15 Ekim 2018 Pazartesi

Edirne'nin Süloğlu ilçesinde askeri personeli taşıyan minibüsün devrilmesi sonucu, 12'si rütbeli asker, 13 kişi yaralandı.

Edirne'nin Süloğlu ilçesinde askeri personeli taşıyan minibüsün devrilmesi sonucu, 12'si rütbeli asker, 13 kişi yaralandı.

Süloğlu Kışlasından görev dönüşü servis aracı kaza yapmış ve 13 silah arkadaşımız yaralanmıştır. Yaralı arkadaşlar hastanede ziyaret edilmiş ve doktorlardan hayati tehlikesi olan hasta olmadığı bilgisi alınmıştır. Yaralılarımıza acil şifalar diler, geçmiş olsun dileklerimizi sunarız.

13 Ekim 2018 Cumartesi

Balıkçı Nurhayat & Yasem Eren çiftine ve il Müdürü Bilgin Özbaş’a teşekkür


Balıkçı Nurhayat & Yasem Eren çiftine ve il Müdürü Bilgin Özbaş’a teşekkür


Balıkçı Nurhayat & Yasem Eren çifti Edirne’de yaşayan gaziler ile bedensel engellilere balık ikramında bulundu. İkrama katılan Aile Sosyal İl Müdürü Bilgin Özbaş Muharip Geziler Derneği Edirne Şubesi bahçesinde çiğköfte ikram ettiler.
Nurhayapt& Yasem Eren çifti ile Bilgin Özbaş, Muharrem ayının diğer aylar arasında ayrı bir yeri olduğu gibi, diğer günler içinde daha mübarek ve bereketli bir konumu bulunmaktadır. Bizlerde Edirne’de yaşayan Engelli bireyler ile Gazi arkadaşlarımıza ikramda bulunduklarını söylediler. Engelli birey adına Orhan Çam, Gaziler adına hayırseverlere ve Edirne Tarih Turizm ve Kültür Derneği adına organizasyonu yapan Cengiz Gültekin’e teşekkür ettiler.

5 Ekim 2018 Cuma

YAKIN COĞRAFYA GİRİŞİMCİLERİNDEN EDİRNE ÇIKARMASI


YAKIN COĞRAFYA GİRİŞİMCİLERİNDEN EDİRNE ÇIKARMASI

Edirne Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Recep Zıpkınkurt’un imzası ile yapılan açıklamada, “Yakın coğrafya ülkelerinde Türkçe konuşan girişimciler ile ülkemizdeki girişimcilerin ilişkilerini geliştirmek adına 2005 yılından bu yana Edirne Ticaret Odası ve Dışişleri  ve Ticaret Bakanlıklarımızın işbirliğinde düzenli olarak gerçekleştirilen ‘’TÜRKÇE KONUŞAN GİRİŞİMCİLER PROGRAMI‘’nın 20.'si 30 Eylül-11 Ekim 2018 tarihlerinde düzenlenecektir. 
Programda; Balkanlar, Doğu Avrupa, Kafkasya, Orta Doğu ve Orta Asya gibi yakın coğrafyamızdaki ülkeler ile Almanya ve Rusya’ da yaşayan ve Türkçe konuşan girişimciler  hedeflenmiş ve bahse konu program sayesinde ülkemizin tanıtılmasına, katılımcıların girişimcilik kapasitelerinin gelişimine ve katılımcıların Türkiye ile ticari işbirliği bağlarının güçlendirilmesine katkı sağlaması amaçlanmaktadır. 
20. Türkçe Konuşan Girişimciler Programı kapsamında katılımcıların ülkemizin yönetim sistemi, girişimcilik ve ülkemizin tanıtımıyla ilgili kamu ve özel sektör kuruluşları hakkında bilgi edinmeleri sağlanacak olup çeşitli kültürel ve tarihi değerlerimizi ziyaretler gerçekleştirilecektir. 
Bu kapsamda programın en önemli etkinliklerinden biri olarak 9 Ekim 2018 Salı günü saat 13:15 - 15:00 saatleri arasında 17 ülkeden 40 girişimci Odamızı ziyaret edecek ve işbirliği imkanları hakkında bilgi alarak üyelerimiz ile ikili iş görüşmesi yapacaktır. 
Tarım, inşaat, medikal, gıda, eğitim, otomotiv, mobilya, bilişim, lojistik gibi pek çok alanda  işbirliği yapmak isteyen girişimciler heyeti detayları Odamız websitesinde (www.etso.org.tr) ve facebook sayfasında ilan edilmiş olup ikili işbirliği görüşmelerine katılım sağlamak isteyen üyelerimizin Odamız AB&Dış İlişkiler Şubesi (02842251014 – 130/131 veya nyilmaz@etso.org.tr / elifersoz@etso.org.tr ) ile irtibata geçmesi önemle rica olunur.” denildi.

4 Ekim 2018 Perşembe

Ecz. Şükrü Ciravoğlu: “Bence, nereliyim değil NEREDEYİM mantalitesi ile yaklaşırsak, Edirne’deyim. Ve Edirne Belediye Başkanı aday adayıyım”

Ecz. Şükrü Ciravoğlu: “Bence, nereliyim değil NEREDEYİM mantalitesi ile yaklaşırsak, Edirne’deyim. Ve Edirne Belediye Başkanı aday adayıyım. Edirne Belediyesinin giriş kapısında Arap alfabesi ile yazdığı gibi Şehri Emin (Şehrin güvenilir insanı) olmaya talibim.”


Şükrü Bey, Nerelisiniz, nerede doğdunuz, Edirne’ye nasıl geldiniz gibi kısaca öz geçmişinizden bahsedermisiniz?
Ecz. Şürkü Ciravoğlu: Hem güzel bir soru, hem de yanlış telaffuz edilen bir soru. Nereliyim? Sorunun doğru neredeyim olması lazım. Trabzon doğumluyum, ilkokuldan itibaren eczacılık fakültesini bitirene kadar İstanbul’da oturdum. 1979’dan beri Edirne’de oturuyorum. Şimdi nereliyim mi? Neredeyim mi? İnsanın doğduğu değil hizmet ederek doyduğu topraklar memleketi ise ve ikameti neresi ise oralı kabul edildiği için ben Edirne’deyim. Edirne’de gerçek Edirneli olan ben iki kişi gösterebilirim. Birisi Bulgar Ortodoks Kiliseleri Rahibi Aleksandır Çıkırık’tır diğeri ise Özar Marketin ortağı Rıfat Mitrani’dir. Edirne’de gerçek Edirneli kalmadı gibi bir şey. Herkesin aslı veya kendisi bir zamanlar bir yerlerden gelmişler. Ama önemli olan Edirne’ye gelen çok sayıda medeniyet ve kültür Edirne’ye sahip çıkmış, burayı yurt edinmiş. Bende, nereliyim değil NEREDEYİM mantalitesi ile yaklaşırsak, Edirne’deyim. Ve Cumhuriyet Halk Partisi’nden Edirne Belediye Başkanlığına aday adayıyım.
1979 senesinde Edirne Sigorta Hastanesine eczacı olarak görevlendirildim. Sen başla altı ay sonra asaletin tasdik olunca İstanbul’a tayın ettiririz dediler.  40 yıl oldu hala asaletim tasdik olmadı tayınımı İstanbul’a yapmadılar.
Babam Tevik Vural Ciravoğlu, Gemi Adamları Sendikası Genel Başkanı idi. İki tane kitap yazmıştı, 1991 yılında vefat etti.
Edirne diyelim. Edirne denilince aklınıza ne geliyor?
Ecz. Şürkü Ciravoğlu: Birincisi Edirne’nin doğu girişini bilmeyen Kıyık tarafından giriş yapmak zorunda kalıyor ve yıllarca Osmanlıya başkentlik yapmış bir ilin ilk önce mezbeleliğini görüyor. Edirne’de en çok tarihi yapı barındıran yer Kaleiçi semti ama 1970’li yıllarda kaybedilmiş bir kere. Yüksek Anıtlar Kurulu yokken o yıllarda tarihi atmosferi içinde barındıran semte 3 – 5 katlı apartmanlar yapılmış. Yapısı bozulmuş bir kere.  Çok çirkin bir yapılaşma var. Maalesef bozmuşuz bir kere. O bölge Safranbolu da olduğu gibi konsept uygulansa butik otellerden oluşan tarihi bir mahalle oluşturulabilirdi. Floransa’yı göz alalım. Açık alanda tarihi eser olarak kapladığı alan bakımından dünyada birinci kent, ikinci Edirne geliyor. Neden Edirne ikinci Floransa olmasın?
Ecz. Şürkü Ciravoğlu: Edirne’yi çok seviyorum. Zaten Edirne sevilmeyecek yer değil çok güzel bir şehir. Yaşanacak kolay bir kent. Türkiye ortalamasına göre çağdaş bir kent. Tarihi değerleri barındırıyor. Daha iyi yaşanabilir bir kent olması için çaba sarf etmemiz gerekiyor. Zaten daha iyi olması için çaba sarf etmez isek burada yaşamanın anlamı kalmaz.  Edirne bir tarih, kültür, turizm ve eğitim kenti. Ekonomisi biraz zayıf. Bunun için çevreyi koruyan bacasız sanayinin de geliştirilmesi lazım.
Edirne’nin ekonomisini daha iyi olması için ne yapabiliriz? Siz az önce sanayiden bahsettiniz. Edirne’nin zaten yeterince gelişmemiş bir turizm sanayisi var. Kültürel tarihi var. Birde bacalı sanayi mi gelsin?
Ecz. Şürkü Ciravoğlu: Edirne bacalı sanayi ile gelişecekse hiç gelişmesin. Mevcut sanayinin biraz daha takviye edilmesi lazım. Tarihi kültürel sanayinin ise olanaklarının arttırılması, koşulların biraz daha iyi hale getirilmesi lazım. Ulaşım olanaklarının arttırılması lazım. Tarih boyunca bu böyle olmuştur, ulaşım imkânları geniş olan yerler gelişmiştir. İlimizin hızlı tren ve hava alanı projeleri var. Bunların bir an önce hayata geçirilmesi lazım. Bu kadar tarihi değerin üstünde oturuyoruz ama bunu yeteri kadar topluma sunabildiğimiz kanısında değilim. Daha fazla tarihi ve kültürel değerin ortaya çıkarılması lazım ama bunlarda tabi ki yatırım ve maliyet işi.
Bana göre Edirne’nin bir giriş kapısı yok. Edirne’nin girbenisi yok. Bazen arkadaşlarım yurt dışına çıkarken veya yurt dışından gelirken bana uğrayacak oluyorlar ama Edirne’nin girişini bulamadıkları için ya Kapıkule’ye gidiyorlar ya da İstanbul’a gidiyorlar. Hava sisli olunca uzun yoldan geliyorsam benim bile bazen kendimi Kapıkule’de bulduğum oluyor.


Batman'da acı haber geldi: 7 asker şehit, 5 vatan evladı yaralı! Lanet olsun….. BATMAN ŞEHİTLERİMİZ.. Jandarma Uzman Çavuş NEŞET GÖK Jandarma Uzman Çavuş UĞUR GÖKSU Jandarma Astsubay ÖMER YİĞİT ULUS Jandarma Uzman Çavuş OKAN DİNÇER Jandarma Uzman Çavuş SÜLEYMAN AYDIN Jandarma Uzman Çavuş ALİ HEKİM Jandarma Uzman Çavuş ÖZGÜR CAN İNÇE RUHLARINIZ ŞAD, MEKANLARINIZ CENNET OLSUN..


Batman'da acı haber geldi: 7 asker şehit, 5 vatan evladı yaralı!

Lanet olsun….. 

BATMAN ŞEHİTLERİMİZ..
Jandarma Uzman Çavuş NEŞET GÖK
Jandarma Uzman Çavuş UĞUR GÖKSU
Jandarma Astsubay ÖMER YİĞİT ULUS
Jandarma Uzman Çavuş OKAN DİNÇER
Jandarma Uzman Çavuş SÜLEYMAN AYDIN
Jandarma Uzman Çavuş ALİ HEKİM
Jandarma Uzman Çavuş ÖZGÜR CAN İNÇE
RUHLARINIZ ŞAD, MEKANLARINIZ CENNET OLSUN..

► Batman'ın Hasankeyf ilçesinde yol yapım çalışmasının güvenliğini sağlayan askeri aracın geçişi sırasında yola tuzaklanan EYP'nin patlatılması sonucu ilk bilgilere göre; 4 askerin şehit olduğu, 5 askerin yaralandığı bildirilmişti. Son gelen bilgilere göre şehit sayısı maalesef 7'ye yükseldi. 

BATMAN ŞEHİTLERİMİZ..Jandarma Uzman Çavuş NEŞET GÖKJandarma Uzman Çavuş UĞUR GÖKSUJandarma Astsubay ÖMER YİĞİT ULUSJandarma Uzman Çavuş OKAN DİNÇERJandarma Uzman Çavuş SÜLEYMAN AYDINJandarma Uzman Çavuş ALİ HEKİMJandarma Uzman Çavuş ÖZGÜR CAN İNÇERUHLARINIZ ŞAD, MEKANLARINIZ CENNET OLSUN..

Batman'ın Hasankeyf ilçesi kırsalında PKK'lı teröristlerce  patlayıcıyla düzenlenen saldırıda 7 asker şehit düştü, iki asker yaralandı. Güvenlik kaynaklarından alınan bilgiye göre, Gercüş ilçesi kırsalında  saat 06.00 sıralarında operasyona askerleri taşıyan Kobra tipi zırhlı askeri  aracın geçişi sırasında, teröristlerce önceden yola tuzaklanan el yapımı  patlayıcı infilak ettirildi.  Saldırıda 4 asker şehit oldu, 5 asker yaralandı.
 Batman Bölge Devlet Hastanesine kaldırılan yaralı askerlerden 3'ü  müdahaleye rağmen şehit oldu.Şehitlerden 1'nin astsubay, 6'sının ise uzman çavuş olduğu bildirildi.
YOLDA DEV ÇUKUR OLUŞTU
 Öte yandan saldırıda kullanılan el yapımı patlayıcının yola uzun süre  önce tuzaklandığı, yolda asfaltlama yapıldığından arama faaliyeti yürütüldüğü  sırada patlayıcının dedektör cihaz tarafından algılanmadığı öğrenildi. Patlamayla birlikte asfalt yolda 1,5 metre derinliğinde 4,5 metre çapında geniş çukurun oluştuğu görüldü. 
 Güvenlik güçleri, kaçan teröristlerin etkisiz hale getirilmesi için bölgede hava destekli geniş çaplı operasyon başlattı.

Şemsettin Emir: “Belediye başkanı olacak kişinin Edirne şehrin ruhunu önce anlaması, sonra hazmetmesi, sonra da onu yaşatmak için elinden geleni yapması gerekiyor.”


Şemsettin Emir: “Belediye başkanı olacak kişinin Edirne şehrin ruhunu önce anlaması, sonra hazmetmesi, sonra da onu yaşatmak için elinden geleni yapması gerekiyor.”

• Şemsettin Emir, Edirne Kemal köy doğumlu. Ortaokul ve liseyi Edirne İmam Hatip Lisesinde okudu. Liseye, Edirne İmam Hatip Lisesinde başladı sonra, fark derslerini vererek Edirne Lisesi’nden mezun oldu. Üniversite eğitiminde de önce Buca Eğitim Enstitüsünde Matematik bölümüne başladı, daha sonra eğitimimi yarıda bırakarak İstanbul İlahiyat Fakültesine geçti ve buradan mezun oldu. Okul zamanı içerisinde hem çalıştı, hem okudu. Okul döneminde devlet memurluğu yaptı, akşamları da derslerime giderek okulunu bitirdi. Kısa dönem askerlik görevini yaptıktan sonra, devlet memurluğunu bıraktı ve özel sektöre geçti. Özel sektörde İstanbul’da üç yıl bir holdingde satın alma müdürlüğü yaptı. Ailesinin isteği ile Edirne’ye döndü ve Kapıkule’de Bel-Tur Anonim şirketinde üç yıl genel müdürlük yaptı. Bosna savaşının çıkması ile Kapıkule’de işler durunca, rahmetli kardeşi ile beraber büfede çalışmaya başladı. Daha sonra Arasta fırınının olduğu yerde bir lahmacun dükkanı açtı. Biraz lahmacun-pide sattı. Sonra kardeşinin açtığı kömürcülük şirketinde çalışmaya devam etti. Daha sonra kömür şirketini aldı ve o günden bugüne kömür işi ile meşgul oldu. Geçtiğimiz yıl da Bedesten çarşısının arkasında Saray Restoran isimli bir işletme açtı. Hem lokantayı işletiyor, hem de kömür işini devam ettiriyor. Bir oğlum, bir kızım var. Kızım Kanada Toronto Üniversitesi mezunu. On yıl kadar Kanada’da çalıştıktan sonra, Esra Albayrak’ın yönetim kurulunda olduğu Nun okullarında insan kaynaklarında çalışıyor. Oğlu da Sabancı Üniversitesi Psikoloji bölümünü bitirdi. Şu anda da Medipol Üniversitesi’nde Master yapıyor.
► Kısa süre sürpriz aday olarak Edirne Milletvekilliği yaptınız. Siyasi hayatınızdan bahseder misiniz?

Şemsettin Emir: 42 yıldır siyasetin içindeyim. Liseyi bitirdikten sonra arkadaşlarım ile birlikte Milli Türk Talebe birliğini kurduk. Burada olduğum süre içerisinde Milli Türk Talebe birliği başkanlığını yaptım. Daha sonra Akıncılar teşkilatında görev aldım. İstanbul’dan Edirne’ye döndüğüm zaman Refah Partisi’nde il başkan yardımcılığı yaptım. Refah Partisinde Edirne Milletvekili adayı gösterildim. Ak Parti kurulduktan sonra da belediye başkanı adayı ve milletvekili aday adayı oldum. 2007 senesinde de 4.sıradan aday gösterildim. 2015 Haziran ayında da Edirne’den birinci sırada aday gösterilerek Edirne’yi mecliste temsil ettim. O dönemde Ak Parti tek başına iktidar olamadığı için ve koalisyon şartları da oluşmadığı için Kasım ayında tekrar bir seçim oldu. Bu seçimde birinci sıradan değerlendirilmedim. Şu anda önümüzde yerel seçimler var. Siyasi birikimimiz ve altyapımız ile göreve her zaman hazırız. Eğer anketlerden bize yönelik bir teveccüh çıkarsa, Edirne halkı isterse, genel merkezimiz ve genel başkanımız takdir ederse, aday olup, Edirne için çalışmaya hazırız. Bunun için gerekli birikim, tecrübe ve altyapımız mevcut.
Edirne’de yıllardır hem esnaflık yapıyorsunuz hem de bilfiil siyasetin içerisindesiniz. Bir esnaf ve siyasetçi gözü ile Edirne’de gördüğünüz eksikler nelerdir? Gördüğünüz eksiklere dair çözüm önerileriniz var mı?

Şemsettin Emir: Dünya’da metre kareye düşen tarihi eser sayısı bakımından Edirne, Floransa’dan sonra ikinci sırada. Bu tarih bilhassa Osmanlı tarihi. Osmanlı’nın mirası üzerinde oturuyoruz. Edirne, Türk milletinin vicdanında her daim payitaht olarak kalacak. Sultan II. Mehmet, namı diğer Fatih, bizim hemşerimiz. İstanbul’un fethi burada başlamış. Bu şehrin bir ruhu var. Belediye başkanı olacak kişinin Edirne şehrin ruhunu önce anlaması, sonra hazmetmesi, sonra da onu yaşatmak için elinden geleni yapması gerekiyor. Bu 600 yıllık bir ruhtur. Edirne bu ruhu yaşatmazsa, beton yığınından müteşekkil, ruhsuz bir şehir haline gelir. 17 yıllık iktidarımız içerisinde, vakıflar büyük çalışmalar yaptı ve bilhassa Osmanlı eserlerini yenilediler. Edirne’de tarihi açıdan yapılan çalışmalardan nasibini fazlasıyla aldı. Vakıflar burada da çok ciddi çalışmalar yaptılar. Edirne’nin bir turizm kenti olduğundan bahsediyoruz. Tamam; ama turizme ne kadar hazırız? 150.000 nüfusumuz var. Buradan yola çıkarak Edirne halkı, şehrinde ağır sanayi istemiyor. Edirne’nin bir Çorlu olmasından endişe ediyorlar. Çünkü Edirne’ye Çorlu gibi ağır sanayi girerse, nüfus artacak, Edirne’ye göç başlayacak ve şehirde güvenlik sorunları ortaya çıkacak. Halkımız haksız mı? Ben bu yaklaşımlarını son derece haklı buluyorum. Etrafıma baktığımda üniversite mezunu birçok işsiz Edirneli görüyorum. Edirne’de iş bulamadıkları için, istihdam edilemedikleri için ya İstanbul’a ya yurt dışına çıkıyorlar. Biz Edirne’nin çocuklarını istihdam etmekten aciz durumdayız. Artık ulaşım imkânları o kadar gelişti ki, Edirne İstanbul’un bir köyü sayılır. Hele ki hızlı tren projesi nihayete erdiği zaman mesafeler çok kısalacak. Zaten internet çağında zihinlerdeki mesafeler kısaldı. Dünya adeta global bir köy haline geldi. Bunun Türkiye ölçeğine baktığımızda da durum farklı değil. Bu yüzden Edirne’yi Türkiye’ye entegre edecek bir yerel yönetim siyasetine ihtiyaç var. Edirne insanına birçok konudan şikâyet ediyor. Akşamları trafik sıkışıyor, araçlarımızı park edecek yer bulamıyoruz, yağmur yağdığında yollar rezil bir hale geliyor, altyapı yok, üst yapı yok, tarihi eserlere gereken önem verilmiyor… Bu düşüncelerin de haksızlar mı? Sonuna kadar haklılar ama bunu değiştirmek onların elinde. Her dönem aynı sorunlardan şikâyet edip, yine her dönem aynı yerel yönetimi iktidara taşıyorlar. Şikâyetler makul ama çözüm Edirne halkında. Anadolu’dan misafirlerimiz geldiğinde, Edirne için şunları söylüyorlar: ‘’ Biz buraya beş sene önce geldik. Bu şehirde beş yıldır hiçbir şey değişmemiş’’ Derme-çatma yapılaşma, çarpık kentleşme ve çevre kirliliği şehrimizi anlatan kavramlar haline geldi. Binevler bölgesinde aynı anda beş tane baca tüttüğü zaman, büyük bir zehir bulutu ortaya çıkıyor. Bunun da en büyük sebebi hava akımının olmaması. Çöpler zamanında toplanmıyor, altyapı sorunları ile alakalı konuşmaya zaten gerek yok. 25 yıldır Edirne’yi CHP zihniyeti yönetiyor. Ama sorunlar aynı. Bu şartlarda halkımızın tercihlerini anlamak mümkün değil. Şehrimizde ETUS denen şirketin tekeline bırakılmış bir ulaşım düzeni kurulmuş. Bir kişi, 3 TL. Kaç km yol gidiyoruz da bir kişi 3 TL oluyor? Tekelleşmiş düzenle bu kadar olur. Rekabet olacak ki hem kalite gelsin, hem ucuzluk gelsin. Aynı durum Otogar için de geçerli. Rakip yok, aynı firma otogarda cirit atıyor. Orayı da aynı yerel yönetim zihniyeti tekelleşme yarattı. Öğrenciler, devletin verdiği 400 TL ile geçinirken, siz nasıl olur da ulaşımı bu kadar pahalı yaparsınız? 150.000 kişilik nüfusumuz var, 25 yılda ulaşım sorununu çözemedik. Kakava Şenliklerinde biz de restoran olarak, il dışından gelen misafirlerimize hizmet verdiğimiz için gözlem yaptık. İnsanlar tuvalet bulamamaktan şikâyet ettiler. Bu durumun vahametini çok iyi anlatan bir örnek. Bu şartlar altında insanlar bir gelir, iki gelir. Üçüncüye gelmez. Kaçan turisti getirmek kolay değildir. Edirne’ye turist gelsin deyip duruyoruz. Tamam;  gelsin de, altyapı problemleri ortada duruyor. Buraya dışarıdan 50 tane otobüs gelse, hangi birini, nereye park edeceksiniz? Daha da önemlisi bu insanlara rehber bulamıyorsunuz, tuvalet bulamıyorsunuz, temel ihtiyaçlarını karşılayamıyorsunuz. Bu sorunun çözümü belli. Edirne içinden, yerel rehber yetiştireceksiniz. Edirne’de 20 tane alan rehberi bulunamaz mı? Yetiştirilemez mi?
Meriç ve Tunca nehirlerinin durumu ile ilgili neler söylemek istersiniz?
Şemsettin Emir: Dünya’da içinden nehir geçen bir sürü şehir var. Türkiye’de de Eskişehir örneği var. Porsuk çayı, Eskişehir içinden geçiyor. Meriç ve Tunca’nın özelliği ise çok farklı. Dünya’daki birçok şehrin içinden nehir geçer ama Meriç ve Tunca nehirleri, Edirne’deki konumları itibariyle, şehri kucaklamaları itibariyle çok özel nehirler. Biz bunun kıymetini maalesef bilmiyoruz. DSİ bölgede kendi başına çalışmalar yapıyor, nehir yatakları genişliyor, temizleme faaliyeti yapılıyor ama çalışmalar çok yetersiz ve az. Hal böyle iken Edirne’yi seven, Edirne delisi, Edirne’nin sorunları hakkında dertli ve çözmeye gayretli bir belediye başkanı nehir sorununu da çok kolay biçimde çözer. Bizim belediye başkanımız suskun Edirne’nin gür sesi olmak zorundadır. Belediye başkanlığı zengin olma makamı değildir, köşeyi dönme makamı değildir. Halkımıza sesleniyorum, her kim ki bu makamları köşeyi dönme makamı olarak kullanıyorsa, Ak Partili de olsa ona oy vermeyin. Bu iş aşk işidir. Aşkla yürüyen dünyayı sırtında taşır, aşksız yürüyen kimse ceset gibidir, yalnızca bir kalıp taşır. 
Edirne’deki park sorunundan sıkça bahsettiniz. Otopark sorununu çözmek için neler yapılabilir?
Şemsettin Emir:  Bir defa Selimiye meydanının etrafını açmak gerek. Orayı yemyeşil yapmak gerekiyor ve oradan park alanı yaratmak gerekiyor. İstimlak yapılmak suretiyle bu sorun çözülebilir. Camilerin etrafında büyük park alanları, yeşil alanlar oluşturulmalı. Eğer bahsettiğim bölgeler yeşil alan ve park alanı yapılırsa, camilerin önü ve arkası temizlenirse, istemediğiniz kadar otopark alanı yaratırsınız. Park yerleri şehir içinde de olmak zorunda değil. Şehir dışına büyük park alanları yapılabilir. Edirne’ye dışarıdan gelen misafirlerimiz otobüslerini buraya park edebilir. Otopark yapılacak bölgeye, sosyal tesisler, küçük alışveriş merkezleri yapılır. Edirne’yi gezmeden önce dinlenmeleri için. En önemlisi şehir dışındaki alandan şehir merkezine misafirlerimizi taşıyacak küçük minibüsler ile misafirlerimiz rahat ettirilir. Misafirlerimiz belirli merkezlerde bırakılır ve yürüme mesafesi olan her yerde rahatça gezerler. Bu noktada Selimiye Cami, Eski Cami ve Üç Şerefeli Cami gibi alanların etrafındaki işletmelerin lağvedilip, trafiğe kapatılması gerektiğini ve büyük bir meydan yapılması gerektiğini düşünüyorum. O bölge Saraçlar gibi bir yürüyüş alanı haline getirilmeli. Aklıma gelmişken Bedesten çarşısındaki sorunlardan da bahsedeyim. Oradaki bazı işletmeleri değiştirmek gerek. Edirne tarihini, kültürü yansıtan ve Edirne şehrini anlatan, hitap eden dükkânlardan müteşekkil bir alışveriş noktası oluşturmak zorundayız. Bu çarşıda Edirne’yi tanıtan ürünler olmalı. Diğer işletmeler ne olacak derseniz. Onun da çözümü basit: peynircileri, lokum satanları, süpürgecileri bir yere toplarsın, sorun çözülür.  Yine aynı yere geliyoruz. Bu işin çözümü Edirne halkında. Bu çözümleri hayata geçirmek için para lazım. Edirne halkı yanlıştan dönerek, Ak Parti’ye yerel seçimlerde şans vermeli. Eğer verirlerse, Edirne belediyesi, hazineden alacağı yardımlar ile şehrimizi eski ruhuna kavuşturacak ve hak ettiği yerlere getirecektir.
Edirne’nin Kaleiçi bölgesi hakkında neler söylersiniz?
Şemsettin Emir: Çözüm belli… Belediye, Turizm Bakanlığı ile iş birliği yaparak, metruk binaları sahiplerinden satın alırsa sorun çözülür. Aslına uygun hale getirilen binalar, 5 yıllığına, 10 yıllığına müteşebbislere verilerek bu sorun çözülür. Bu tarihi evler de butik hotel, restoran, kafe ya da eğlence merkezlerine dönüştürülerek gayet güzel kullanılabilir. Safranbolu evleri ile meşhur olmuş. Bizim neyimiz eksik? Evlerimiz mimari açıdan çok daha güzel ve çok daha fazla. Neden biz Kaleiçi bölgesini Safranbolu yapmayalım. Bakın, o bölge trafiğe kapatılırsa, betonarme binalar yıkılırsa ve Kaleiçi tarihi ev, konaklardan müteşekkil bir yer haline gelirse Edirne’de turizm ve reklam iki kat artar. O bölgeye Edirne’yi tanıtan ürünler satan işletmeler koyarsınız, Edirne tanıtım stantları koyarsınız ve zenginleştirirsiniz. Bunlar yapılırsa dizi-film şirketleri, yapımcılar, Edirne’de proje yapmak için sıraya girerler. Böyle bir durumda şehrin turizm gelirlerinin ne noktalara varacağını hayal edebiliyor musunuz?
Türk Milliyetçiliği deyince aklınıza ne geliyor? Bize Türk Milliyetçiliği kavramını tanımlar mısınız?
Şemsettin Emir: Herkes kendi kavmi ile övünebilir. Ancak kavmiyetçilik sıkıntılı bir durumdur. Bizleri Allah, Türk olarak yaratmış. Bununla gurur duyuyoruz ama Türk Milliyetçiliğinin de etnik boyutta yapılmasına karşıyız.  Bununla beraber Türkiye’de yaşayan herkesin, etnik kimliği ne olursa olsun Türk Milliyetçisi olması gerektiğini düşünüyorum. Düsturumuz şudur: ‘’Vatan sevgisi imandandır.’’

1 Ekim 2018 Pazartesi

Sebuhi Qasimov: “Edirne’de yaşayan bireyler işsizlikten, BSM Tekstil olarak biz ise işçi bulamamaktan muzdaripiz. Edirne insanı kendi şehirlerindeki güzelliklerin de tam olarak farkında değil, yeterince sahip çıkmıyorlar.”


Sebuhi Qasimov: “Edirne’de yaşayan bireyler işsizlikten, BSM Tekstil olarak biz ise işçi bulamamaktan muzdaripiz. Edirne insanı kendi şehirlerindeki güzelliklerin de tam olarak farkında değil, yeterince sahip çıkmıyorlar.


• Sebuhi Qasimov, Şəki, Azerbaijan doğumlu. 2,5 yıldır Türkiye’de yaşıyor. 2016 yılında Edirne’de Murat Doğan Bey ile birlikte Edirne’den Havsa’ya gidiş istikametinde BSM tekstil fabrikasını kurdu. “Allah’ın izni ile hedefimiz daha da büyümek.” diyor. Fabrikanın kapasitesi 250 kişi ama şu anda fabrika eleman sıkıntısı nedeni ile 150 kişi ile çalışıyor. Çalışanların bütün sosyal haklarını karşılıyorlar. Fabrika tekstil sektöründe faaliyet gösteriyor, kesim, dikim ve fason işleri yapıyorlar, ithalat ve ihracat da yapıyorlar. Çalışanları ile bir aile görüntüsü sergiliyorlar. Sabuhi Bey, “Yanımızda çalışanları işçi gibi değil arkadaşımız gibi görüyoruz. Onların dertlerini dinliyor, elimizden geldiğince yardımcı oluyoruz. Patronluk yapmadığımı rahatlıkla söyleyebilirim. Bu benim de ortağımın da çalışma prensibi. “şeklinde konuşuyor.

Tekstil sektöründe eleman sıkıntısı yaşıyor musunuz? Siz eleman ihtiyacından yakınıyorsunuz ama işsizlikten şikâyet eden ciddi bir kitle mevcut. Bunu nasıl değerlendirirsiniz?
Sebuhi Qasimov: En büyük problem vasıflı eleman sıkıntısı. Edirne’de herkes işsizlikten şikâyet ediyor ama bizim eleman ihtiyacımız var. Maalesef bizim içinde bulunduğumuz sektöre yönelmek istenmediğini, görmekteyim. İşletmemizde çalışmaya başlayan insanlar vasıfsız kalıyor ve çok kısa bir süre sonra işi bırakıyorlar. Birkaç kez İŞ-KUR ile beraber kurs açtık. Bu kurs ile 20’ye yakın kişiyi eğittik ama verim alamadık. Bugün itibariyle 50 tane makineci işe başlatabiliriz fakat makineci bulamıyoruz. İŞ-KUR’dan aldığımız elemanlar ne yazık ki kalifiye eleman ihtiyacımızı karşılamıyor. O yüzden herkese kapımız açık. Bu işin ustası, kalifiye elemanlara ihtiyacımız var. İnsanlar tekstil işinden kaçıyor, uzaklaşıyor. Diğer firmalar ile rekabet bu sıkıntıda etkili ama bu sektörde çalışmak istenmemesi daha büyük bir etken. İstihdam edecek işçi bulmakta zorlanıyoruz. Fabrikamız tek vardiya sistemi ile sabah 08.00 akşam ise 18.15 saatleri arasında haftanın 5 günü çalışıyor. Çalışanlarımızın SGK, yemek ve servisi var.  Tecrübeli elemanlara ihtiyacımız var. Personel alımımız devam ediyor. Tecrübeli overlokçu, singerci, reçmeci, ütücü, ortacı, kalite kontrol ve paketleme elemanlarına ihtiyacımız var. İş arayanlar bize 05346427247 ve 0284 2686628 nolu telefonlardan ulaşabilirler.
Azerbaycan Bakü’de uzun yıllar yaşayan birisi olarak, Edirne’yi nasıl değerlendirirsiniz? Bakü’yü Edirne ile kıyasladığınızda, özellikle turizm ile alakalı neler söylersiniz?
Sebuhi Qasimov: 2,5 yıldır Edirne’yim ve bu şehri çok sevdim. Çok fazla tarihi eser var, bastığımız her yer tarihi eser. Sınır kenti olması bakımından da büyük avantaj, ticari açıdan da. Ancak turizm açısından kıyasladığımızda Bakü çok daha büyük bir ticaret hacmine sahip. Edirne’nin potansiyeli daha yüksek ama yeterli çalışmalar yapılmıyor. Şehrin tanıtımı yeteri kadar yapılmıyor. Yurt dışı tanıtımlarına ağırlık verilmeli. Turizm demek ekonomi demek. Ekonomik açıdan güçlü olmak istiyorsanız, yatırım yapacaksınız, bu da ancak tanıtım ile olur. Turizm firmalarının önünü açmak gerekiyor. Tarihi eserlere yeteri kadar önem verilmiyor. Edirne sınır şehri olmasının avantajlarını kullanamıyor. Kaleiçi’ni gezdiğimde birçok eski yapı görüyorum. Bazı harabe tarihi yapılar çok ciddi kaza tehlikesi barındırıyorlar. Bakü’de bunlar hemen restore edilir, Edirne’de olduğu gibi metruk bir şekilde bırakılmaz.  Edirne insanı çok rahat, kendini seven, önem veren insanlar çok. Edirne insanı gördüğüm kadarıyla çalışmayı fazla sevmiyor, gezmeyi eğlenmeyi seviyor. Bunun için Edirne insanı kendi şehirlerindeki güzelliklerin de tam olarak farkında değiller yeterince sahip çıkmıyorlar.

Ekrem Demir: “Maalesef Edirne’de yeni şehir inşa edilirken, eski Edirne yok edildi. Güzelim Edirne’yi yok ettik! Şehri idare eden belediyeciler, Edirne’mizi bu hale getirdiler. Eski Edirne’yi tekrar eski haline getirmek zorundayız. Avrupa’da bu eski şehirlerin yapım, bakım, restorasyon masraflarının büyük bir bölümünü devletler karşılıyor. Tarihi eser barındıran bir şehir bilhassa devlet tarafından korumaya alınıyor. Devlet bu işe ön ayak olup, Avrupa’da olduğu gibi müteşebbislerin önünü açmalı.”


Ekrem Demir: “Maalesef Edirne’de yeni şehir inşa edilirken, eski Edirne yok edildi. Güzelim Edirne’yi yok ettik! Şehri idare eden belediyeciler, Edirne’mizi bu hale getirdiler. Eski Edirne’yi tekrar eski haline getirmek zorundayız. Avrupa’da bu eski şehirlerin yapım, bakım, restorasyon masraflarının büyük bir bölümünü devletler karşılıyor. Tarihi eser barındıran bir şehir bilhassa devlet tarafından korumaya alınıyor. Devlet bu işe ön ayak olup, Avrupa’da olduğu gibi müteşebbislerin önünü açmalı.”


• Ekrem Demir, Rize doğumlu. İlk ve ortaokulu Rize’de, liseyi İstanbul’da Suadiye Lisesinde bitirdi. Lise yıllarında Ülkü ocakları ile tanıştı. Daha sonra Almanya’da mesleki eğitim aldıktan sonra teknik eleman olarak Televizyon fabrikasında çalıştı. Almanya’da kaldığı süreçte Ülkücü Türk Dernekleri Federasyonlarının gençlik yapılanmalarında ve yönetiminde görev yaptı. Ludwigsburg Türk İslam Kültür Cemiyetinde dernek başkanlığı yaptı. Türkiye’ye döndükten sonra Rahmetli Başbuğ Alparslan Türkeş’in emri ile MÇP Edirne’de kurarak yönetiminde yer aldı, teşkilat başkanlığı görevini de yürüttü. Siyasi yasaklar kalkıp MÇP, MHP’ye ilhak edildikten sonra, MHP’de çeşitli kademelerde görev aldı, teşkilat başkanlığı görevlerini de yürüttü. Türk Ocakları Edirne Şubesi Yönetim Kurulu üyesi. Şehit Aileleri derneği yönetim kurulu üyesi, İYİ Parti’nin Edirne’de teşkilatlanma çalışmalarında bulundu. Şu anda İYİ Parti Edirne İl Başkanlığı görevini yürütüyor. Demir İnşaat Yönetim Kurulu üyesi. İdealist, teşkilatçı, yardımsever kişilik yapısı ile tanınıyor.

Neden MHP’den sonra İyi Parti?
Ekrem Demir: Bizim düşüncemize göre inanç ve fikirlerimizin izdüşümü olarak bildiğimiz MHP’nin inandığımız yoldan saptığını ve bize göre yanlış bir yolda olduğunu düşündüğümüz için ve birbirine en ağır lafları söylemelerine rağmen Ak Parti ile ortaklığından rahatsız olduğum için MHP’den istifa ettim ve İYİ Parti’nin Edirne teşkilatının kurulmasının her safhasında yer aldım. İYİ Parti Genel Merkezi’nin bütün illere gönderdiği "il yönetimlerinde Revizyon" talebi üzerine tüm teşkilat istifa etti.
Genel başkanımız Meral Akşener'in ve başkanlık divanının emri ile İYİ Parti Edirne il başkanlığı görevi bana tebliğ edildi. Aldığım görevi layığı ile yerine getirmeye gayret ediyorum. Ailem 1978 yılından beri Edirne’de yaşıyor. 40 yıldır buradayız. Babamın mezarı burada. Çocuklarım burada doğdu, burada büyüdüler. Yıllardır Edirne’de yaşayan, Edirne insanına ve Türk milliyetçiliğine hizmet etmeye çalışan biriyim. Kamuda çok işlere imza attık elimizden geldiğince Edirne insanına ve Türk milliyetçiliğine hizmet etmeye çalışıyorum.
MHP’de Devlet Bahçeli’den rahatsız olduğunuz, doğru gitmeyen noktalar olduğunu ifade ettiniz. Neden MHP’de kalıp mücadele etmek yerine, İyi Parti’de siyaset yapmayı tercih ettiniz? Bu soracaklarım benim, Cengiz Gültekin olarak kendi düşüncelerimden oluşuyor. Gazetenin yayın politikasını bağlamıyor.
MHP muhalefette iken çoğu konuda Ak Parti ile uyuşmuyordu. Sizinde belirttiğiniz gibi Tayyip Erdoğan, MHP’ye ve Genel Başkanına karşı hakarete varan söylemlerde bulunuyordu.
Ekrem Demir: Ne oldu da Ak Parti ile MHP aynı konjonktürde yer aldı?
MHP, iktidarın küçük ortağı olsa da hükumetin kararlarında Öncü tavır sergiliyor. Bana göre MHP bir siyasi parti değil, Türk Milliyetçiliği ideolojisinin siyasi iz düşümüdür. Bana göre bu siyasi partinin mensubu ne ister? Gönül verdiği partinin iktidarda olmasını, yaptırımların siyasi görüşü doğrultusuna uygulamaya konulmasını istemez mi? Evet, ister. Türk Milliyetçiliği görüşü şu anda iktidarda mı? Evet iktidarda. Hükumetin yaptırımları bu görüş çevresinde uygulamaya konuluyor mu? Tam manası ile olmasa da konulmaya çalışılıyor. Başta Ahmet olmuş, Mehmet olmuş, Tayyip olmuş, Bahçeli olmuş hiç önemli değil. Bana göre önemli olan ideolojinin iktidarda olması ve yaptırımların ideoloji doğrultusunda uygulamaya konulması.
Ekrem Demir: Bir kere MHP bir siyası partidir siyası partilerin amacı bellidir, iktidar olmak istemeleri tabiidir. Ama her fırsatta Sayın Bahçeli sorumluluktan kaçmıştır. Zaman zaman yetki ve sorumluluk verilmek istediğinde "Biz haddimizi biliriz"  ifadesini kullanmıştır. Parti içerisinde yeteri kadar mücadele verdim. MHP’nin tüzüğüne göre yeter imza toplandığında kongre yapılabilir.  701 imza toplandı Kongre talebimizi ilettik. Bize mahkeme yolu gösterildi. Mahkeme kararı ile kongremizi yaptık ancak Ankara dururken, Gemerek mahkemesi kararları ile iptal edildi. O dönem kongre isteğimizden ötürü MHP’den arkadaşlarımız ihraç edildi mücadele yolu da kapanmış oldu. Burada verilen demokratik mücadelenin sonunda İYİ Parti doğdu. İYİ Parti’nin yalnızca Türk Milliyetçisi, Ülkücü tabana hitap ederek başarılı olamayacağını düşündüğümüz için, kapımızı herkese açtık. Düşüncemiz şu oldu: ‘’Herkesin gömleği üzerinde dursun ama bu gömleğin üzerinde de bir vatan sevgisi üniforması giyelim, bu üniformayı giyenlere kapımız sonuna kadar açıktık. ‘’Düşüncemiz en başından beri bu olmuştur. Partimizde kadın kolları gibi bir oluşum da söz konusu değil. Kadın-erkek eşit dedikten sonra kadınları parti içinde ayırmak doğru değildir.
İYİ Parti’nin Türkiye’deki durumunu nasıl görüyorsunuz? Türk siyasetinde neleri değiştirmek için bu yola girdiniz?
Ekrem Demir: Türkiye Cumhuriyeti siyasi partiler tarihine baktığımız zaman, birçok parti kuruldu, oy aldı, almadı ve sonunda kapandı. Eğer halkımız bize ihtiyaç duyarsa milletimizin hizmetine talibiz.
 Edirne’de şu an herkes İyi Parti’nin yerel seçimlerde ne yapacağını, kimi aday göstereceğini, nasıl bir yol izleyeceğini konuşuyor. Herkesin gözü bizim üzerimizde. Diğer siyasi partilerden çok bizim ne yapacağımız konuşuluyor. İnanın Türkiye’nin genelinde de durum böyle. Partimiz, seçimlerde aldığı oy itibariyle önemli bir noktada durmaktadır. Yerel seçimlerle alakalı şunu da ifade etmek gerekiyor, kimse artık merkezi hükümetten çok ciddi belediye yardımı desteği beklemesin. Ülkemizin ekonomik durumu ve merkezi hükümetin durumu ortada. Kendi öz kaynaklarımız ile bulunduğumuz şehri idare edeceğiz. İktidar partisi bir kriz döneminde geldi, şu anda da ciddi bir kriz ortamı söz konusu. Bugün hangi malzemeyi almak için müracaat etsek döviz fiyatları ile karşılaşıyoruz. Her ne kadar döviz fiyatları bizi etkilemedi, TL ile alışveriş yapalım dense de gerçekler böyle değil. İnşaat işi ile uğraştığım için o konuda örnek vereyim. İnşaatın en kaba malzemesi demirdir ve sabah dokuzda herhangi bir firmadan demir fiyatı almanız mümkün değildir. Kurun açıklanmasını beklemek zorundasınız. Veresiye mal alışverişi yapmak zaten mümkün değil. Çünkü sattığı malı yerine koyup koyamayacağını bilmiyor vatandaş. Herkeste büyük bir çekince var. Çiftçinin de durumu ortada. Köylere ziyaretlerde bulunuyoruz, sık sık. Bir dönüm arazinin maliyeti; gübre, tohum, işçilik, mazot fiyatlarını eklediğimiz zaman 380-400 TL arası değişiyor. TÜİK Raporlarına göre Türkiye genelinde buğdayı ortalama olarak baz alırsak dönümünden 280 kilo buğday alınabiliyor. Elde edilip satılan buğday maliyeti bile karşılamıyor. Bakın oranlar kafa kafaya bile gelmiyorlar. Ticaret yapan da, tarım ile uğraşan da, sektör ne olursa olsun herkes perişan durumda. Bakın 16-17 senede bu hale geldik. Hangi siyasi parti gelirse gelsin Türkiye’nin bu durumu kolay kolay düzelmez. En az 3-4 yıl çok ciddi tasarruf önlemi almak gerekiyor ki Türkiye’nin ekonomik durumu düzelsin. Bizler bu ekonomik durumu düzeltmeye talibiz. Biz başta FETÖ olmak üzere bütün terör örgütleri ile layığıyla mücadele etme görevine de talibiz. Bizim bütün ömrü hayatımız, siyasi yolculuğumuz bu cemaatlerle ve örgütlerle mücadele ile geçmiş olmasına karşın, Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener’in cumhurbaşkanlığı adaylığı için imza topladığımız zaman FETÖ örgütüne mensup olmak ile yaftalandık, iftiraya maruz kaldık. "İmza toplayanlar araştırılsın, bunlara dikkat edilsin" dendi.
Böyle bir şey olabilir mi? FETÖ ve her türlü terör örgütüne karşı mücadele ediyoruz, etmeye de devam edeceğiz.  Şahsım ve ailem adına konuşayım. Yıllar önce Akşam gazetesinde FETÖ terör örgütünün Edirne’deki fişlemeleri yayınlandı. Yayınlanan listede ailem, Demir ailesi için terör örgütü mensupları şu ifadeyi kullanmıştı:  ‘’Cemaatimize karşı müteahhidin önü kesilmeli.’’ Ailece FETÖ tarafından fişlendik, uzun zaman sıkıntı çektik ve bunun mücadelesini verdik, vermeye de devam ediyoruz.
İYİ Parti olarak meclise önerge verdik ve dedik ki: ‘’Bu işin siyasi ayağını araştırın, tamamen ortaya çıksın’’ Bu önergemiz Ak Parti tarafından reddedildi. Bunu anlayabiliyorum. Ama bu önergeye MHP saflarından ret oyu gelmesi benim anlayabileceğim bir durum değildir. Yine aynı dönemde Çorlu’da tamamen ihmalden kaynaklanan bir tren faciası yaşandı; bakın kaza demiyorum, orada ihmale dayalı bir facia gerçekleşti!
Edirne, Kırklareli, Tekirdağ il başkanları milletvekilleri hemen Çorlu’ya geçerek, kriz masası oluşturduk. Olay yerine ve hastanedeki yaralılara gittik. Bizler insani görevimizi yerine getirirken, 25 canımızı kaybettiğimizi öğrendik. Yüzlerce yaralımız vardı. Bu facianın araştırılmasını istedik, mecliste gündeme getirdik. İstedik ki burada ihmal kime ait ise araştırılma yapılsın, hesap sorulsun. Ama maalesef verdiğimiz bu önerge de reddedildi.
Ak Parti sıralarından ret oyu gelmesini anlıyorum ama MHP sıralarından ret oyu gelmesini anlamıyorum. Biz İyi Parti olarak bu sisteme karşıyız. Olayı farklı bir boyut ile de değerlendirelim.
Türk milleti, son referandumda Tek adam sistemine oy verdi ve seçimini yaptı. Ama biz İyi Parti olarak bu sisteme karşıyız. En büyük arzumuz parlamenter sisteme geri dönmektir.
Şu anki sistemi basit bir biçimde anlatmaya çalışayım:
Bir adam düşünün, sabah uyanıyor, Ergene ovasında çeltik ekimini durdurma kararı alıyor. Ve bu anında uygulanıyor. Veya bir adam sabah uyanıyor, falanca kişiyi yardımcım yaptım falancayı da görevden aldım diyor, bu sorgusuz sualsiz kabul ediliyor. Sistemin özeti budur. Ve maalesef bu sistem son seçimden sonra tamamen kanuni oldu.
İYİ Parti'nin FETÖ ve Çorlu’da ki Tren kazasının soruşturulması gibi önergelerinin reddedilme gerekçesinin, Anayasamızda çok açık hükmüne dayandığı yönünde bilgim var. Bu hüküm, 'Yürütülmekte olan soruşturma ve kovuşturma aşamasındaki konularla ilgili Meclis'te araştırma önergesi verilemez, söz talep edilip konuşma bile yapılamaz' diyor. Ne ise biz siyasi sohbeti bir yana bırakalım. Gece gündüz iki ay konuşsak ortak noktada buluşamayacağımız kanısına vardım. Ben sizinle Türk Milliyetçiliği konusunda anlaşıyorum. 40 yıldır Edirne’de yaşıyorsunuz. Edirne’de gördüğünüz eksikler nelerdir? Çözüm önerileriniz nelerdir?
Ekrem Demir: Edirne insanı da Edirne şehri de buradaki yanlış uygulamaları hak etmiyor. Sınır kenti olduğumuz için, Balkan ülkelerinden gelen turistler burada alışveriş yaptıklarında, esnafımız kısa süreli de olsa nefes alabiliyor. Esnaf belki nefes alabiliyor ama ilçelerde ekonomik açıdan çok ciddi sıkıntılar var. Demem o ki Türkiye’deki ekonomik sıkıntılardan diğer şehirler kadar nasibimizi almadık belki ama Edirne’de bunun dışında çok önemli sıkıntılar da var. Yurtdışındaki şehir yapılanmalarına baktığınızda, istisnasız olarak her şehrin içinde bir eski şehir bir de yeni şehir yapılanması görürsünüz. Eski şehirler her zaman, olduğu gibi muhafaza etmeye çalışılır. Belediyeler ve devlet bu konuda mülk sahiplerine ciddi katkılar sağlar. Yeni şehir yapılanmalarında da eğer şehrin coğrafi konumu ve şehir yapılanması uygunsa istediğiniz kadar geniş yollar, çok katlı binalar yapabilirsiniz. Maalesef Edirne’de yeni şehir inşa edilirken, eski Edirne yok edildi. Güzelim Edirne’yi yok ettik! Şehri idare eden belediyeciler, Edirne’mizi bu hale getirdiler. Eski Edirne’yi tekrar eski haline getirmek zorundayız. Bu güzel şehrin tarihi ve kültürel eserleri maalesef muhafaza edemiyoruz. Kaleiçi’nin durumu içimizi acıtıyor. Orada maalesef bir kent katledildi. Tek katlı, iki katlı binalar yok edildi, yerine çok katlı binalar yapıldı. Büyük bir çarpık kentleşme var. Tarihi konağın yanında, beş katlı bina dikilmiş. Hal böyle iken ne elektriğiniz yetiyor, ne suyunuz, ne kanalizasyon sisteminiz. Bölgede yoğunluk arttığı için yeniden kanalizasyon, elektrik, su sistemi kurmak bile çok zor bir iş. Kaleiçi, eski Kaleiçi olmaktan çıktı. Yeni yapıları mümkün mertebe ortadan kaldırmak kaydıyla, eski yapılar muhafaza edilmeli, restore edilmeli ve tarihi binalardan oluşan bir Kaleiçi oluşturulmalı. Bu düzelmez diye bir şey yok. Ben bu konuda iddialıyım. Kaleiçi’ni bana versinler, 10 senede aslına uygun olarak restore ederim. Bu işi Edirne’yi bilen, seven insanlar yapabilir. Bu iş TOKİ gibi kurumlar aracılığıyla değil canı gönülden bu işi çözecek müteşebbisler ile yapılır. Biraz önce Avrupa’da ki ‘eski şehirlerden’ bahsettik. Avrupa’da bu eski şehirlerin yapım, bakım, restorasyon masraflarını devletler karşılıyor. Tarihi eser barındıran bir şehir bilhassa devlet tarafından korumaya alınıyor. Devlet bu işe ön ayak olup, Avrupa’da olduğu gibi müteşebbislerin önünü açmalı.