12 Ağustos 2018 Pazar

Hüseyin Seri: “Edirne’de ki korsan seyyar satıcıların tamamı Edirne Valiliğinden ve Edirne Belediyesinden yardım alıyorlar. Güvenlik görevlileri bu kişileri tespit edip Edirne Valiliğine ve Edirne Belediyesine bildirseler, bu makamlarda verdikleri yardımı kesseler sorunun çözüldüğü görülecektir”


Hüseyin Seri: “Edirne’de ki korsan seyyar satıcıların tamamı Edirne Valiliğinden ve Edirne Belediyesinden yardım alıyorlar. Güvenlik görevlileri bu kişileri tespit edip Edirne Valiliğine ve Edirne Belediyesine bildirseler, bu makamlarda verdikleri yardımı kesseler sorunun çözüldüğü görülecektir”

• Hüseyin Seri, Sarıdanişment Köyü doğumlu. Çocukluğunda 5 yıl kadar Edirne’de demir ustasının yanında çırak olarak çalıştı tekrar köyüne dönüp askere gidene kadar çiftçilik yaptı. 1974 yılında Kıbrıs Barış Harekâtı yapılırken askerdi. Askerden dönünce Değirmen Yeni Köy’de imalathane açıp eksantrik pres makinesi ile tohum etme makineleri üretmeye başladı. Çocuklarının yüksek okul hayatları başlayınca Edirne’ye taşındı. Mobilya satış mağazası açtı. 7 yıl kadar önce de Selimiye Camii’nin arkasında Taş Odalar ile Saray Hamamı arasında Koca Sinan Haç, Umre malzemeleri ile turistlik hediyelik eşya toptan ve perakende satış mağazası açtı. Bunun yanı sıra emlak ve gayrimenkul alım satımı da yapıyor, çiftçilik işi ile de uğraşıyor. Çeşitli yardım derneklerinin faal üyelerinden, Himyaç Der - Himayeye Muhtaç Yaşlılar Çocuklar ve Kadınlar Sosyal Yardım ve Dayanışma Derneği Edirne Şubesi kurucu Başkanı. Yardımsever kişiliği, doğruluğu, dürüstlüğü ile tanınıyor. Bizlere dükkanın karşı köşesinde ki Yitik Taşı’nın ibret alınması gereken hikayesini anlattı.

Son zamanlarda büyük artış gösteren, Edirne dışından bazı kişilerin çok miktarda arazi satın alma furyası var. Bu konuda ne söyleyebilirsin?
Hüseyin Seri: Bu şekilde duyumlarım var ama benim İstanbul’dan iş yaptığım belli müşterilerim var. Onlar da İstanbul Arnavut Köylü. Arnavut Köy’de ki arsa veya arazileri hava alanı yapılması dolayısı ile istimlak edilince çok değer kazandı. Ellerine yüklü miktarda para geçti. Ellerinde ki parayı Edirne’den arazi alarak değerlendiriyorlar. Orada 50 dönüm yerini satınca aldığı para ile Edirne’den 5.000 dönüm yer alabildi. Çünkü Edirne'nin istikbali parlak. Edirnelilere ellerinde ki arazileri satmamalarını tavsiye ederim. Ben kesinlikle Türk vatandaşı olmayan kişilerin kurdukları şirketlere emlak satışı yapmıyorum. Atalarımız bir karış toprak için kanlarını dökmüşler, bunun için topraklarımızı yabancılara satmak haramdır.
Çiftçilikte yapıyorsunuz. Tarım sektöründe sıkıntılarınız var mı?
Hüseyin Seri: Olmaz olur mu? Tarım geliri kesinlikle gideri karşılamıyor. Örneğin benin arazilerimin bulunduğu Sarıdanişment köyünde ekili arazilerin büyük kısmı satmak amacı ile değil hayvanlara yem yapmak için biçilmiştir. Mahsul para yapmıyor. Girdiler çok arttı. Eskiden bir kilo buğday ile bir litre mazot alabiliyorduk. Şimdi 6 kilo buğday satıp 1 litre mazot alabiliyoruz. 1 dönüm buğdaydan 400 kilonun üzerinde mahsul alabilirsen para kazanabiliyorsun. Bu da zor. Cenabı Allah nasıl takdir etti ise öyle olacak.
Edirne’nin turizmini bize değerlendirmisiniz?
Hüseyin Seri: Edirne'nin turizmi denetimsiz. Denetim makamları görevlerini gerektiği gibi yapmıyorlar. Öyle ki turist otobüsleri seyyar satıcıların tacizine uğruyor. Bu satıcılar cami bahçelerine dahi girip satış yapıyorlar. Güvenlik şirketine bağlı güvenlikçilerin yaptırım gücü yok. Bunları bir kapıdan uzaklaştırıyorlar, diğer kapıdan yine içeri giriyorlar. Edirne’de ki korsan seyyar satıcıların tamamı Edirne Valiliğinden ve Edirne Belediyesinden yardım alıyorlar. Güvenlik görevlileri bu kişileri tespit edip Edirne Valiliğine ve Edirne Belediyesine bildirseler, bu makamlarda verdikleri yardımı kesseler sorunun çözüldüğü görülecektir.
Turist rehberlerinin Edirneyi gezdirirken hiç birinin turistlere Fatih Sultan Mehmet’in sütannesinin evi olan taş odaları gösterdiğini görmedim. Hatta Taş Odalar günümüzde Otel olarak işletiliyor. Bu tarihi yapıtın otel olarak kiraya verilme mantığını anlamış değilim. Burasının müze olarak ziyaretçilerin hizmetine açılması gerekir. Selimiye Camisi gibi kutsal mekanın yanında, Fatih Sultan Mehmet gibi bir çağ açıp bir çağı kapatmış hanın süt annesinin evinin bahçesinde düğün yapılıp eğlenilmesi ne kadar etik düşünemiyorum. Taş Odaların yan kısmında tarihi mezar taşları sergileniyor. Bunların ne olduğunu bilmeyenler yanında dua okuyor. Sergilenme yeri burası olmamalı. Balkan Şehitliğinin çevresine götürülebilir, o alan da başka amaca hizmet edebilir.
Diğer bir sorunumuz ise otopark. Selimiye Cami yakınlarında otopark yapılmaya müsait yerler var. Örneğin Mimarlık Fakültesinin çevresinde kamuya ait yerler var. Buraları katlı otopark yapmaya müsait.  
Yitik Taşı
Selimiye Cami’nin insanlar için çok öneli. Adeta her noktası biz insanlar için yaşam felsefesi oluşturuyor. Örneğin, Saray Hamamının karşı köşesinde Mimar Sinan'ın ustalık eseri Selimiye Camisi'nde bulunan yitik taşı, dönemin sosyal yardımlaşma ve dayanışma anlayışını gözler önüne seriyor. Örneği az görülen Yitik taşı, caminin ana giriş kapısının sol tarafındaki duvarda bulunuyor. Kaybolan eşyaların sergilendiği yer olarak bilinen yitik taşları, kayıp eşyaları bulan vatandaşlar için bir ahlak ve merhamet sembolü olarak biliniyor.
Taş duvarın içinde bir oyuk görünümü arz eden yitik taşları, 15. yüzyıl başlarında İstanbul'da ortaya çıkıp tüm Osmanlı coğrafyasına yayılarak, 20. yüzyıl ortalarına kadar gelenek olarak varlığını sürdürüyor. Çoğunlukta cami yanlarında görülen “yitik taşı”nın bize “yitirmememiz gereken güzel değerlerimizi hatırlatıyor. Hazret-i Muhammed'in yaşadığı zaman olan Asr-ı Saadet'ten beri camilerimizin hayatın merkezindedir. Yitik taşı da bunun güzel bir örneğidir. Yitiği diğer bir anlamı ile kayıp eşyayı bulan dinimize göre onu mutlaka sahibine ulaştırmakla sorumludur. Bunun da korunabileceği en güvenli yerler cami yanlarındaki yitik taşlarıdır. Medeniyetimiz bugün bile insan aklının ve vicdanlarının ulaşmaya çalıştığı zirvedir. Ayrıca yitik taşlarının, yitirilen insani değerlerin geri kazanılması açısından büyük anlamlar içerdiğini belirten Üzüm, “Ecdadımızın, Selimiye Camisi'nde olduğu gibi açtığı küçük oyuklar inanç, dayanışma ve karşılıklı güven anlamında bize büyük dersler veriyor.
Bu basit ama derin anlamı olan taşa, yitik sahipleri eşyaları kaybolduğunda bakarlar, buluntu kendilerine ait ise alır, aksi takdirde dokunmazlardı. Bu imanın gereğidir. Bu imanla kurulan medeniyetin torunları olarak bu incelikler bizlere yol gösteriyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder