Ozan Ahmetoğlu'ndan yabancı gözü ile Edirne ve Batı Trakya’da ki azınlık sorunu
·
Ozan Ahmetoğlu, İskeçe Türk
Birliği Başkanı. Batı Trakya Türkü. Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi
mezunu. Hayatını Türklerin Batı Trakya’da azıklık olduğunu, Yunanistan
Devletince bu statünün kabul edilip uygulanmasına adamış, iyi niyetli mütevazı
ve çalışkan bir kişilik sahibi. Edirne’yi bizlere yabancı gözü ile anlatıp daha
iyi olması için düşüncelerini aktardı.
Günümüzde, Yunanistan sınırları içindeki Batı Trakya bölgesinde
yaşayan, Türkiye-Yunanistan Nüfus Mübadelesi çerçevesinin dışında tutulmuş Türk
Müslüman toplumu, doğrudan bağları mevcut Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının
memleketlerini ve/veya kökenlerini ifade etmek için kullanılan tanımdır.
Bölgede yaşayan Batı Trakya Türkleri Osmanlı fetihleriyle, bölgeye
Anadolu’dan yerleştirilen kökeni Oğuzlar’a dayanan Türkmenlerdir. Batı Trakya,
Osmanlı Devleti tarafından 1363 yılında fethedildiğinde, bölgeye Türklerin
yerleşmeye başlamasının ardından 1913 yılında I. Balkan Savaşı ile
Bulgaristan’a geçene kadar 549 yıl Osmanlı yönetiminde kalmıştır.
Bölgeye 1357–1359 yılları arasından Anadolu’dan Türk göçleri yoğun
bir şekilde gerçekleşmiştir. 1360 yılına ait belgelerde bu bölgede Türkçe adlar
taşıyan birçok köy ve çiftliğin kurulmuş olduğu görülmektedir.
Anadolu’da Yunanlıların yenilgiye uğratılmasının ardından bölgede
Yunanlılara karşı akınlar ve baskınlar 1923 yılının Temmuz ayına kadar
sürmüştür. Ankara hükümeti tarafından 24 Temmuz 1923 yılında imzalanan Lozan
Barış Antlaşması na giden Türk heyetine verilen direktifte Batı Trakya'nın
geleceğinin halkoylamasıyla belirlenmesine çalışılması idi. Fakat Lozan
Antlaşması’yla Batı Trakya Yunanistan’a bırakıldı. Lozan Barış Antlaşmasına
göre Batı Trakya Türkleri milli değil, dini azınlık statüsündedirler.
Antlaşmaya göre adlandırılmaları Müslüman azınlık tır.
ü
Öncelikle bize İskeçe Türk Birliği’nin yapısını ve faaliyetlerini
anlatırmısınız?
Ozan Ahmetoğlu: İskeçe
Türk Birliği 1927 yılında kurulmuş ve Batı Trakya Türk Azınlığı’nın en eski
derneğidir. Kültür, sanat, müzik ve spor alanında faaliyet gösteren bir sivil
toplum kuruluşudur.
İskeçe Türk
Birliği’nin biçki – dikiş – nakış ve el sanatları kursları mevcuttur. Ayrıca
halk oyunları ekipleri, müzik kursu, resim kursu, Türk sanat müziği korosu,
futbol takımı, son derece aktif bir kadınlar kolu ve gençlik kolu vardır.
Öğrencilere eğitim alanında danışmanlık hizmetleri veren İTB eğitim
danışmanlığı bulunmaktadır.
İskeçe Türk
Birliği 1927 yılından 1983 yılına kadar resmi ve yasal olarak faaliyetlerini
sürdürmüştür. 1983 yılında Yunanistan devletinin “Batı Trakya’da Türk yoktur”
politikası uyarınca tabelası sökülmüş ve 1984 yılı başlarında dönemin İskeçe
valisi tarafından derneğin
resmiyetinin elinden alınması ve kapatılması talebiyle dava açılmıştır. İskeçe Türk Birliği’nin bu davaya karşı yürüttüğü iç hukuk mücadelesi 2005 yılına kadar devam etmiştir. Bu tarihte Yunanistan Yargıtay Mahkemesi İskeçe Türk Birliği aleyhine karar alınca hukuk mücadelesi uluslararası platforma taşınmış ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvurulmuştur. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi 2008 yılında kararını açıklamış ve İskeçe Türk Birliği’ni haklı bulmuştur. Bunun akabinde İskeçe Türk Birliği, AİHM kararının uygulanması ve derneğin resmi statüsünün iade edilmesi talebiyle Yunanistan’da mahkemeye başvurmuştur. Ancak Yunanistan, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararını uygulamamakta ve İskeçe Türk Birliği’nin resmiyetini iade etmemektedir. 1983 yılında başlayan 35 yıllık hukuk mücadelemiz devam etmektedir.
resmiyetinin elinden alınması ve kapatılması talebiyle dava açılmıştır. İskeçe Türk Birliği’nin bu davaya karşı yürüttüğü iç hukuk mücadelesi 2005 yılına kadar devam etmiştir. Bu tarihte Yunanistan Yargıtay Mahkemesi İskeçe Türk Birliği aleyhine karar alınca hukuk mücadelesi uluslararası platforma taşınmış ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvurulmuştur. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi 2008 yılında kararını açıklamış ve İskeçe Türk Birliği’ni haklı bulmuştur. Bunun akabinde İskeçe Türk Birliği, AİHM kararının uygulanması ve derneğin resmi statüsünün iade edilmesi talebiyle Yunanistan’da mahkemeye başvurmuştur. Ancak Yunanistan, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararını uygulamamakta ve İskeçe Türk Birliği’nin resmiyetini iade etmemektedir. 1983 yılında başlayan 35 yıllık hukuk mücadelemiz devam etmektedir.
ü
Yabancı gözü ile Edirne’yi bize anlatırmısınız?
Ozan Ahmetoğlu:
Sultanların şehri, şehirlerin sultanı sloganı ile tanıdım Edirne’yi. Edirne’den
geçişlerim olmuştu ama gezme amaçlı ilk kez geleli 7 – 8 sene öncesine rastlar.
Edirne’nin bu kadar tarih dolu bir şehir olduğunu düşünmüyordum. Ziyaretlerim
sırasında Edirne’nin yaşayan bir tarih olduğunu gördüm.
ü
Biz Edirne’yi tanıtabiliyormuyuz?
Ozan Ahmetoğlu:
Tanıtım anlamında yapılması gereken işler olduğu kanaatindeyim. Spesifik olarak
son yıllarda gerek yatılı, gerekse günübirlik turizmde mesafe kaydettiğini düşünüyorum.
Ben Batı Trakya Türküyüm. Son zamanlarda gerek Yunanlıların, gerekse Batı
Trakya Türklerinin sıklıkla Edirne’ye geldiğini görüyorum. Gelen insanlar da
memnun ayrılıyorlar. Bu trend gün geçtikçe de artıyor. Ama Türkiye’nin Batı
Trakya dışındaki Yunanistan’da, Filibe sonrasındaki ve Balkanlarda’ki
Bulgaristan’da, Romanya’da, Makedonya’da, Arnavutluk’ta, Bosna-Hersek’te,
Hırvatistan’da, Karadağ’da, Kosova’da, Sırbistan’da, Slovenya’da tanıtımın
yapılması gerekiyor. Neden gerekiyor? Sadece Edirne’ye daha çok turist gelip
döviz bıraksınlar diye değil. Balkanlarda’ki insanların da buradaki kültür
zenginliğini görüp tarihi yaşamaları açısından önemlidir. Edirne’nin tanıtımı
yukarıda saydığım ülke ve bölgelerde ciddi planlama dâhilinde yapılmalıdır diye düşünüyorum.
ü
Yunanistan’da ki sağlık sektörü ile Edirne’de ki sağlık sektörünü
kıyaslayarak değerlendirirmisiniz?
Ozan Ahmetoğlu:
Yunanistan’da sağlık sektörü sosyal güvence kapsamında olduğu için bir anlamda
tercih devlet kuruluşlarına yapılır. Son yıllardaki ekonomik kriz nedeni ile
Yunanistan halkı özel sağlık kuruluşlarına gidip tedavi olamıyor. Türkiye’de son yıllarda sağlık sektöründe ciddi
gelişmeler gösteriyor. Edirne de bir
anlamda bundan nasibini almış. Türkiye ile Yunanistan arasında bir sağlık
anlaşmasının olup olmadığını bilmiyorum. İki ülke arasında sağlık anlaşmasının
yapılmasının çok isabetli olacağını düşünüyorum. Örneğin
Edirne’de bir Trakya Üniversitesi var. Bugün arkadaşlarımla üniversitede bir
etkinliğe katıldık. Buranın 20 yıl öncesi ile kıyaslama yaptığımızda çok ciddi
değişim ve gelişme olduğunu gördük. Aynı şey Tıp Fakültesi için de geçerli. Yunanistan
tarafında da merkezi Gümülcine’de olan İskeçe’de, Dedeağaç’ta bölümleri olan
bir Trakya Üniversitesi var. Trakya Demokritos Üniversitesi. Bu iki
üniversitenin sağlık başta olmak üzere birçok alanda işbirliği yapma imkânları var, olmalıdır da. Bunun mutlaka gerçekleştirilmesi gereklidir.
Bu işbirliği her iki ülke insanı için de, bölge insanı için de çok faydalı
olacaktır. Çok güzel bir atasözü var. ‘Komşu komşunun külüne bile muhtaçtır’
diye. Trakya Üniversitesinde 800 civarında Batı Trakyalı öğrenci var. Bunun
dışında yüksek lisans yapanlar var. Edirne’de çalışan Batı Trakyalı birçok
insan var. Sonuç itibari Edirne’de çok ciddi Batı Trakyalı akademik potansiyel
var. Aynı şekilde Yunanistan da Türkiye’de gerek lise gerekse üniversite
eğitimi almış çok ciddi sayıda insanlar var. Bunlardan birisi de benim.
Eğitimimi Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde gördüm. Bundan dolayı
Türkiye’ye teşekkür ederiz. Bunun iki ülke arasında ki ilişkilere olumlu
yansıyacağını tahmin ediyorum. Son zamanlarda Yunanistan’dan Edirne’ye çok
sayıda insan gezmeye, alışveriş yapmaya geliyorlar, döndüklerinde Edirne’den
övgü ile bahsediyor. Bu memnun ayrıldıklarının kanıtıdır. Son iki yıldır
Yunanistan’dan Edirne’ye gelen çok ciddi sayıda insan var, aynı şekilde
Edirne’den de Yunanistan’a gelen insan sayısı da çok. Bu sevindirici bir
olaydır. 10 sene önce bizim Batı Trakya Türkleri dahi Keşan’a gidiyor alış
verişini yapıyor dönüyorlardı. Ama şimdi öyle değil. Edirne bir cazibe merkezi
oldu. Edirne’ye geliyorlar, alışveriş yapıp geziyorlar, eğleniyorlar kimi
konaklıyorlar ve dönüyorlar. Şimdi iki
günlük bir tatil var, çoluk çocuk Edirne’ye geldik.
ü
Edirne’de bulunan ticari kurumlar her hafta Yunanistan’a otobüs
gönderse, konaklamalı gelmek şartı ile turist getirse nasıl olur?
Ozan Ahmetoğlu: Olabilir
tabii ki. Ancak öncelikle bunun hukuki açıdan mümkün olup olmadığına bakmak
gerekir. İki ülkenin bu konuda anlaşması lazım. Elbette bu imkân sağlanırsa iyi olur, ciddi
anlamda proje olabilir, hizmet olur. Gelme niyeti olmayanlar da gelir. Ulaşıma verecekleri
ücreti otele verirler. Hem onlar Edirne’yi daha fazla gezip görme, alış veriş
yapma imkânı bulmuş olurlar, hem Edirne
daha fazla kazanmış olur, hem de iki ülke halkı arasında ki ilişkiler daha
fazla gelişmiş olur. Bu zamanla devlet politikalarına da yansır. Ülkeler arasındaki turizm
hareketliliğinin halklar arasında ve devletler arasındaki ilişkilere olumlu
yansıdığını düşünüyorum. Bu açıdan da bakında karşılıklı olarak turizmin
gelişmesi ülkelerin ve vatandaşların yararınadır.
ü
İki ülke turizminin gelişmesi için neler yapılabilir?
Ozan Ahmetoğlu: Gördüğüm
kadarı ile halk zaten gerekeni yapıyor. Bunun dışında da yapılabilecek şeyler
muhakkak vardır. İki ülke halkının kurduğu dernekler, sivil toplum örgütleri
birlikte projeler yapabilirler. Örneğin bildiğim kadarıyla Türk, Bulgar, Yunan
Dostluk Grubu Derneği var. O üç ülkeyi kapsayan bir koşu yapıyor. Ne güzel.
Belki sembolik bir şey ama ülke halklarını bir birlerine yakınlaştırıyor. Bu
olay belki daha çok geliştirilebilir. Örneğin farklı sivil toplum kuruluşları
ile üç ülkede bir kültür festivali yapılabilir. Örneğin bu sene Edirne’de,
seneye Gümilcine’de, bir daha ki sene Haskova’da veya başka şehirlerde olabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder