Ekrem Demir: “Maalesef Edirne’de yeni şehir inşa edilirken, eski Edirne yok edildi. Güzelim Edirne’yi yok ettik! Şehri idare eden belediyeciler, Edirne’mizi bu hale getirdiler. Eski Edirne’yi tekrar eski haline getirmek zorundayız. Avrupa’da bu eski şehirlerin yapım, bakım, restorasyon masraflarının büyük bir bölümünü devletler karşılıyor. Tarihi eser barındıran bir şehir bilhassa devlet tarafından korumaya alınıyor. Devlet bu işe ön ayak olup, Avrupa’da olduğu gibi müteşebbislerin önünü açmalı.”
• Ekrem Demir, Rize doğumlu.
İlk ve ortaokulu Rize’de, liseyi İstanbul’da Suadiye Lisesinde bitirdi. Lise
yıllarında Ülkü ocakları ile tanıştı. Daha sonra Almanya’da mesleki eğitim
aldıktan sonra teknik eleman olarak Televizyon fabrikasında çalıştı. Almanya’da
kaldığı süreçte Ülkücü Türk Dernekleri Federasyonlarının gençlik
yapılanmalarında ve yönetiminde görev yaptı. Ludwigsburg Türk İslam Kültür
Cemiyetinde dernek başkanlığı yaptı. Türkiye’ye döndükten sonra Rahmetli Başbuğ
Alparslan Türkeş’in emri ile MÇP Edirne’de kurarak yönetiminde yer aldı,
teşkilat başkanlığı görevini de yürüttü. Siyasi yasaklar kalkıp MÇP, MHP’ye
ilhak edildikten sonra, MHP’de çeşitli kademelerde görev aldı, teşkilat
başkanlığı görevlerini de yürüttü. Türk Ocakları Edirne Şubesi Yönetim Kurulu
üyesi. Şehit Aileleri derneği yönetim kurulu üyesi, İYİ Parti’nin Edirne’de
teşkilatlanma çalışmalarında bulundu. Şu anda İYİ Parti Edirne İl Başkanlığı
görevini yürütüyor. Demir İnşaat Yönetim Kurulu üyesi. İdealist, teşkilatçı,
yardımsever kişilik yapısı ile tanınıyor.
► Neden MHP’den
sonra İyi Parti?
Ekrem Demir: Bizim düşüncemize göre inanç ve fikirlerimizin
izdüşümü olarak bildiğimiz MHP’nin inandığımız yoldan saptığını ve bize göre
yanlış bir yolda olduğunu düşündüğümüz için ve birbirine en ağır lafları
söylemelerine rağmen Ak Parti ile ortaklığından rahatsız olduğum için MHP’den
istifa ettim ve İYİ Parti’nin Edirne teşkilatının kurulmasının her safhasında
yer aldım. İYİ Parti Genel Merkezi’nin bütün illere gönderdiği "il yönetimlerinde
Revizyon" talebi üzerine tüm teşkilat istifa etti.
Genel
başkanımız Meral Akşener'in ve başkanlık divanının emri ile İYİ Parti Edirne il
başkanlığı görevi bana tebliğ edildi. Aldığım görevi layığı ile yerine
getirmeye gayret ediyorum. Ailem 1978 yılından beri Edirne’de yaşıyor. 40
yıldır buradayız. Babamın mezarı burada. Çocuklarım burada doğdu, burada
büyüdüler. Yıllardır Edirne’de yaşayan, Edirne insanına ve Türk
milliyetçiliğine hizmet etmeye çalışan biriyim. Kamuda çok işlere imza attık
elimizden geldiğince Edirne insanına ve Türk milliyetçiliğine hizmet etmeye
çalışıyorum.
► MHP’de Devlet
Bahçeli’den rahatsız olduğunuz, doğru gitmeyen noktalar olduğunu ifade ettiniz.
Neden MHP’de kalıp mücadele etmek yerine, İyi Parti’de siyaset yapmayı tercih
ettiniz? Bu soracaklarım benim, Cengiz Gültekin olarak kendi düşüncelerimden
oluşuyor. Gazetenin yayın politikasını bağlamıyor.
►
MHP
muhalefette iken çoğu konuda Ak Parti ile uyuşmuyordu. Sizinde belirttiğiniz
gibi Tayyip Erdoğan, MHP’ye ve Genel Başkanına karşı hakarete varan söylemlerde
bulunuyordu.
Ekrem Demir: Ne oldu da Ak Parti ile MHP aynı konjonktürde yer
aldı?
►
MHP,
iktidarın küçük ortağı olsa da hükumetin kararlarında Öncü tavır sergiliyor.
Bana göre MHP bir siyasi parti değil, Türk Milliyetçiliği ideolojisinin siyasi
iz düşümüdür. Bana göre bu siyasi partinin mensubu ne ister? Gönül verdiği
partinin iktidarda olmasını, yaptırımların siyasi görüşü doğrultusuna
uygulamaya konulmasını istemez mi? Evet, ister. Türk Milliyetçiliği görüşü şu
anda iktidarda mı? Evet iktidarda. Hükumetin yaptırımları bu görüş çevresinde
uygulamaya konuluyor mu? Tam manası ile olmasa da konulmaya çalışılıyor. Başta
Ahmet olmuş, Mehmet olmuş, Tayyip olmuş, Bahçeli olmuş hiç önemli değil. Bana
göre önemli olan ideolojinin iktidarda olması ve yaptırımların ideoloji
doğrultusunda uygulamaya konulması.
Ekrem Demir: Bir kere MHP bir siyası partidir siyası
partilerin amacı bellidir, iktidar olmak istemeleri tabiidir. Ama her fırsatta Sayın
Bahçeli sorumluluktan kaçmıştır. Zaman zaman yetki ve sorumluluk verilmek
istediğinde "Biz haddimizi
biliriz" ifadesini kullanmıştır.
Parti içerisinde yeteri kadar mücadele verdim. MHP’nin tüzüğüne göre yeter imza
toplandığında kongre yapılabilir. 701
imza toplandı Kongre talebimizi ilettik. Bize mahkeme yolu gösterildi. Mahkeme
kararı ile kongremizi yaptık ancak Ankara dururken, Gemerek mahkemesi kararları
ile iptal edildi. O dönem kongre isteğimizden ötürü MHP’den arkadaşlarımız
ihraç edildi mücadele yolu da kapanmış oldu. Burada verilen demokratik
mücadelenin sonunda İYİ Parti doğdu. İYİ Parti’nin yalnızca Türk Milliyetçisi,
Ülkücü tabana hitap ederek başarılı olamayacağını düşündüğümüz için, kapımızı
herkese açtık. Düşüncemiz şu oldu: ‘’Herkesin gömleği üzerinde dursun ama bu
gömleğin üzerinde de bir vatan sevgisi üniforması giyelim, bu üniformayı
giyenlere kapımız sonuna kadar açıktık. ‘’Düşüncemiz en başından beri bu
olmuştur. Partimizde kadın kolları gibi bir oluşum da söz konusu değil.
Kadın-erkek eşit dedikten sonra kadınları parti içinde ayırmak doğru değildir.
► İYİ Parti’nin
Türkiye’deki durumunu nasıl görüyorsunuz? Türk siyasetinde neleri değiştirmek
için bu yola girdiniz?
Ekrem Demir: Türkiye Cumhuriyeti siyasi partiler tarihine
baktığımız zaman, birçok parti kuruldu, oy aldı, almadı ve sonunda kapandı.
Eğer halkımız bize ihtiyaç duyarsa milletimizin hizmetine talibiz.
Edirne’de şu an herkes İyi Parti’nin yerel
seçimlerde ne yapacağını, kimi aday göstereceğini, nasıl bir yol izleyeceğini
konuşuyor. Herkesin gözü bizim üzerimizde. Diğer siyasi partilerden çok bizim
ne yapacağımız konuşuluyor. İnanın Türkiye’nin genelinde de durum böyle.
Partimiz, seçimlerde aldığı oy itibariyle önemli bir noktada durmaktadır. Yerel
seçimlerle alakalı şunu da ifade etmek gerekiyor, kimse artık merkezi
hükümetten çok ciddi belediye yardımı desteği beklemesin. Ülkemizin ekonomik
durumu ve merkezi hükümetin durumu ortada. Kendi öz kaynaklarımız ile
bulunduğumuz şehri idare edeceğiz. İktidar partisi bir kriz döneminde geldi, şu
anda da ciddi bir kriz ortamı söz konusu. Bugün hangi malzemeyi almak için
müracaat etsek döviz fiyatları ile karşılaşıyoruz. Her ne kadar döviz fiyatları
bizi etkilemedi, TL ile alışveriş yapalım dense de gerçekler böyle değil.
İnşaat işi ile uğraştığım için o konuda örnek vereyim. İnşaatın en kaba
malzemesi demirdir ve sabah dokuzda herhangi bir firmadan demir fiyatı almanız
mümkün değildir. Kurun açıklanmasını beklemek zorundasınız. Veresiye mal
alışverişi yapmak zaten mümkün değil. Çünkü sattığı malı yerine koyup
koyamayacağını bilmiyor vatandaş. Herkeste büyük bir çekince var. Çiftçinin de
durumu ortada. Köylere ziyaretlerde bulunuyoruz, sık sık. Bir dönüm arazinin
maliyeti; gübre, tohum, işçilik, mazot fiyatlarını eklediğimiz zaman 380-400 TL
arası değişiyor. TÜİK Raporlarına göre Türkiye genelinde buğdayı ortalama
olarak baz alırsak dönümünden 280 kilo buğday alınabiliyor. Elde edilip satılan
buğday maliyeti bile karşılamıyor. Bakın oranlar kafa kafaya bile gelmiyorlar.
Ticaret yapan da, tarım ile uğraşan da, sektör ne olursa olsun herkes perişan
durumda. Bakın 16-17 senede bu hale geldik. Hangi siyasi parti gelirse gelsin
Türkiye’nin bu durumu kolay kolay düzelmez. En az 3-4 yıl çok ciddi tasarruf
önlemi almak gerekiyor ki Türkiye’nin ekonomik durumu düzelsin. Bizler bu
ekonomik durumu düzeltmeye talibiz. Biz başta FETÖ olmak üzere bütün terör
örgütleri ile layığıyla mücadele etme görevine de talibiz. Bizim bütün ömrü
hayatımız, siyasi yolculuğumuz bu cemaatlerle ve örgütlerle mücadele ile geçmiş
olmasına karşın, Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener’in cumhurbaşkanlığı
adaylığı için imza topladığımız zaman FETÖ örgütüne mensup olmak ile
yaftalandık, iftiraya maruz kaldık. "İmza toplayanlar araştırılsın,
bunlara dikkat edilsin" dendi.
Böyle
bir şey olabilir mi? FETÖ ve her türlü terör örgütüne karşı mücadele ediyoruz,
etmeye de devam edeceğiz. Şahsım ve
ailem adına konuşayım. Yıllar önce Akşam gazetesinde FETÖ terör örgütünün
Edirne’deki fişlemeleri yayınlandı. Yayınlanan listede ailem, Demir ailesi için
terör örgütü mensupları şu ifadeyi kullanmıştı:
‘’Cemaatimize karşı müteahhidin önü kesilmeli.’’ Ailece FETÖ tarafından
fişlendik, uzun zaman sıkıntı çektik ve bunun mücadelesini verdik, vermeye de
devam ediyoruz.
İYİ
Parti olarak meclise önerge verdik ve dedik ki: ‘’Bu işin siyasi ayağını
araştırın, tamamen ortaya çıksın’’ Bu önergemiz Ak Parti tarafından reddedildi.
Bunu anlayabiliyorum. Ama bu önergeye MHP saflarından ret oyu gelmesi benim
anlayabileceğim bir durum değildir. Yine aynı dönemde Çorlu’da tamamen ihmalden
kaynaklanan bir tren faciası yaşandı; bakın kaza demiyorum, orada ihmale dayalı
bir facia gerçekleşti!
Edirne,
Kırklareli, Tekirdağ il başkanları milletvekilleri hemen Çorlu’ya geçerek, kriz
masası oluşturduk. Olay yerine ve hastanedeki yaralılara gittik. Bizler insani
görevimizi yerine getirirken, 25 canımızı kaybettiğimizi öğrendik. Yüzlerce
yaralımız vardı. Bu facianın araştırılmasını istedik, mecliste gündeme
getirdik. İstedik ki burada ihmal kime ait ise araştırılma yapılsın, hesap
sorulsun. Ama maalesef verdiğimiz bu önerge de reddedildi.
Ak
Parti sıralarından ret oyu gelmesini anlıyorum ama MHP sıralarından ret oyu
gelmesini anlamıyorum. Biz İyi Parti olarak bu sisteme karşıyız. Olayı farklı
bir boyut ile de değerlendirelim.
Türk
milleti, son referandumda Tek adam sistemine oy verdi ve seçimini yaptı. Ama
biz İyi Parti olarak bu sisteme karşıyız. En büyük arzumuz parlamenter sisteme
geri dönmektir.
Şu
anki sistemi basit bir biçimde anlatmaya çalışayım:
Bir
adam düşünün, sabah uyanıyor, Ergene ovasında çeltik ekimini durdurma kararı
alıyor. Ve bu anında uygulanıyor. Veya bir adam sabah uyanıyor, falanca kişiyi
yardımcım yaptım falancayı da görevden aldım diyor, bu sorgusuz sualsiz kabul
ediliyor. Sistemin özeti budur. Ve maalesef bu sistem son seçimden sonra
tamamen kanuni oldu.
► İYİ Parti'nin
FETÖ ve Çorlu’da ki Tren kazasının soruşturulması gibi önergelerinin reddedilme
gerekçesinin, Anayasamızda çok açık hükmüne dayandığı yönünde bilgim var. Bu
hüküm, 'Yürütülmekte olan soruşturma ve kovuşturma aşamasındaki konularla
ilgili Meclis'te araştırma önergesi verilemez, söz talep edilip konuşma bile
yapılamaz' diyor. Ne ise biz siyasi sohbeti bir yana bırakalım. Gece gündüz iki
ay konuşsak ortak noktada buluşamayacağımız kanısına vardım. Ben sizinle Türk
Milliyetçiliği konusunda anlaşıyorum. 40 yıldır Edirne’de yaşıyorsunuz.
Edirne’de gördüğünüz eksikler nelerdir? Çözüm önerileriniz nelerdir?
Ekrem Demir: Edirne insanı da Edirne şehri de buradaki yanlış
uygulamaları hak etmiyor. Sınır kenti olduğumuz için, Balkan ülkelerinden gelen
turistler burada alışveriş yaptıklarında, esnafımız kısa süreli de olsa nefes
alabiliyor. Esnaf belki nefes alabiliyor ama ilçelerde ekonomik açıdan çok
ciddi sıkıntılar var. Demem o ki Türkiye’deki ekonomik sıkıntılardan diğer
şehirler kadar nasibimizi almadık belki ama Edirne’de bunun dışında çok önemli
sıkıntılar da var. Yurtdışındaki şehir yapılanmalarına baktığınızda, istisnasız
olarak her şehrin içinde bir eski şehir bir de yeni şehir yapılanması
görürsünüz. Eski şehirler her zaman, olduğu gibi muhafaza etmeye çalışılır.
Belediyeler ve devlet bu konuda mülk sahiplerine ciddi katkılar sağlar. Yeni
şehir yapılanmalarında da eğer şehrin coğrafi konumu ve şehir yapılanması
uygunsa istediğiniz kadar geniş yollar, çok katlı binalar yapabilirsiniz.
Maalesef Edirne’de yeni şehir inşa edilirken, eski Edirne yok edildi. Güzelim
Edirne’yi yok ettik! Şehri idare eden belediyeciler, Edirne’mizi bu hale
getirdiler. Eski Edirne’yi tekrar eski haline getirmek zorundayız. Bu güzel
şehrin tarihi ve kültürel eserleri maalesef muhafaza edemiyoruz. Kaleiçi’nin
durumu içimizi acıtıyor. Orada maalesef bir kent katledildi. Tek katlı, iki katlı
binalar yok edildi, yerine çok katlı binalar yapıldı. Büyük bir çarpık
kentleşme var. Tarihi konağın yanında, beş katlı bina dikilmiş. Hal böyle iken
ne elektriğiniz yetiyor, ne suyunuz, ne kanalizasyon sisteminiz. Bölgede
yoğunluk arttığı için yeniden kanalizasyon, elektrik, su sistemi kurmak bile
çok zor bir iş. Kaleiçi, eski Kaleiçi olmaktan çıktı. Yeni yapıları mümkün
mertebe ortadan kaldırmak kaydıyla, eski yapılar muhafaza edilmeli, restore
edilmeli ve tarihi binalardan oluşan bir Kaleiçi oluşturulmalı. Bu düzelmez
diye bir şey yok. Ben bu konuda iddialıyım. Kaleiçi’ni bana versinler, 10
senede aslına uygun olarak restore ederim. Bu işi Edirne’yi bilen, seven
insanlar yapabilir. Bu iş TOKİ gibi kurumlar aracılığıyla değil canı gönülden
bu işi çözecek müteşebbisler ile yapılır. Biraz önce Avrupa’da ki ‘eski
şehirlerden’ bahsettik. Avrupa’da bu eski şehirlerin yapım, bakım, restorasyon
masraflarını devletler karşılıyor. Tarihi eser barındıran bir şehir bilhassa
devlet tarafından korumaya alınıyor. Devlet bu işe ön ayak olup, Avrupa’da
olduğu gibi müteşebbislerin önünü açmalı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder