarak, il dışından gelen misafirlerimize hizmet
verdiğimiz için gözlem yaptık. İnsanlar tuvalet bulamamaktan şikâyet ettiler.
Bu durumun vahametini çok iyi anlatan bir örnek. Bu şartlar altında insanlar
bir gelir, iki gelir. Üçüncüye gelmez. Kaçan turisti getirmek kolay değildir.
Edirne’ye turist gelsin deyip duruyoruz. Tamam;
gelsin de, altyapı problemleri ortada duruyor. Buraya dışarıdan 50 tane
otobüs gelse, hangi birini, nereye park edeceksiniz? Daha da önemlisi bu
insanlara rehber bulamıyorsunuz, tuvalet bulamıyorsunuz, temel ihtiyaçlarını
karşılayamıyorsunuz. Bu sorunun çözümü belli. Edirne içinden, yerel rehber
yetiştireceksiniz. Edirne’de 20 tane alan rehberi bulunamaz mı? Yetiştirilemez
mi?
► Meriç
ve Tunca nehirlerinin durumu ile ilgili neler söylemek istersiniz?
Şemsettin Emir: Dünya’da
içinden nehir geçen bir sürü şehir var. Türkiye’de de Eskişehir örneği var.
Porsuk çayı, Eskişehir içinden geçiyor. Meriç ve Tunca’nın özelliği ise çok
farklı. Dünya’daki birçok şehrin içinden nehir geçer ama Meriç ve Tunca
nehirleri, Edirne’deki konumları itibariyle, şehri kucaklamaları itibariyle çok
özel nehirler. Biz bunun kıymetini maalesef bilmiyoruz. DSİ bölgede kendi
başına çalışmalar yapıyor, nehir yatakları genişliyor, temizleme faaliyeti
yapılıyor ama çalışmalar çok yetersiz ve az. Hal böyle iken Edirne’yi seven,
Edirne delisi, Edirne’nin sorunları hakkında dertli ve çözmeye gayretli bir
belediye başkanı nehir sorununu da çok kolay biçimde çözer. Bizim belediye
başkanımız suskun Edirne’nin gür sesi olmak zorundadır. Belediye başkanlığı zengin
olma makamı değildir, köşeyi dönme makamı değildir. Halkımıza sesleniyorum, her
kim ki bu makamları köşeyi dönme makamı olarak kullanıyorsa, Ak Partili de olsa
ona oy vermeyin. Bu iş aşk işidir. Aşkla yürüyen dünyayı sırtında taşır, aşksız
yürüyen kimse ceset gibidir, yalnızca bir kalıp taşır.
► Edirne’deki
park sorunundan sıkça bahsettiniz. Otopark sorununu çözmek için neler
yapılabilir?
Şemsettin Emir: Bir defa Selimiye meydanının etrafını açmak
gerek. Orayı yemyeşil yapmak gerekiyor ve oradan park alanı yaratmak gerekiyor.
İstimlak yapılmak suretiyle bu sorun çözülebilir. Camilerin etrafında büyük
park alanları, yeşil alanlar oluşturulmalı. Eğer bahsettiğim bölgeler yeşil
alan ve park alanı yapılırsa, camilerin önü ve arkası temizlenirse,
istemediğiniz kadar otopark alanı yaratırsınız. Park yerleri şehir içinde de
olmak zorunda değil. Şehir dışına büyük park alanları yapılabilir. Edirne’ye
dışarıdan gelen misafirlerimiz otobüslerini buraya park edebilir. Otopark
yapılacak bölgeye, sosyal tesisler, küçük alışveriş merkezleri yapılır.
Edirne’yi gezmeden önce dinlenmeleri için. En önemlisi şehir dışındaki alandan
şehir merkezine misafirlerimizi taşıyacak küçük minibüsler ile misafirlerimiz
rahat ettirilir. Misafirlerimiz belirli merkezlerde bırakılır ve yürüme
mesafesi olan her yerde rahatça gezerler. Bu noktada Selimiye Cami, Eski Cami
ve Üç Şerefeli Cami gibi alanların etrafındaki işletmelerin lağvedilip, trafiğe
kapatılması gerektiğini ve büyük bir meydan yapılması gerektiğini düşünüyorum.
O bölge Saraçlar gibi bir yürüyüş alanı haline getirilmeli. Aklıma gelmişken
Bedesten çarşısındaki sorunlardan da bahsedeyim. Oradaki bazı işletmeleri
değiştirmek gerek. Edirne tarihini, kültürü yansıtan ve Edirne şehrini anlatan,
hitap eden dükkânlardan müteşekkil bir alışveriş noktası oluşturmak zorundayız.
Bu çarşıda Edirne’yi tanıtan ürünler olmalı. Diğer işletmeler ne olacak
derseniz. Onun da çözümü basit: peynircileri, lokum satanları, süpürgecileri
bir yere toplarsın, sorun çözülür. Yine
aynı yere geliyoruz. Bu işin çözümü Edirne halkında. Bu çözümleri hayata
geçirmek için para lazım. Edirne halkı yanlıştan dönerek, Ak Parti’ye yerel
seçimlerde şans vermeli. Eğer verirlerse, Edirne belediyesi, hazineden alacağı
yardımlar ile şehrimizi eski ruhuna kavuşturacak ve hak ettiği yerlere
getirecektir.
► Edirne’nin
Kaleiçi bölgesi hakkında neler söylersiniz?
Şemsettin Emir: Çözüm
belli… Belediye, Turizm Bakanlığı ile iş birliği yaparak, metruk binaları
sahiplerinden satın alırsa sorun çözülür. Aslına uygun hale getirilen binalar,
5 yıllığına, 10 yıllığına müteşebbislere verilerek bu sorun çözülür. Bu tarihi
evler de butik hotel, restoran, kafe ya da eğlence merkezlerine dönüştürülerek
gayet güzel kullanılabilir. Safranbolu evleri ile meşhur olmuş. Bizim neyimiz
eksik? Evlerimiz mimari açıdan çok daha güzel ve çok daha fazla. Neden biz
Kaleiçi bölgesini Safranbolu yapmayalım. Bakın, o bölge trafiğe kapatılırsa,
betonarme binalar yıkılırsa ve Kaleiçi tarihi ev, konaklardan müteşekkil bir
yer haline gelirse Edirne’de turizm ve reklam iki kat artar. O bölgeye
Edirne’yi tanıtan ürünler satan işletmeler koyarsınız, Edirne tanıtım stantları
koyarsınız ve zenginleştirirsiniz. Bunlar yapılırsa dizi-film şirketleri,
yapımcılar, Edirne’de proje yapmak için sıraya girerler. Böyle bir durumda
şehrin turizm gelirlerinin ne noktalara varacağını hayal edebiliyor musunuz?
► Türk
Milliyetçiliği deyince aklınıza ne geliyor? Bize Türk Milliyetçiliği kavramını
tanımlar mısınız?
Şemsettin Emir: Herkes
kendi kavmi ile övünebilir. Ancak kavmiyetçilik sıkıntılı bir durumdur. Bizleri
Allah, Türk olarak yaratmış. Bununla gurur duyuyoruz ama Türk Milliyetçiliğinin
de etnik boyutta yapılmasına karşıyız. Bununla beraber Türkiye’de yaşayan herkesin,
etnik kimliği ne olursa olsun Türk Milliyetçisi olması gerektiğini düşünüyorum.
Düsturumuz şudur: ‘’Vatan sevgisi
imandandır.’’
1 Ekim 2018 Pazartesi
Sebuhi Qasimov: “Edirne’de yaşayan bireyler işsizlikten, BSM Tekstil olarak biz ise işçi bulamamaktan muzdaripiz. Edirne insanı kendi şehirlerindeki güzelliklerin de tam olarak farkında değil, yeterince sahip çıkmıyorlar.”
Sebuhi Qasimov: “Edirne’de yaşayan
bireyler işsizlikten, BSM Tekstil olarak biz ise işçi bulamamaktan muzdaripiz. Edirne
insanı kendi şehirlerindeki güzelliklerin de tam olarak farkında değil,
yeterince sahip çıkmıyorlar.”
• Sebuhi Qasimov, Şəki, Azerbaijan doğumlu. 2,5
yıldır Türkiye’de yaşıyor. 2016 yılında Edirne’de Murat Doğan Bey ile birlikte Edirne’den
Havsa’ya gidiş istikametinde BSM tekstil fabrikasını kurdu. “Allah’ın izni ile
hedefimiz daha da büyümek.” diyor. Fabrikanın kapasitesi 250 kişi ama şu anda
fabrika eleman sıkıntısı nedeni ile 150 kişi ile çalışıyor. Çalışanların bütün
sosyal haklarını karşılıyorlar. Fabrika tekstil sektöründe faaliyet gösteriyor,
kesim, dikim ve fason işleri yapıyorlar, ithalat ve ihracat da yapıyorlar. Çalışanları
ile bir aile görüntüsü sergiliyorlar. Sabuhi Bey, “Yanımızda çalışanları işçi
gibi değil arkadaşımız gibi görüyoruz. Onların dertlerini dinliyor, elimizden
geldiğince yardımcı oluyoruz. Patronluk yapmadığımı rahatlıkla söyleyebilirim.
Bu benim de ortağımın da çalışma prensibi. “şeklinde konuşuyor.
► Tekstil
sektöründe eleman sıkıntısı yaşıyor musunuz? Siz eleman ihtiyacından
yakınıyorsunuz ama işsizlikten şikâyet eden ciddi bir kitle mevcut. Bunu nasıl
değerlendirirsiniz?
Sebuhi Qasimov:
En büyük problem vasıflı eleman sıkıntısı. Edirne’de herkes işsizlikten şikâyet
ediyor ama bizim eleman ihtiyacımız var. Maalesef bizim içinde bulunduğumuz
sektöre yönelmek istenmediğini, görmekteyim. İşletmemizde çalışmaya başlayan
insanlar vasıfsız kalıyor ve çok kısa bir süre sonra işi bırakıyorlar. Birkaç
kez İŞ-KUR ile beraber kurs açtık. Bu kurs ile 20’ye yakın kişiyi eğittik ama
verim alamadık. Bugün itibariyle 50 tane makineci işe başlatabiliriz fakat
makineci bulamıyoruz. İŞ-KUR’dan aldığımız elemanlar ne yazık ki kalifiye
eleman ihtiyacımızı karşılamıyor. O yüzden herkese kapımız açık. Bu işin
ustası, kalifiye elemanlara ihtiyacımız var. İnsanlar tekstil işinden kaçıyor,
uzaklaşıyor. Diğer firmalar ile rekabet bu sıkıntıda etkili ama bu sektörde çalışmak
istenmemesi daha büyük bir etken. İstihdam edecek işçi bulmakta zorlanıyoruz. Fabrikamız
tek vardiya sistemi ile sabah 08.00 akşam ise 18.15 saatleri arasında haftanın
5 günü çalışıyor. Çalışanlarımızın SGK, yemek ve servisi var. Tecrübeli elemanlara ihtiyacımız var.
Personel alımımız devam ediyor. Tecrübeli overlokçu, singerci, reçmeci, ütücü,
ortacı, kalite kontrol ve paketleme elemanlarına ihtiyacımız var. İş arayanlar
bize 05346427247 ve 0284 2686628 nolu telefonlardan ulaşabilirler.
►
Azerbaycan Bakü’de
uzun yıllar yaşayan birisi olarak, Edirne’yi nasıl değerlendirirsiniz? Bakü’yü
Edirne ile kıyasladığınızda, özellikle turizm ile alakalı neler söylersiniz?
Sebuhi Qasimov: 2,5
yıldır Edirne’yim ve bu şehri çok sevdim. Çok fazla tarihi eser var, bastığımız
her yer tarihi eser. Sınır kenti olması bakımından da büyük avantaj, ticari
açıdan da. Ancak turizm açısından kıyasladığımızda Bakü çok daha büyük bir
ticaret hacmine sahip. Edirne’nin potansiyeli daha yüksek ama yeterli çalışmalar
yapılmıyor. Şehrin tanıtımı yeteri kadar yapılmıyor. Yurt dışı tanıtımlarına
ağırlık verilmeli. Turizm demek ekonomi demek. Ekonomik açıdan güçlü olmak
istiyorsanız, yatırım yapacaksınız, bu da ancak tanıtım ile olur. Turizm
firmalarının önünü açmak gerekiyor. Tarihi eserlere yeteri kadar önem
verilmiyor. Edirne sınır şehri olmasının avantajlarını kullanamıyor. Kaleiçi’ni
gezdiğimde birçok eski yapı görüyorum. Bazı harabe tarihi yapılar çok ciddi
kaza tehlikesi barındırıyorlar. Bakü’de bunlar hemen restore edilir, Edirne’de
olduğu gibi metruk bir şekilde bırakılmaz. Edirne insanı çok rahat, kendini seven, önem
veren insanlar çok. Edirne insanı gördüğüm kadarıyla çalışmayı fazla sevmiyor,
gezmeyi eğlenmeyi seviyor. Bunun için Edirne insanı kendi şehirlerindeki
güzelliklerin de tam olarak farkında değiller yeterince sahip çıkmıyorlar.
Ekrem Demir: “Maalesef Edirne’de yeni şehir inşa edilirken, eski Edirne yok edildi. Güzelim Edirne’yi yok ettik! Şehri idare eden belediyeciler, Edirne’mizi bu hale getirdiler. Eski Edirne’yi tekrar eski haline getirmek zorundayız. Avrupa’da bu eski şehirlerin yapım, bakım, restorasyon masraflarının büyük bir bölümünü devletler karşılıyor. Tarihi eser barındıran bir şehir bilhassa devlet tarafından korumaya alınıyor. Devlet bu işe ön ayak olup, Avrupa’da olduğu gibi müteşebbislerin önünü açmalı.”
Ekrem Demir: “Maalesef Edirne’de yeni şehir inşa edilirken, eski Edirne yok edildi. Güzelim Edirne’yi yok ettik! Şehri idare eden belediyeciler, Edirne’mizi bu hale getirdiler. Eski Edirne’yi tekrar eski haline getirmek zorundayız. Avrupa’da bu eski şehirlerin yapım, bakım, restorasyon masraflarının büyük bir bölümünü devletler karşılıyor. Tarihi eser barındıran bir şehir bilhassa devlet tarafından korumaya alınıyor. Devlet bu işe ön ayak olup, Avrupa’da olduğu gibi müteşebbislerin önünü açmalı.”
• Ekrem Demir, Rize doğumlu.
İlk ve ortaokulu Rize’de, liseyi İstanbul’da Suadiye Lisesinde bitirdi. Lise
yıllarında Ülkü ocakları ile tanıştı. Daha sonra Almanya’da mesleki eğitim
aldıktan sonra teknik eleman olarak Televizyon fabrikasında çalıştı. Almanya’da
kaldığı süreçte Ülkücü Türk Dernekleri Federasyonlarının gençlik
yapılanmalarında ve yönetiminde görev yaptı. Ludwigsburg Türk İslam Kültür
Cemiyetinde dernek başkanlığı yaptı. Türkiye’ye döndükten sonra Rahmetli Başbuğ
Alparslan Türkeş’in emri ile MÇP Edirne’de kurarak yönetiminde yer aldı,
teşkilat başkanlığı görevini de yürüttü. Siyasi yasaklar kalkıp MÇP, MHP’ye
ilhak edildikten sonra, MHP’de çeşitli kademelerde görev aldı, teşkilat
başkanlığı görevlerini de yürüttü. Türk Ocakları Edirne Şubesi Yönetim Kurulu
üyesi. Şehit Aileleri derneği yönetim kurulu üyesi, İYİ Parti’nin Edirne’de
teşkilatlanma çalışmalarında bulundu. Şu anda İYİ Parti Edirne İl Başkanlığı
görevini yürütüyor. Demir İnşaat Yönetim Kurulu üyesi. İdealist, teşkilatçı,
yardımsever kişilik yapısı ile tanınıyor.
► Neden MHP’den
sonra İyi Parti?
Ekrem Demir: Bizim düşüncemize göre inanç ve fikirlerimizin
izdüşümü olarak bildiğimiz MHP’nin inandığımız yoldan saptığını ve bize göre
yanlış bir yolda olduğunu düşündüğümüz için ve birbirine en ağır lafları
söylemelerine rağmen Ak Parti ile ortaklığından rahatsız olduğum için MHP’den
istifa ettim ve İYİ Parti’nin Edirne teşkilatının kurulmasının her safhasında
yer aldım. İYİ Parti Genel Merkezi’nin bütün illere gönderdiği "il yönetimlerinde
Revizyon" talebi üzerine tüm teşkilat istifa etti.
Genel
başkanımız Meral Akşener'in ve başkanlık divanının emri ile İYİ Parti Edirne il
başkanlığı görevi bana tebliğ edildi. Aldığım görevi layığı ile yerine
getirmeye gayret ediyorum. Ailem 1978 yılından beri Edirne’de yaşıyor. 40
yıldır buradayız. Babamın mezarı burada. Çocuklarım burada doğdu, burada
büyüdüler. Yıllardır Edirne’de yaşayan, Edirne insanına ve Türk
milliyetçiliğine hizmet etmeye çalışan biriyim. Kamuda çok işlere imza attık
elimizden geldiğince Edirne insanına ve Türk milliyetçiliğine hizmet etmeye
çalışıyorum.
► MHP’de Devlet
Bahçeli’den rahatsız olduğunuz, doğru gitmeyen noktalar olduğunu ifade ettiniz.
Neden MHP’de kalıp mücadele etmek yerine, İyi Parti’de siyaset yapmayı tercih
ettiniz? Bu soracaklarım benim, Cengiz Gültekin olarak kendi düşüncelerimden
oluşuyor. Gazetenin yayın politikasını bağlamıyor.
►
MHP
muhalefette iken çoğu konuda Ak Parti ile uyuşmuyordu. Sizinde belirttiğiniz
gibi Tayyip Erdoğan, MHP’ye ve Genel Başkanına karşı hakarete varan söylemlerde
bulunuyordu.
Ekrem Demir: Ne oldu da Ak Parti ile MHP aynı konjonktürde yer
aldı?
►
MHP,
iktidarın küçük ortağı olsa da hükumetin kararlarında Öncü tavır sergiliyor.
Bana göre MHP bir siyasi parti değil, Türk Milliyetçiliği ideolojisinin siyasi
iz düşümüdür. Bana göre bu siyasi partinin mensubu ne ister? Gönül verdiği
partinin iktidarda olmasını, yaptırımların siyasi görüşü doğrultusuna
uygulamaya konulmasını istemez mi? Evet, ister. Türk Milliyetçiliği görüşü şu
anda iktidarda mı? Evet iktidarda. Hükumetin yaptırımları bu görüş çevresinde
uygulamaya konuluyor mu? Tam manası ile olmasa da konulmaya çalışılıyor. Başta
Ahmet olmuş, Mehmet olmuş, Tayyip olmuş, Bahçeli olmuş hiç önemli değil. Bana
göre önemli olan ideolojinin iktidarda olması ve yaptırımların ideoloji
doğrultusunda uygulamaya konulması.
Ekrem Demir: Bir kere MHP bir siyası partidir siyası
partilerin amacı bellidir, iktidar olmak istemeleri tabiidir. Ama her fırsatta Sayın
Bahçeli sorumluluktan kaçmıştır. Zaman zaman yetki ve sorumluluk verilmek
istediğinde "Biz haddimizi
biliriz" ifadesini kullanmıştır.
Parti içerisinde yeteri kadar mücadele verdim. MHP’nin tüzüğüne göre yeter imza
toplandığında kongre yapılabilir. 701
imza toplandı Kongre talebimizi ilettik. Bize mahkeme yolu gösterildi. Mahkeme
kararı ile kongremizi yaptık ancak Ankara dururken, Gemerek mahkemesi kararları
ile iptal edildi. O dönem kongre isteğimizden ötürü MHP’den arkadaşlarımız
ihraç edildi mücadele yolu da kapanmış oldu. Burada verilen demokratik
mücadelenin sonunda İYİ Parti doğdu. İYİ Parti’nin yalnızca Türk Milliyetçisi,
Ülkücü tabana hitap ederek başarılı olamayacağını düşündüğümüz için, kapımızı
herkese açtık. Düşüncemiz şu oldu: ‘’Herkesin gömleği üzerinde dursun ama bu
gömleğin üzerinde de bir vatan sevgisi üniforması giyelim, bu üniformayı
giyenlere kapımız sonuna kadar açıktık. ‘’Düşüncemiz en başından beri bu
olmuştur. Partimizde kadın kolları gibi bir oluşum da söz konusu değil.
Kadın-erkek eşit dedikten sonra kadınları parti içinde ayırmak doğru değildir.
► İYİ Parti’nin
Türkiye’deki durumunu nasıl görüyorsunuz? Türk siyasetinde neleri değiştirmek
için bu yola girdiniz?
Ekrem Demir: Türkiye Cumhuriyeti siyasi partiler tarihine
baktığımız zaman, birçok parti kuruldu, oy aldı, almadı ve sonunda kapandı.
Eğer halkımız bize ihtiyaç duyarsa milletimizin hizmetine talibiz.
Edirne’de şu an herkes İyi Parti’nin yerel
seçimlerde ne yapacağını, kimi aday göstereceğini, nasıl bir yol izleyeceğini
konuşuyor. Herkesin gözü bizim üzerimizde. Diğer siyasi partilerden çok bizim
ne yapacağımız konuşuluyor. İnanın Türkiye’nin genelinde de durum böyle.
Partimiz, seçimlerde aldığı oy itibariyle önemli bir noktada durmaktadır. Yerel
seçimlerle alakalı şunu da ifade etmek gerekiyor, kimse artık merkezi
hükümetten çok ciddi belediye yardımı desteği beklemesin. Ülkemizin ekonomik
durumu ve merkezi hükümetin durumu ortada. Kendi öz kaynaklarımız ile
bulunduğumuz şehri idare edeceğiz. İktidar partisi bir kriz döneminde geldi, şu
anda da ciddi bir kriz ortamı söz konusu. Bugün hangi malzemeyi almak için
müracaat etsek döviz fiyatları ile karşılaşıyoruz. Her ne kadar döviz fiyatları
bizi etkilemedi, TL ile alışveriş yapalım dense de gerçekler böyle değil.
İnşaat işi ile uğraştığım için o konuda örnek vereyim. İnşaatın en kaba
malzemesi demirdir ve sabah dokuzda herhangi bir firmadan demir fiyatı almanız
mümkün değildir. Kurun açıklanmasını beklemek zorundasınız. Veresiye mal
alışverişi yapmak zaten mümkün değil. Çünkü sattığı malı yerine koyup
koyamayacağını bilmiyor vatandaş. Herkeste büyük bir çekince var. Çiftçinin de
durumu ortada. Köylere ziyaretlerde bulunuyoruz, sık sık. Bir dönüm arazinin
maliyeti; gübre, tohum, işçilik, mazot fiyatlarını eklediğimiz zaman 380-400 TL
arası değişiyor. TÜİK Raporlarına göre Türkiye genelinde buğdayı ortalama
olarak baz alırsak dönümünden 280 kilo buğday alınabiliyor. Elde edilip satılan
buğday maliyeti bile karşılamıyor. Bakın oranlar kafa kafaya bile gelmiyorlar.
Ticaret yapan da, tarım ile uğraşan da, sektör ne olursa olsun herkes perişan
durumda. Bakın 16-17 senede bu hale geldik. Hangi siyasi parti gelirse gelsin
Türkiye’nin bu durumu kolay kolay düzelmez. En az 3-4 yıl çok ciddi tasarruf
önlemi almak gerekiyor ki Türkiye’nin ekonomik durumu düzelsin. Bizler bu
ekonomik durumu düzeltmeye talibiz. Biz başta FETÖ olmak üzere bütün terör
örgütleri ile layığıyla mücadele etme görevine de talibiz. Bizim bütün ömrü
hayatımız, siyasi yolculuğumuz bu cemaatlerle ve örgütlerle mücadele ile geçmiş
olmasına karşın, Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener’in cumhurbaşkanlığı
adaylığı için imza topladığımız zaman FETÖ örgütüne mensup olmak ile
yaftalandık, iftiraya maruz kaldık. "İmza toplayanlar araştırılsın,
bunlara dikkat edilsin" dendi.
Böyle
bir şey olabilir mi? FETÖ ve her türlü terör örgütüne karşı mücadele ediyoruz,
etmeye de devam edeceğiz. Şahsım ve
ailem adına konuşayım. Yıllar önce Akşam gazetesinde FETÖ terör örgütünün
Edirne’deki fişlemeleri yayınlandı. Yayınlanan listede ailem, Demir ailesi için
terör örgütü mensupları şu ifadeyi kullanmıştı:
‘’Cemaatimize karşı müteahhidin önü kesilmeli.’’ Ailece FETÖ tarafından
fişlendik, uzun zaman sıkıntı çektik ve bunun mücadelesini verdik, vermeye de
devam ediyoruz.
İYİ
Parti olarak meclise önerge verdik ve dedik ki: ‘’Bu işin siyasi ayağını
araştırın, tamamen ortaya çıksın’’ Bu önergemiz Ak Parti tarafından reddedildi.
Bunu anlayabiliyorum. Ama bu önergeye MHP saflarından ret oyu gelmesi benim
anlayabileceğim bir durum değildir. Yine aynı dönemde Çorlu’da tamamen ihmalden
kaynaklanan bir tren faciası yaşandı; bakın kaza demiyorum, orada ihmale dayalı
bir facia gerçekleşti!
Edirne,
Kırklareli, Tekirdağ il başkanları milletvekilleri hemen Çorlu’ya geçerek, kriz
masası oluşturduk. Olay yerine ve hastanedeki yaralılara gittik. Bizler insani
görevimizi yerine getirirken, 25 canımızı kaybettiğimizi öğrendik. Yüzlerce
yaralımız vardı. Bu facianın araştırılmasını istedik, mecliste gündeme
getirdik. İstedik ki burada ihmal kime ait ise araştırılma yapılsın, hesap
sorulsun. Ama maalesef verdiğimiz bu önerge de reddedildi.
Ak
Parti sıralarından ret oyu gelmesini anlıyorum ama MHP sıralarından ret oyu
gelmesini anlamıyorum. Biz İyi Parti olarak bu sisteme karşıyız. Olayı farklı
bir boyut ile de değerlendirelim.
Türk
milleti, son referandumda Tek adam sistemine oy verdi ve seçimini yaptı. Ama
biz İyi Parti olarak bu sisteme karşıyız. En büyük arzumuz parlamenter sisteme
geri dönmektir.
Şu
anki sistemi basit bir biçimde anlatmaya çalışayım:
Bir
adam düşünün, sabah uyanıyor, Ergene ovasında çeltik ekimini durdurma kararı
alıyor. Ve bu anında uygulanıyor. Veya bir adam sabah uyanıyor, falanca kişiyi
yardımcım yaptım falancayı da görevden aldım diyor, bu sorgusuz sualsiz kabul
ediliyor. Sistemin özeti budur. Ve maalesef bu sistem son seçimden sonra
tamamen kanuni oldu.
► İYİ Parti'nin
FETÖ ve Çorlu’da ki Tren kazasının soruşturulması gibi önergelerinin reddedilme
gerekçesinin, Anayasamızda çok açık hükmüne dayandığı yönünde bilgim var. Bu
hüküm, 'Yürütülmekte olan soruşturma ve kovuşturma aşamasındaki konularla
ilgili Meclis'te araştırma önergesi verilemez, söz talep edilip konuşma bile
yapılamaz' diyor. Ne ise biz siyasi sohbeti bir yana bırakalım. Gece gündüz iki
ay konuşsak ortak noktada buluşamayacağımız kanısına vardım. Ben sizinle Türk
Milliyetçiliği konusunda anlaşıyorum. 40 yıldır Edirne’de yaşıyorsunuz.
Edirne’de gördüğünüz eksikler nelerdir? Çözüm önerileriniz nelerdir?
Ekrem Demir: Edirne insanı da Edirne şehri de buradaki yanlış
uygulamaları hak etmiyor. Sınır kenti olduğumuz için, Balkan ülkelerinden gelen
turistler burada alışveriş yaptıklarında, esnafımız kısa süreli de olsa nefes
alabiliyor. Esnaf belki nefes alabiliyor ama ilçelerde ekonomik açıdan çok
ciddi sıkıntılar var. Demem o ki Türkiye’deki ekonomik sıkıntılardan diğer
şehirler kadar nasibimizi almadık belki ama Edirne’de bunun dışında çok önemli
sıkıntılar da var. Yurtdışındaki şehir yapılanmalarına baktığınızda, istisnasız
olarak her şehrin içinde bir eski şehir bir de yeni şehir yapılanması
görürsünüz. Eski şehirler her zaman, olduğu gibi muhafaza etmeye çalışılır.
Belediyeler ve devlet bu konuda mülk sahiplerine ciddi katkılar sağlar. Yeni
şehir yapılanmalarında da eğer şehrin coğrafi konumu ve şehir yapılanması
uygunsa istediğiniz kadar geniş yollar, çok katlı binalar yapabilirsiniz.
Maalesef Edirne’de yeni şehir inşa edilirken, eski Edirne yok edildi. Güzelim
Edirne’yi yok ettik! Şehri idare eden belediyeciler, Edirne’mizi bu hale
getirdiler. Eski Edirne’yi tekrar eski haline getirmek zorundayız. Bu güzel
şehrin tarihi ve kültürel eserleri maalesef muhafaza edemiyoruz. Kaleiçi’nin
durumu içimizi acıtıyor. Orada maalesef bir kent katledildi. Tek katlı, iki katlı
binalar yok edildi, yerine çok katlı binalar yapıldı. Büyük bir çarpık
kentleşme var. Tarihi konağın yanında, beş katlı bina dikilmiş. Hal böyle iken
ne elektriğiniz yetiyor, ne suyunuz, ne kanalizasyon sisteminiz. Bölgede
yoğunluk arttığı için yeniden kanalizasyon, elektrik, su sistemi kurmak bile
çok zor bir iş. Kaleiçi, eski Kaleiçi olmaktan çıktı. Yeni yapıları mümkün
mertebe ortadan kaldırmak kaydıyla, eski yapılar muhafaza edilmeli, restore
edilmeli ve tarihi binalardan oluşan bir Kaleiçi oluşturulmalı. Bu düzelmez
diye bir şey yok. Ben bu konuda iddialıyım. Kaleiçi’ni bana versinler, 10
senede aslına uygun olarak restore ederim. Bu işi Edirne’yi bilen, seven
insanlar yapabilir. Bu iş TOKİ gibi kurumlar aracılığıyla değil canı gönülden
bu işi çözecek müteşebbisler ile yapılır. Biraz önce Avrupa’da ki ‘eski
şehirlerden’ bahsettik. Avrupa’da bu eski şehirlerin yapım, bakım, restorasyon
masraflarını devletler karşılıyor. Tarihi eser barındıran bir şehir bilhassa
devlet tarafından korumaya alınıyor. Devlet bu işe ön ayak olup, Avrupa’da
olduğu gibi müteşebbislerin önünü açmalı.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)