Şemsettin Emir:
“Belediye başkanı olacak kişinin Edirne şehrin ruhunu önce anlaması, sonra
hazmetmesi, sonra da onu yaşatmak için elinden geleni yapması gerekiyor.”
• Şemsettin Emir, Edirne Kemal köy doğumlu. Ortaokul
ve liseyi Edirne İmam Hatip Lisesinde okudu. Liseye, Edirne İmam Hatip
Lisesinde başladı sonra, fark derslerini vererek Edirne Lisesi’nden mezun oldu.
Üniversite eğitiminde de önce Buca Eğitim Enstitüsünde Matematik bölümüne başladı,
daha sonra eğitimimi yarıda bırakarak İstanbul İlahiyat Fakültesine geçti ve
buradan mezun oldu. Okul zamanı içerisinde hem çalıştı, hem okudu. Okul
döneminde devlet memurluğu yaptı, akşamları da derslerime giderek okulunu
bitirdi. Kısa dönem askerlik görevini yaptıktan sonra, devlet memurluğunu
bıraktı ve özel sektöre geçti. Özel sektörde İstanbul’da üç yıl bir holdingde
satın alma müdürlüğü yaptı. Ailesinin isteği ile Edirne’ye döndü ve Kapıkule’de
Bel-Tur Anonim şirketinde üç yıl genel müdürlük yaptı. Bosna savaşının çıkması
ile Kapıkule’de işler durunca, rahmetli kardeşi ile beraber büfede çalışmaya
başladı. Daha sonra Arasta fırınının olduğu yerde bir lahmacun dükkanı açtı.
Biraz lahmacun-pide sattı. Sonra kardeşinin açtığı kömürcülük şirketinde
çalışmaya devam etti. Daha sonra kömür şirketini aldı ve o günden bugüne kömür
işi ile meşgul oldu. Geçtiğimiz yıl da Bedesten çarşısının arkasında Saray
Restoran isimli bir işletme açtı. Hem lokantayı işletiyor, hem de kömür işini
devam ettiriyor. Bir oğlum, bir kızım var. Kızım Kanada Toronto Üniversitesi mezunu.
On yıl kadar Kanada’da çalıştıktan sonra, Esra Albayrak’ın yönetim kurulunda
olduğu Nun okullarında insan kaynaklarında çalışıyor. Oğlu da Sabancı
Üniversitesi Psikoloji bölümünü bitirdi. Şu anda da Medipol Üniversitesi’nde
Master yapıyor.
► Kısa süre sürpriz aday olarak Edirne
Milletvekilliği yaptınız. Siyasi
hayatınızdan bahseder misiniz?
Şemsettin Emir:
42 yıldır siyasetin içindeyim. Liseyi bitirdikten sonra arkadaşlarım ile
birlikte Milli Türk Talebe birliğini kurduk. Burada olduğum süre içerisinde
Milli Türk Talebe birliği başkanlığını yaptım. Daha sonra Akıncılar
teşkilatında görev aldım. İstanbul’dan Edirne’ye döndüğüm zaman Refah
Partisi’nde il başkan yardımcılığı yaptım. Refah Partisinde Edirne Milletvekili
adayı gösterildim. Ak Parti kurulduktan sonra da belediye başkanı adayı ve
milletvekili aday adayı oldum. 2007 senesinde de 4.sıradan aday gösterildim. 2015
Haziran ayında da Edirne’den birinci sırada aday gösterilerek Edirne’yi
mecliste temsil ettim. O dönemde Ak Parti tek başına iktidar olamadığı için ve
koalisyon şartları da oluşmadığı için Kasım ayında tekrar bir seçim oldu. Bu
seçimde birinci sıradan değerlendirilmedim. Şu anda önümüzde yerel seçimler
var. Siyasi birikimimiz ve altyapımız ile göreve her zaman hazırız. Eğer
anketlerden bize yönelik bir teveccüh çıkarsa, Edirne halkı isterse, genel
merkezimiz ve genel başkanımız takdir ederse, aday olup, Edirne için çalışmaya
hazırız. Bunun için gerekli birikim, tecrübe ve altyapımız mevcut.
► Edirne’de
yıllardır hem esnaflık yapıyorsunuz hem de bilfiil siyasetin içerisindesiniz.
Bir esnaf ve siyasetçi gözü ile Edirne’de gördüğünüz eksikler nelerdir?
Gördüğünüz eksiklere dair çözüm önerileriniz var mı?
Şemsettin Emir: Dünya’da
metre kareye düşen tarihi eser sayısı bakımından Edirne, Floransa’dan sonra
ikinci sırada. Bu tarih bilhassa Osmanlı tarihi. Osmanlı’nın mirası üzerinde
oturuyoruz. Edirne, Türk milletinin vicdanında her daim payitaht olarak
kalacak. Sultan II. Mehmet, namı diğer Fatih, bizim hemşerimiz. İstanbul’un
fethi burada başlamış. Bu şehrin bir ruhu var. Belediye başkanı olacak kişinin Edirne
şehrin ruhunu önce anlaması, sonra hazmetmesi, sonra da onu yaşatmak için
elinden geleni yapması gerekiyor. Bu 600 yıllık bir ruhtur. Edirne bu ruhu
yaşatmazsa, beton yığınından müteşekkil, ruhsuz bir şehir haline gelir. 17
yıllık iktidarımız içerisinde, vakıflar büyük çalışmalar yaptı ve bilhassa
Osmanlı eserlerini yenilediler. Edirne’de tarihi açıdan yapılan çalışmalardan
nasibini fazlasıyla aldı. Vakıflar burada da çok ciddi çalışmalar yaptılar.
Edirne’nin bir turizm kenti olduğundan bahsediyoruz. Tamam; ama turizme ne
kadar hazırız? 150.000 nüfusumuz var. Buradan yola çıkarak Edirne halkı,
şehrinde ağır sanayi istemiyor. Edirne’nin bir Çorlu olmasından endişe
ediyorlar. Çünkü Edirne’ye Çorlu gibi ağır sanayi girerse, nüfus artacak,
Edirne’ye göç başlayacak ve şehirde güvenlik sorunları ortaya çıkacak. Halkımız
haksız mı? Ben bu yaklaşımlarını son derece haklı buluyorum. Etrafıma
baktığımda üniversite mezunu birçok işsiz Edirneli görüyorum. Edirne’de iş
bulamadıkları için, istihdam edilemedikleri için ya İstanbul’a ya yurt dışına
çıkıyorlar. Biz Edirne’nin çocuklarını istihdam etmekten aciz durumdayız. Artık
ulaşım imkânları o kadar gelişti ki, Edirne İstanbul’un bir köyü sayılır. Hele
ki hızlı tren projesi nihayete erdiği zaman mesafeler çok kısalacak. Zaten
internet çağında zihinlerdeki mesafeler kısaldı. Dünya adeta global bir köy
haline geldi. Bunun Türkiye ölçeğine baktığımızda da durum farklı değil. Bu
yüzden Edirne’yi Türkiye’ye entegre edecek bir yerel yönetim siyasetine ihtiyaç
var. Edirne insanına birçok konudan şikâyet ediyor. Akşamları trafik sıkışıyor,
araçlarımızı park edecek yer bulamıyoruz, yağmur yağdığında yollar rezil bir
hale geliyor, altyapı yok, üst yapı yok, tarihi eserlere gereken önem
verilmiyor… Bu düşüncelerin de haksızlar mı? Sonuna kadar haklılar ama bunu
değiştirmek onların elinde. Her dönem aynı sorunlardan şikâyet edip, yine her
dönem aynı yerel yönetimi iktidara taşıyorlar. Şikâyetler makul ama çözüm
Edirne halkında. Anadolu’dan misafirlerimiz geldiğinde, Edirne için şunları
söylüyorlar: ‘’ Biz buraya beş sene önce
geldik. Bu şehirde beş yıldır hiçbir şey değişmemiş’’ Derme-çatma
yapılaşma, çarpık kentleşme ve çevre kirliliği şehrimizi anlatan kavramlar
haline geldi. Binevler bölgesinde aynı anda beş tane baca tüttüğü zaman, büyük
bir zehir bulutu ortaya çıkıyor. Bunun da en büyük sebebi hava akımının
olmaması. Çöpler zamanında toplanmıyor, altyapı sorunları ile alakalı konuşmaya
zaten gerek yok. 25 yıldır Edirne’yi CHP zihniyeti yönetiyor. Ama sorunlar
aynı. Bu şartlarda halkımızın tercihlerini anlamak mümkün değil. Şehrimizde
ETUS denen şirketin tekeline bırakılmış bir ulaşım düzeni kurulmuş. Bir kişi, 3
TL. Kaç km yol gidiyoruz da bir kişi 3 TL oluyor? Tekelleşmiş düzenle bu kadar
olur. Rekabet olacak ki hem kalite gelsin, hem ucuzluk gelsin. Aynı durum
Otogar için de geçerli. Rakip yok, aynı firma otogarda cirit atıyor. Orayı da
aynı yerel yönetim zihniyeti tekelleşme yarattı. Öğrenciler, devletin verdiği
400 TL ile geçinirken, siz nasıl olur da ulaşımı bu kadar pahalı yaparsınız?
150.000 kişilik nüfusumuz var, 25 yılda ulaşım sorununu çözemedik. Kakava
Şenliklerinde biz de restoran olarak, il dışından gelen misafirlerimize hizmet
verdiğimiz için gözlem yaptık. İnsanlar tuvalet bulamamaktan şikâyet ettiler.
Bu durumun vahametini çok iyi anlatan bir örnek. Bu şartlar altında insanlar
bir gelir, iki gelir. Üçüncüye gelmez. Kaçan turisti getirmek kolay değildir.
Edirne’ye turist gelsin deyip duruyoruz. Tamam;
gelsin de, altyapı problemleri ortada duruyor. Buraya dışarıdan 50 tane
otobüs gelse, hangi birini, nereye park edeceksiniz? Daha da önemlisi bu
insanlara rehber bulamıyorsunuz, tuvalet bulamıyorsunuz, temel ihtiyaçlarını
karşılayamıyorsunuz. Bu sorunun çözümü belli. Edirne içinden, yerel rehber
yetiştireceksiniz. Edirne’de 20 tane alan rehberi bulunamaz mı? Yetiştirilemez
mi?
► Meriç
ve Tunca nehirlerinin durumu ile ilgili neler söylemek istersiniz?
Şemsettin Emir: Dünya’da
içinden nehir geçen bir sürü şehir var. Türkiye’de de Eskişehir örneği var.
Porsuk çayı, Eskişehir içinden geçiyor. Meriç ve Tunca’nın özelliği ise çok
farklı. Dünya’daki birçok şehrin içinden nehir geçer ama Meriç ve Tunca
nehirleri, Edirne’deki konumları itibariyle, şehri kucaklamaları itibariyle çok
özel nehirler. Biz bunun kıymetini maalesef bilmiyoruz. DSİ bölgede kendi
başına çalışmalar yapıyor, nehir yatakları genişliyor, temizleme faaliyeti
yapılıyor ama çalışmalar çok yetersiz ve az. Hal böyle iken Edirne’yi seven,
Edirne delisi, Edirne’nin sorunları hakkında dertli ve çözmeye gayretli bir
belediye başkanı nehir sorununu da çok kolay biçimde çözer. Bizim belediye
başkanımız suskun Edirne’nin gür sesi olmak zorundadır. Belediye başkanlığı zengin
olma makamı değildir, köşeyi dönme makamı değildir. Halkımıza sesleniyorum, her
kim ki bu makamları köşeyi dönme makamı olarak kullanıyorsa, Ak Partili de olsa
ona oy vermeyin. Bu iş aşk işidir. Aşkla yürüyen dünyayı sırtında taşır, aşksız
yürüyen kimse ceset gibidir, yalnızca bir kalıp taşır.
► Edirne’deki
park sorunundan sıkça bahsettiniz. Otopark sorununu çözmek için neler
yapılabilir?
Şemsettin Emir: Bir defa Selimiye meydanının etrafını açmak
gerek. Orayı yemyeşil yapmak gerekiyor ve oradan park alanı yaratmak gerekiyor.
İstimlak yapılmak suretiyle bu sorun çözülebilir. Camilerin etrafında büyük
park alanları, yeşil alanlar oluşturulmalı. Eğer bahsettiğim bölgeler yeşil
alan ve park alanı yapılırsa, camilerin önü ve arkası temizlenirse,
istemediğiniz kadar otopark alanı yaratırsınız. Park yerleri şehir içinde de
olmak zorunda değil. Şehir dışına büyük park alanları yapılabilir. Edirne’ye
dışarıdan gelen misafirlerimiz otobüslerini buraya park edebilir. Otopark
yapılacak bölgeye, sosyal tesisler, küçük alışveriş merkezleri yapılır.
Edirne’yi gezmeden önce dinlenmeleri için. En önemlisi şehir dışındaki alandan
şehir merkezine misafirlerimizi taşıyacak küçük minibüsler ile misafirlerimiz
rahat ettirilir. Misafirlerimiz belirli merkezlerde bırakılır ve yürüme
mesafesi olan her yerde rahatça gezerler. Bu noktada Selimiye Cami, Eski Cami
ve Üç Şerefeli Cami gibi alanların etrafındaki işletmelerin lağvedilip, trafiğe
kapatılması gerektiğini ve büyük bir meydan yapılması gerektiğini düşünüyorum.
O bölge Saraçlar gibi bir yürüyüş alanı haline getirilmeli. Aklıma gelmişken
Bedesten çarşısındaki sorunlardan da bahsedeyim. Oradaki bazı işletmeleri
değiştirmek gerek. Edirne tarihini, kültürü yansıtan ve Edirne şehrini anlatan,
hitap eden dükkânlardan müteşekkil bir alışveriş noktası oluşturmak zorundayız.
Bu çarşıda Edirne’yi tanıtan ürünler olmalı. Diğer işletmeler ne olacak
derseniz. Onun da çözümü basit: peynircileri, lokum satanları, süpürgecileri
bir yere toplarsın, sorun çözülür. Yine
aynı yere geliyoruz. Bu işin çözümü Edirne halkında. Bu çözümleri hayata
geçirmek için para lazım. Edirne halkı yanlıştan dönerek, Ak Parti’ye yerel
seçimlerde şans vermeli. Eğer verirlerse, Edirne belediyesi, hazineden alacağı
yardımlar ile şehrimizi eski ruhuna kavuşturacak ve hak ettiği yerlere
getirecektir.
► Edirne’nin
Kaleiçi bölgesi hakkında neler söylersiniz?
Şemsettin Emir: Çözüm
belli… Belediye, Turizm Bakanlığı ile iş birliği yaparak, metruk binaları
sahiplerinden satın alırsa sorun çözülür. Aslına uygun hale getirilen binalar,
5 yıllığına, 10 yıllığına müteşebbislere verilerek bu sorun çözülür. Bu tarihi
evler de butik hotel, restoran, kafe ya da eğlence merkezlerine dönüştürülerek
gayet güzel kullanılabilir. Safranbolu evleri ile meşhur olmuş. Bizim neyimiz
eksik? Evlerimiz mimari açıdan çok daha güzel ve çok daha fazla. Neden biz
Kaleiçi bölgesini Safranbolu yapmayalım. Bakın, o bölge trafiğe kapatılırsa,
betonarme binalar yıkılırsa ve Kaleiçi tarihi ev, konaklardan müteşekkil bir
yer haline gelirse Edirne’de turizm ve reklam iki kat artar. O bölgeye
Edirne’yi tanıtan ürünler satan işletmeler koyarsınız, Edirne tanıtım stantları
koyarsınız ve zenginleştirirsiniz. Bunlar yapılırsa dizi-film şirketleri,
yapımcılar, Edirne’de proje yapmak için sıraya girerler. Böyle bir durumda
şehrin turizm gelirlerinin ne noktalara varacağını hayal edebiliyor musunuz?
► Türk
Milliyetçiliği deyince aklınıza ne geliyor? Bize Türk Milliyetçiliği kavramını
tanımlar mısınız?
Şemsettin Emir: Herkes
kendi kavmi ile övünebilir. Ancak kavmiyetçilik sıkıntılı bir durumdur. Bizleri
Allah, Türk olarak yaratmış. Bununla gurur duyuyoruz ama Türk Milliyetçiliğinin
de etnik boyutta yapılmasına karşıyız. Bununla beraber Türkiye’de yaşayan herkesin,
etnik kimliği ne olursa olsun Türk Milliyetçisi olması gerektiğini düşünüyorum.
Düsturumuz şudur: ‘’Vatan sevgisi
imandandır.’’
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder