17 Şubat 2018 Cumartesi

Ozan Ahmetoğlu'ndan yabancı gözü ile Edirne ve Batı Trakya’da ki azınlık sorunu


Ozan Ahmetoğlu'ndan yabancı gözü ile Edirne ve Batı Trakya’da ki azınlık sorunu

·         Ozan Ahmetoğlu, İskeçe Türk Birliği Başkanı. Batı Trakya Türkü. Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunu. Hayatını Türklerin Batı Trakya’da azıklık olduğunu, Yunanistan Devletince bu statünün kabul edilip uygulanmasına adamış, iyi niyetli mütevazı ve çalışkan bir kişilik sahibi. Edirne’yi bizlere yabancı gözü ile anlatıp daha iyi olması için düşüncelerini aktardı.
     Günümüzde, Yunanistan sınırları içindeki Batı Trakya bölgesinde yaşayan, Türkiye-Yunanistan Nüfus Mübadelesi çerçevesinin dışında tutulmuş Türk Müslüman toplumu, doğrudan bağları mevcut Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının memleketlerini ve/veya kökenlerini ifade etmek için kullanılan tanımdır.
     Bölgede yaşayan Batı Trakya Türkleri Osmanlı fetihleriyle, bölgeye Anadolu’dan yerleştirilen kökeni Oğuzlar’a dayanan Türkmenlerdir. Batı Trakya, Osmanlı Devleti tarafından 1363 yılında fethedildiğinde, bölgeye Türklerin yerleşmeye başlamasının ardından 1913 yılında I. Balkan Savaşı ile Bulgaristan’a geçene kadar 549 yıl Osmanlı yönetiminde kalmıştır.
     Bölgeye 1357–1359 yılları arasından Anadolu’dan Türk göçleri yoğun bir şekilde gerçekleşmiştir. 1360 yılına ait belgelerde bu bölgede Türkçe adlar taşıyan birçok köy ve çiftliğin kurulmuş olduğu görülmektedir.
     Anadolu’da Yunanlıların yenilgiye uğratılmasının ardından bölgede Yunanlılara karşı akınlar ve baskınlar 1923 yılının Temmuz ayına kadar sürmüştür. Ankara hükümeti tarafından 24 Temmuz 1923 yılında imzalanan Lozan Barış Antlaşması na giden Türk heyetine verilen direktifte Batı Trakya'nın geleceğinin halkoylamasıyla belirlenmesine çalışılması idi. Fakat Lozan Antlaşması’yla Batı Trakya Yunanistan’a bırakıldı. Lozan Barış Antlaşmasına göre Batı Trakya Türkleri milli değil, dini azınlık statüsündedirler. Antlaşmaya göre adlandırılmaları Müslüman azınlık tır.
ü    Öncelikle bize İskeçe Türk Birliği’nin yapısını ve faaliyetlerini anlatırmısınız?
Ozan Ahmetoğlu: İskeçe Türk Birliği 1927 yılında kurulmuş ve Batı Trakya Türk Azınlığı’nın en eski derneğidir. Kültür, sanat, müzik ve spor alanında faaliyet gösteren bir sivil toplum kuruluşudur.
İskeçe Türk Birliği’nin biçki – dikiş – nakış ve el sanatları kursları mevcuttur. Ayrıca halk oyunları ekipleri, müzik kursu, resim kursu, Türk sanat müziği korosu, futbol takımı, son derece aktif bir kadınlar kolu ve gençlik kolu vardır. Öğrencilere eğitim alanında danışmanlık hizmetleri veren İTB eğitim danışmanlığı bulunmaktadır.
İskeçe Türk Birliği 1927 yılından 1983 yılına kadar resmi ve yasal olarak faaliyetlerini sürdürmüştür. 1983 yılında Yunanistan devletinin “Batı Trakya’da Türk yoktur” politikası uyarınca tabelası sökülmüş ve 1984 yılı başlarında dönemin İskeçe valisi tarafından derneğin

resmiyetinin elinden alınması ve kapatılması talebiyle dava açılmıştır. İskeçe Türk Birliği’nin bu davaya karşı yürüttüğü iç hukuk mücadelesi 2005 yılına kadar devam etmiştir. Bu tarihte Yunanistan Yargıtay Mahkemesi İskeçe Türk Birliği aleyhine karar alınca hukuk mücadelesi uluslararası platforma taşınmış ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvurulmuştur. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi 2008 yılında kararını açıklamış ve İskeçe Türk Birliği’ni haklı bulmuştur. Bunun akabinde İskeçe Türk Birliği, AİHM kararının uygulanması ve derneğin resmi statüsünün iade edilmesi talebiyle Yunanistan’da mahkemeye başvurmuştur. Ancak Yunanistan, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararını uygulamamakta ve İskeçe Türk Birliği’nin resmiyetini iade etmemektedir. 1983 yılında başlayan 35 yıllık hukuk mücadelemiz devam etmektedir.
ü    Yabancı gözü ile Edirne’yi bize anlatırmısınız?
Ozan Ahmetoğlu: Sultanların şehri, şehirlerin sultanı sloganı ile tanıdım Edirne’yi. Edirne’den geçişlerim olmuştu ama gezme amaçlı ilk kez geleli 7 – 8 sene öncesine rastlar. Edirne’nin bu kadar tarih dolu bir şehir olduğunu düşünmüyordum. Ziyaretlerim sırasında Edirne’nin yaşayan bir tarih olduğunu gördüm.
ü    Biz Edirne’yi tanıtabiliyormuyuz?
Ozan Ahmetoğlu: Tanıtım anlamında yapılması gereken işler olduğu kanaatindeyim. Spesifik olarak son yıllarda gerek yatılı, gerekse günübirlik turizmde mesafe kaydettiğini düşünüyorum. Ben Batı Trakya Türküyüm. Son zamanlarda gerek Yunanlıların, gerekse Batı Trakya Türklerinin sıklıkla Edirne’ye geldiğini görüyorum. Gelen insanlar da memnun ayrılıyorlar. Bu trend gün geçtikçe de artıyor. Ama Türkiye’nin Batı Trakya dışındaki Yunanistan’da, Filibe sonrasındaki ve Balkanlarda’ki Bulgaristan’da, Romanya’da, Makedonya’da, Arnavutluk’ta, Bosna-Hersek’te, Hırvatistan’da, Karadağ’da, Kosova’da, Sırbistan’da, Slovenya’da tanıtımın yapılması gerekiyor. Neden gerekiyor? Sadece Edirne’ye daha çok turist gelip döviz bıraksınlar diye değil. Balkanlarda’ki insanların da buradaki kültür zenginliğini görüp tarihi yaşamaları açısından önemlidir. Edirne’nin tanıtımı yukarıda saydığım ülke ve bölgelerde ciddi planlama dâhilinde yapılmalıdır diye düşünüyorum.
ü    Yunanistan’da ki sağlık sektörü ile Edirne’de ki sağlık sektörünü kıyaslayarak değerlendirirmisiniz?
Ozan Ahmetoğlu: Yunanistan’da sağlık sektörü sosyal güvence kapsamında olduğu için bir anlamda tercih devlet kuruluşlarına yapılır. Son yıllardaki ekonomik kriz nedeni ile Yunanistan halkı özel sağlık kuruluşlarına gidip tedavi olamıyor.  Türkiye’de son yıllarda sağlık sektöründe ciddi gelişmeler gösteriyor.  Edirne de bir anlamda bundan nasibini almış. Türkiye ile Yunanistan arasında bir sağlık anlaşmasının olup olmadığını bilmiyorum. İki ülke arasında sağlık anlaşmasının yapılmasının çok isabetli olacağını düşünüyorum. Örneğin Edirne’de bir Trakya Üniversitesi var. Bugün arkadaşlarımla üniversitede bir etkinliğe katıldık. Buranın 20 yıl öncesi ile kıyaslama yaptığımızda çok ciddi değişim ve gelişme olduğunu gördük. Aynı şey Tıp Fakültesi için de geçerli. Yunanistan tarafında da merkezi Gümülcine’de olan İskeçe’de, Dedeağaç’ta bölümleri olan bir Trakya Üniversitesi var. Trakya Demokritos Üniversitesi. Bu iki üniversitenin sağlık başta olmak üzere birçok alanda işbirliği yapma imkânları var, olmalıdır da. Bunun mutlaka gerçekleştirilmesi gereklidir. Bu işbirliği her iki ülke insanı için de, bölge insanı için de çok faydalı olacaktır. Çok güzel bir atasözü var. ‘Komşu komşunun külüne bile muhtaçtır’ diye. Trakya Üniversitesinde 800 civarında Batı Trakyalı öğrenci var. Bunun dışında yüksek lisans yapanlar var. Edirne’de çalışan Batı Trakyalı birçok insan var. Sonuç itibari Edirne’de çok ciddi Batı Trakyalı akademik potansiyel var. Aynı şekilde Yunanistan da Türkiye’de gerek lise gerekse üniversite eğitimi almış çok ciddi sayıda insanlar var. Bunlardan birisi de benim. Eğitimimi Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde gördüm. Bundan dolayı Türkiye’ye teşekkür ederiz. Bunun iki ülke arasında ki ilişkilere olumlu yansıyacağını tahmin ediyorum. Son zamanlarda Yunanistan’dan Edirne’ye çok sayıda insan gezmeye, alışveriş yapmaya geliyorlar, döndüklerinde Edirne’den övgü ile bahsediyor. Bu memnun ayrıldıklarının kanıtıdır. Son iki yıldır Yunanistan’dan Edirne’ye gelen çok ciddi sayıda insan var, aynı şekilde Edirne’den de Yunanistan’a gelen insan sayısı da çok. Bu sevindirici bir olaydır. 10 sene önce bizim Batı Trakya Türkleri dahi Keşan’a gidiyor alış verişini yapıyor dönüyorlardı. Ama şimdi öyle değil. Edirne bir cazibe merkezi oldu. Edirne’ye geliyorlar, alışveriş yapıp geziyorlar, eğleniyorlar kimi konaklıyorlar ve dönüyorlar.  Şimdi iki günlük bir tatil var, çoluk çocuk Edirne’ye geldik.
ü    Edirne’de bulunan ticari kurumlar her hafta Yunanistan’a otobüs gönderse, konaklamalı gelmek şartı ile turist getirse nasıl olur?
Ozan Ahmetoğlu: Olabilir tabii ki. Ancak öncelikle bunun hukuki açıdan mümkün olup olmadığına bakmak gerekir. İki ülkenin bu konuda anlaşması lazım. Elbette bu imkân sağlanırsa iyi olur, ciddi anlamda proje olabilir, hizmet olur. Gelme niyeti olmayanlar da gelir. Ulaşıma verecekleri ücreti otele verirler. Hem onlar Edirne’yi daha fazla gezip görme, alış veriş yapma imkânı bulmuş olurlar, hem Edirne daha fazla kazanmış olur, hem de iki ülke halkı arasında ki ilişkiler daha fazla gelişmiş olur. Bu zamanla devlet politikalarına da  yansır. Ülkeler arasındaki turizm hareketliliğinin halklar arasında ve devletler arasındaki ilişkilere olumlu yansıdığını düşünüyorum. Bu açıdan da bakında karşılıklı olarak turizmin gelişmesi ülkelerin ve vatandaşların yararınadır.
ü    İki ülke turizminin gelişmesi için neler yapılabilir?
Ozan Ahmetoğlu: Gördüğüm kadarı ile halk zaten gerekeni yapıyor. Bunun dışında da yapılabilecek şeyler muhakkak vardır. İki ülke halkının kurduğu dernekler, sivil toplum örgütleri birlikte projeler yapabilirler. Örneğin bildiğim kadarıyla Türk, Bulgar, Yunan Dostluk Grubu Derneği var. O üç ülkeyi kapsayan bir koşu yapıyor. Ne güzel. Belki sembolik bir şey ama ülke halklarını bir birlerine yakınlaştırıyor. Bu olay belki daha çok geliştirilebilir. Örneğin farklı sivil toplum kuruluşları ile üç ülkede bir kültür festivali yapılabilir. Örneğin bu sene Edirne’de, seneye Gümilcine’de, bir daha ki sene Haskova’da veya başka şehirlerde olabilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder