1 Ekim 2018 Pazartesi

Ekrem Demir: “Maalesef Edirne’de yeni şehir inşa edilirken, eski Edirne yok edildi. Güzelim Edirne’yi yok ettik! Şehri idare eden belediyeciler, Edirne’mizi bu hale getirdiler. Eski Edirne’yi tekrar eski haline getirmek zorundayız. Avrupa’da bu eski şehirlerin yapım, bakım, restorasyon masraflarının büyük bir bölümünü devletler karşılıyor. Tarihi eser barındıran bir şehir bilhassa devlet tarafından korumaya alınıyor. Devlet bu işe ön ayak olup, Avrupa’da olduğu gibi müteşebbislerin önünü açmalı.”


Ekrem Demir: “Maalesef Edirne’de yeni şehir inşa edilirken, eski Edirne yok edildi. Güzelim Edirne’yi yok ettik! Şehri idare eden belediyeciler, Edirne’mizi bu hale getirdiler. Eski Edirne’yi tekrar eski haline getirmek zorundayız. Avrupa’da bu eski şehirlerin yapım, bakım, restorasyon masraflarının büyük bir bölümünü devletler karşılıyor. Tarihi eser barındıran bir şehir bilhassa devlet tarafından korumaya alınıyor. Devlet bu işe ön ayak olup, Avrupa’da olduğu gibi müteşebbislerin önünü açmalı.”


• Ekrem Demir, Rize doğumlu. İlk ve ortaokulu Rize’de, liseyi İstanbul’da Suadiye Lisesinde bitirdi. Lise yıllarında Ülkü ocakları ile tanıştı. Daha sonra Almanya’da mesleki eğitim aldıktan sonra teknik eleman olarak Televizyon fabrikasında çalıştı. Almanya’da kaldığı süreçte Ülkücü Türk Dernekleri Federasyonlarının gençlik yapılanmalarında ve yönetiminde görev yaptı. Ludwigsburg Türk İslam Kültür Cemiyetinde dernek başkanlığı yaptı. Türkiye’ye döndükten sonra Rahmetli Başbuğ Alparslan Türkeş’in emri ile MÇP Edirne’de kurarak yönetiminde yer aldı, teşkilat başkanlığı görevini de yürüttü. Siyasi yasaklar kalkıp MÇP, MHP’ye ilhak edildikten sonra, MHP’de çeşitli kademelerde görev aldı, teşkilat başkanlığı görevlerini de yürüttü. Türk Ocakları Edirne Şubesi Yönetim Kurulu üyesi. Şehit Aileleri derneği yönetim kurulu üyesi, İYİ Parti’nin Edirne’de teşkilatlanma çalışmalarında bulundu. Şu anda İYİ Parti Edirne İl Başkanlığı görevini yürütüyor. Demir İnşaat Yönetim Kurulu üyesi. İdealist, teşkilatçı, yardımsever kişilik yapısı ile tanınıyor.

Neden MHP’den sonra İyi Parti?
Ekrem Demir: Bizim düşüncemize göre inanç ve fikirlerimizin izdüşümü olarak bildiğimiz MHP’nin inandığımız yoldan saptığını ve bize göre yanlış bir yolda olduğunu düşündüğümüz için ve birbirine en ağır lafları söylemelerine rağmen Ak Parti ile ortaklığından rahatsız olduğum için MHP’den istifa ettim ve İYİ Parti’nin Edirne teşkilatının kurulmasının her safhasında yer aldım. İYİ Parti Genel Merkezi’nin bütün illere gönderdiği "il yönetimlerinde Revizyon" talebi üzerine tüm teşkilat istifa etti.
Genel başkanımız Meral Akşener'in ve başkanlık divanının emri ile İYİ Parti Edirne il başkanlığı görevi bana tebliğ edildi. Aldığım görevi layığı ile yerine getirmeye gayret ediyorum. Ailem 1978 yılından beri Edirne’de yaşıyor. 40 yıldır buradayız. Babamın mezarı burada. Çocuklarım burada doğdu, burada büyüdüler. Yıllardır Edirne’de yaşayan, Edirne insanına ve Türk milliyetçiliğine hizmet etmeye çalışan biriyim. Kamuda çok işlere imza attık elimizden geldiğince Edirne insanına ve Türk milliyetçiliğine hizmet etmeye çalışıyorum.
MHP’de Devlet Bahçeli’den rahatsız olduğunuz, doğru gitmeyen noktalar olduğunu ifade ettiniz. Neden MHP’de kalıp mücadele etmek yerine, İyi Parti’de siyaset yapmayı tercih ettiniz? Bu soracaklarım benim, Cengiz Gültekin olarak kendi düşüncelerimden oluşuyor. Gazetenin yayın politikasını bağlamıyor.
MHP muhalefette iken çoğu konuda Ak Parti ile uyuşmuyordu. Sizinde belirttiğiniz gibi Tayyip Erdoğan, MHP’ye ve Genel Başkanına karşı hakarete varan söylemlerde bulunuyordu.
Ekrem Demir: Ne oldu da Ak Parti ile MHP aynı konjonktürde yer aldı?
MHP, iktidarın küçük ortağı olsa da hükumetin kararlarında Öncü tavır sergiliyor. Bana göre MHP bir siyasi parti değil, Türk Milliyetçiliği ideolojisinin siyasi iz düşümüdür. Bana göre bu siyasi partinin mensubu ne ister? Gönül verdiği partinin iktidarda olmasını, yaptırımların siyasi görüşü doğrultusuna uygulamaya konulmasını istemez mi? Evet, ister. Türk Milliyetçiliği görüşü şu anda iktidarda mı? Evet iktidarda. Hükumetin yaptırımları bu görüş çevresinde uygulamaya konuluyor mu? Tam manası ile olmasa da konulmaya çalışılıyor. Başta Ahmet olmuş, Mehmet olmuş, Tayyip olmuş, Bahçeli olmuş hiç önemli değil. Bana göre önemli olan ideolojinin iktidarda olması ve yaptırımların ideoloji doğrultusunda uygulamaya konulması.
Ekrem Demir: Bir kere MHP bir siyası partidir siyası partilerin amacı bellidir, iktidar olmak istemeleri tabiidir. Ama her fırsatta Sayın Bahçeli sorumluluktan kaçmıştır. Zaman zaman yetki ve sorumluluk verilmek istediğinde "Biz haddimizi biliriz"  ifadesini kullanmıştır. Parti içerisinde yeteri kadar mücadele verdim. MHP’nin tüzüğüne göre yeter imza toplandığında kongre yapılabilir.  701 imza toplandı Kongre talebimizi ilettik. Bize mahkeme yolu gösterildi. Mahkeme kararı ile kongremizi yaptık ancak Ankara dururken, Gemerek mahkemesi kararları ile iptal edildi. O dönem kongre isteğimizden ötürü MHP’den arkadaşlarımız ihraç edildi mücadele yolu da kapanmış oldu. Burada verilen demokratik mücadelenin sonunda İYİ Parti doğdu. İYİ Parti’nin yalnızca Türk Milliyetçisi, Ülkücü tabana hitap ederek başarılı olamayacağını düşündüğümüz için, kapımızı herkese açtık. Düşüncemiz şu oldu: ‘’Herkesin gömleği üzerinde dursun ama bu gömleğin üzerinde de bir vatan sevgisi üniforması giyelim, bu üniformayı giyenlere kapımız sonuna kadar açıktık. ‘’Düşüncemiz en başından beri bu olmuştur. Partimizde kadın kolları gibi bir oluşum da söz konusu değil. Kadın-erkek eşit dedikten sonra kadınları parti içinde ayırmak doğru değildir.
İYİ Parti’nin Türkiye’deki durumunu nasıl görüyorsunuz? Türk siyasetinde neleri değiştirmek için bu yola girdiniz?
Ekrem Demir: Türkiye Cumhuriyeti siyasi partiler tarihine baktığımız zaman, birçok parti kuruldu, oy aldı, almadı ve sonunda kapandı. Eğer halkımız bize ihtiyaç duyarsa milletimizin hizmetine talibiz.
 Edirne’de şu an herkes İyi Parti’nin yerel seçimlerde ne yapacağını, kimi aday göstereceğini, nasıl bir yol izleyeceğini konuşuyor. Herkesin gözü bizim üzerimizde. Diğer siyasi partilerden çok bizim ne yapacağımız konuşuluyor. İnanın Türkiye’nin genelinde de durum böyle. Partimiz, seçimlerde aldığı oy itibariyle önemli bir noktada durmaktadır. Yerel seçimlerle alakalı şunu da ifade etmek gerekiyor, kimse artık merkezi hükümetten çok ciddi belediye yardımı desteği beklemesin. Ülkemizin ekonomik durumu ve merkezi hükümetin durumu ortada. Kendi öz kaynaklarımız ile bulunduğumuz şehri idare edeceğiz. İktidar partisi bir kriz döneminde geldi, şu anda da ciddi bir kriz ortamı söz konusu. Bugün hangi malzemeyi almak için müracaat etsek döviz fiyatları ile karşılaşıyoruz. Her ne kadar döviz fiyatları bizi etkilemedi, TL ile alışveriş yapalım dense de gerçekler böyle değil. İnşaat işi ile uğraştığım için o konuda örnek vereyim. İnşaatın en kaba malzemesi demirdir ve sabah dokuzda herhangi bir firmadan demir fiyatı almanız mümkün değildir. Kurun açıklanmasını beklemek zorundasınız. Veresiye mal alışverişi yapmak zaten mümkün değil. Çünkü sattığı malı yerine koyup koyamayacağını bilmiyor vatandaş. Herkeste büyük bir çekince var. Çiftçinin de durumu ortada. Köylere ziyaretlerde bulunuyoruz, sık sık. Bir dönüm arazinin maliyeti; gübre, tohum, işçilik, mazot fiyatlarını eklediğimiz zaman 380-400 TL arası değişiyor. TÜİK Raporlarına göre Türkiye genelinde buğdayı ortalama olarak baz alırsak dönümünden 280 kilo buğday alınabiliyor. Elde edilip satılan buğday maliyeti bile karşılamıyor. Bakın oranlar kafa kafaya bile gelmiyorlar. Ticaret yapan da, tarım ile uğraşan da, sektör ne olursa olsun herkes perişan durumda. Bakın 16-17 senede bu hale geldik. Hangi siyasi parti gelirse gelsin Türkiye’nin bu durumu kolay kolay düzelmez. En az 3-4 yıl çok ciddi tasarruf önlemi almak gerekiyor ki Türkiye’nin ekonomik durumu düzelsin. Bizler bu ekonomik durumu düzeltmeye talibiz. Biz başta FETÖ olmak üzere bütün terör örgütleri ile layığıyla mücadele etme görevine de talibiz. Bizim bütün ömrü hayatımız, siyasi yolculuğumuz bu cemaatlerle ve örgütlerle mücadele ile geçmiş olmasına karşın, Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener’in cumhurbaşkanlığı adaylığı için imza topladığımız zaman FETÖ örgütüne mensup olmak ile yaftalandık, iftiraya maruz kaldık. "İmza toplayanlar araştırılsın, bunlara dikkat edilsin" dendi.
Böyle bir şey olabilir mi? FETÖ ve her türlü terör örgütüne karşı mücadele ediyoruz, etmeye de devam edeceğiz.  Şahsım ve ailem adına konuşayım. Yıllar önce Akşam gazetesinde FETÖ terör örgütünün Edirne’deki fişlemeleri yayınlandı. Yayınlanan listede ailem, Demir ailesi için terör örgütü mensupları şu ifadeyi kullanmıştı:  ‘’Cemaatimize karşı müteahhidin önü kesilmeli.’’ Ailece FETÖ tarafından fişlendik, uzun zaman sıkıntı çektik ve bunun mücadelesini verdik, vermeye de devam ediyoruz.
İYİ Parti olarak meclise önerge verdik ve dedik ki: ‘’Bu işin siyasi ayağını araştırın, tamamen ortaya çıksın’’ Bu önergemiz Ak Parti tarafından reddedildi. Bunu anlayabiliyorum. Ama bu önergeye MHP saflarından ret oyu gelmesi benim anlayabileceğim bir durum değildir. Yine aynı dönemde Çorlu’da tamamen ihmalden kaynaklanan bir tren faciası yaşandı; bakın kaza demiyorum, orada ihmale dayalı bir facia gerçekleşti!
Edirne, Kırklareli, Tekirdağ il başkanları milletvekilleri hemen Çorlu’ya geçerek, kriz masası oluşturduk. Olay yerine ve hastanedeki yaralılara gittik. Bizler insani görevimizi yerine getirirken, 25 canımızı kaybettiğimizi öğrendik. Yüzlerce yaralımız vardı. Bu facianın araştırılmasını istedik, mecliste gündeme getirdik. İstedik ki burada ihmal kime ait ise araştırılma yapılsın, hesap sorulsun. Ama maalesef verdiğimiz bu önerge de reddedildi.
Ak Parti sıralarından ret oyu gelmesini anlıyorum ama MHP sıralarından ret oyu gelmesini anlamıyorum. Biz İyi Parti olarak bu sisteme karşıyız. Olayı farklı bir boyut ile de değerlendirelim.
Türk milleti, son referandumda Tek adam sistemine oy verdi ve seçimini yaptı. Ama biz İyi Parti olarak bu sisteme karşıyız. En büyük arzumuz parlamenter sisteme geri dönmektir.
Şu anki sistemi basit bir biçimde anlatmaya çalışayım:
Bir adam düşünün, sabah uyanıyor, Ergene ovasında çeltik ekimini durdurma kararı alıyor. Ve bu anında uygulanıyor. Veya bir adam sabah uyanıyor, falanca kişiyi yardımcım yaptım falancayı da görevden aldım diyor, bu sorgusuz sualsiz kabul ediliyor. Sistemin özeti budur. Ve maalesef bu sistem son seçimden sonra tamamen kanuni oldu.
İYİ Parti'nin FETÖ ve Çorlu’da ki Tren kazasının soruşturulması gibi önergelerinin reddedilme gerekçesinin, Anayasamızda çok açık hükmüne dayandığı yönünde bilgim var. Bu hüküm, 'Yürütülmekte olan soruşturma ve kovuşturma aşamasındaki konularla ilgili Meclis'te araştırma önergesi verilemez, söz talep edilip konuşma bile yapılamaz' diyor. Ne ise biz siyasi sohbeti bir yana bırakalım. Gece gündüz iki ay konuşsak ortak noktada buluşamayacağımız kanısına vardım. Ben sizinle Türk Milliyetçiliği konusunda anlaşıyorum. 40 yıldır Edirne’de yaşıyorsunuz. Edirne’de gördüğünüz eksikler nelerdir? Çözüm önerileriniz nelerdir?
Ekrem Demir: Edirne insanı da Edirne şehri de buradaki yanlış uygulamaları hak etmiyor. Sınır kenti olduğumuz için, Balkan ülkelerinden gelen turistler burada alışveriş yaptıklarında, esnafımız kısa süreli de olsa nefes alabiliyor. Esnaf belki nefes alabiliyor ama ilçelerde ekonomik açıdan çok ciddi sıkıntılar var. Demem o ki Türkiye’deki ekonomik sıkıntılardan diğer şehirler kadar nasibimizi almadık belki ama Edirne’de bunun dışında çok önemli sıkıntılar da var. Yurtdışındaki şehir yapılanmalarına baktığınızda, istisnasız olarak her şehrin içinde bir eski şehir bir de yeni şehir yapılanması görürsünüz. Eski şehirler her zaman, olduğu gibi muhafaza etmeye çalışılır. Belediyeler ve devlet bu konuda mülk sahiplerine ciddi katkılar sağlar. Yeni şehir yapılanmalarında da eğer şehrin coğrafi konumu ve şehir yapılanması uygunsa istediğiniz kadar geniş yollar, çok katlı binalar yapabilirsiniz. Maalesef Edirne’de yeni şehir inşa edilirken, eski Edirne yok edildi. Güzelim Edirne’yi yok ettik! Şehri idare eden belediyeciler, Edirne’mizi bu hale getirdiler. Eski Edirne’yi tekrar eski haline getirmek zorundayız. Bu güzel şehrin tarihi ve kültürel eserleri maalesef muhafaza edemiyoruz. Kaleiçi’nin durumu içimizi acıtıyor. Orada maalesef bir kent katledildi. Tek katlı, iki katlı binalar yok edildi, yerine çok katlı binalar yapıldı. Büyük bir çarpık kentleşme var. Tarihi konağın yanında, beş katlı bina dikilmiş. Hal böyle iken ne elektriğiniz yetiyor, ne suyunuz, ne kanalizasyon sisteminiz. Bölgede yoğunluk arttığı için yeniden kanalizasyon, elektrik, su sistemi kurmak bile çok zor bir iş. Kaleiçi, eski Kaleiçi olmaktan çıktı. Yeni yapıları mümkün mertebe ortadan kaldırmak kaydıyla, eski yapılar muhafaza edilmeli, restore edilmeli ve tarihi binalardan oluşan bir Kaleiçi oluşturulmalı. Bu düzelmez diye bir şey yok. Ben bu konuda iddialıyım. Kaleiçi’ni bana versinler, 10 senede aslına uygun olarak restore ederim. Bu işi Edirne’yi bilen, seven insanlar yapabilir. Bu iş TOKİ gibi kurumlar aracılığıyla değil canı gönülden bu işi çözecek müteşebbisler ile yapılır. Biraz önce Avrupa’da ki ‘eski şehirlerden’ bahsettik. Avrupa’da bu eski şehirlerin yapım, bakım, restorasyon masraflarını devletler karşılıyor. Tarihi eser barındıran bir şehir bilhassa devlet tarafından korumaya alınıyor. Devlet bu işe ön ayak olup, Avrupa’da olduğu gibi müteşebbislerin önünü açmalı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder