Hüseyin Seri: “Edirne’de ki korsan seyyar
satıcıların tamamı Edirne Valiliğinden ve Edirne Belediyesinden yardım
alıyorlar. Güvenlik görevlileri bu kişileri tespit edip Edirne Valiliğine ve
Edirne Belediyesine bildirseler, bu makamlarda verdikleri yardımı kesseler
sorunun çözüldüğü görülecektir”
![](https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg6MNG1HcyXhMFovdDExVkwyEVcUh_qQObdy3ccKMKA4d1e4YCNw-3-JCe7_FweEeOt1ewpFpDegKJwEv3qwaU24DcO1_EdSbh7z9TmnbFyzkiy4ssohccX-dylgWdkXlDBhPnDPOHR4oDq/s640/20180808_141302.jpg)
• Hüseyin Seri,
Sarıdanişment Köyü doğumlu. Çocukluğunda 5 yıl kadar Edirne’de demir ustasının
yanında çırak olarak çalıştı tekrar köyüne dönüp askere gidene kadar çiftçilik
yaptı. 1974 yılında Kıbrıs Barış Harekâtı yapılırken askerdi. Askerden dönünce Değirmen
Yeni Köy’de imalathane açıp eksantrik pres makinesi ile tohum etme makineleri
üretmeye başladı. Çocuklarının yüksek okul hayatları başlayınca Edirne’ye
taşındı. Mobilya satış mağazası açtı. 7 yıl kadar önce de Selimiye Camii’nin
arkasında Taş Odalar ile Saray Hamamı arasında Koca Sinan Haç, Umre malzemeleri
ile turistlik hediyelik eşya toptan ve perakende satış mağazası açtı. Bunun
yanı sıra emlak ve gayrimenkul alım satımı da yapıyor, çiftçilik işi ile de
uğraşıyor. Çeşitli yardım derneklerinin faal üyelerinden, Himyaç Der - Himayeye
Muhtaç Yaşlılar Çocuklar ve Kadınlar Sosyal Yardım ve Dayanışma Derneği Edirne
Şubesi kurucu Başkanı. Yardımsever kişiliği, doğruluğu, dürüstlüğü ile
tanınıyor. Bizlere dükkanın karşı köşesinde ki Yitik Taşı’nın ibret alınması
gereken hikayesini anlattı.
► Son zamanlarda büyük artış
gösteren, Edirne dışından bazı kişilerin çok miktarda arazi satın alma furyası
var. Bu konuda ne söyleyebilirsin?
Hüseyin Seri: Bu şekilde duyumlarım var ama benim İstanbul’dan
iş yaptığım belli müşterilerim var. Onlar da İstanbul Arnavut Köylü. Arnavut
Köy’de ki arsa veya arazileri hava alanı yapılması dolayısı ile istimlak
edilince çok değer kazandı. Ellerine yüklü miktarda para geçti. Ellerinde ki
parayı Edirne’den arazi alarak değerlendiriyorlar. Orada 50 dönüm yerini
satınca aldığı para ile Edirne’den 5.000 dönüm yer alabildi. Çünkü Edirne'nin
istikbali parlak. Edirnelilere ellerinde ki arazileri satmamalarını tavsiye
ederim. Ben kesinlikle Türk vatandaşı olmayan kişilerin kurdukları şirketlere
emlak satışı yapmıyorum. Atalarımız bir karış toprak için kanlarını dökmüşler,
bunun için topraklarımızı yabancılara satmak haramdır.
► Çiftçilikte yapıyorsunuz. Tarım
sektöründe sıkıntılarınız var mı?
Hüseyin Seri: Olmaz olur mu? Tarım geliri kesinlikle gideri
karşılamıyor. Örneğin benin arazilerimin bulunduğu Sarıdanişment köyünde ekili
arazilerin büyük kısmı satmak amacı ile değil hayvanlara yem yapmak için
biçilmiştir. Mahsul para yapmıyor. Girdiler çok arttı. Eskiden bir kilo buğday
ile bir litre mazot alabiliyorduk. Şimdi 6 kilo buğday satıp 1 litre mazot
alabiliyoruz. 1 dönüm buğdaydan 400 kilonun üzerinde mahsul alabilirsen para
kazanabiliyorsun. Bu da zor. Cenabı Allah nasıl takdir etti ise öyle olacak.
► Edirne’nin turizmini bize
değerlendirmisiniz?
Hüseyin Seri: Edirne'nin turizmi denetimsiz. Denetim makamları görevlerini
gerektiği gibi yapmıyorlar. Öyle ki turist otobüsleri seyyar satıcıların
tacizine uğruyor. Bu satıcılar cami bahçelerine dahi girip satış yapıyorlar. Güvenlik
şirketine bağlı güvenlikçilerin yaptırım gücü yok. Bunları bir kapıdan
uzaklaştırıyorlar, diğer kapıdan yine içeri giriyorlar. Edirne’de ki korsan
seyyar satıcıların tamamı Edirne Valiliğinden ve Edirne Belediyesinden yardım
alıyorlar. Güvenlik görevlileri bu kişileri tespit edip Edirne Valiliğine ve
Edirne Belediyesine bildirseler, bu makamlarda verdikleri yardımı kesseler
sorunun çözüldüğü görülecektir.
Turist
rehberlerinin Edirneyi gezdirirken hiç birinin turistlere Fatih Sultan
Mehmet’in sütannesinin evi olan taş odaları gösterdiğini görmedim. Hatta Taş
Odalar günümüzde Otel olarak işletiliyor. Bu tarihi yapıtın otel olarak kiraya
verilme mantığını anlamış değilim. Burasının müze olarak ziyaretçilerin
hizmetine açılması gerekir. Selimiye Camisi gibi kutsal mekanın yanında, Fatih
Sultan Mehmet gibi bir çağ açıp bir çağı kapatmış hanın süt annesinin evinin
bahçesinde düğün yapılıp eğlenilmesi ne kadar etik düşünemiyorum. Taş Odaların
yan kısmında tarihi mezar taşları sergileniyor. Bunların ne olduğunu
bilmeyenler yanında dua okuyor. Sergilenme yeri burası olmamalı. Balkan
Şehitliğinin çevresine götürülebilir, o alan da başka amaca hizmet edebilir.
Diğer
bir sorunumuz ise otopark. Selimiye Cami yakınlarında otopark yapılmaya müsait
yerler var. Örneğin Mimarlık Fakültesinin çevresinde kamuya ait yerler var.
Buraları katlı otopark yapmaya müsait.
Yitik Taşı
Selimiye
Cami’nin insanlar için çok öneli. Adeta her noktası biz insanlar için yaşam
felsefesi oluşturuyor. Örneğin, Saray Hamamının karşı köşesinde Mimar Sinan'ın
ustalık eseri Selimiye Camisi'nde bulunan yitik taşı, dönemin sosyal
yardımlaşma ve dayanışma anlayışını gözler önüne seriyor. Örneği az görülen
Yitik taşı, caminin ana giriş kapısının sol tarafındaki duvarda bulunuyor.
Kaybolan eşyaların sergilendiği yer olarak bilinen yitik taşları, kayıp
eşyaları bulan vatandaşlar için bir ahlak ve merhamet sembolü olarak biliniyor.
Taş
duvarın içinde bir oyuk görünümü arz eden yitik taşları, 15. yüzyıl başlarında
İstanbul'da ortaya çıkıp tüm Osmanlı coğrafyasına yayılarak, 20. yüzyıl
ortalarına kadar gelenek olarak varlığını sürdürüyor. Çoğunlukta cami
yanlarında görülen “yitik taşı”nın bize “yitirmememiz gereken güzel
değerlerimizi hatırlatıyor. Hazret-i Muhammed'in yaşadığı zaman olan Asr-ı
Saadet'ten beri camilerimizin hayatın merkezindedir. Yitik taşı da bunun güzel
bir örneğidir. Yitiği diğer bir anlamı ile kayıp eşyayı bulan dinimize göre onu
mutlaka sahibine ulaştırmakla sorumludur. Bunun da korunabileceği en güvenli
yerler cami yanlarındaki yitik taşlarıdır. Medeniyetimiz bugün bile insan
aklının ve vicdanlarının ulaşmaya çalıştığı zirvedir. Ayrıca yitik taşlarının,
yitirilen insani değerlerin geri kazanılması açısından büyük anlamlar
içerdiğini belirten Üzüm, “Ecdadımızın, Selimiye Camisi'nde olduğu gibi açtığı
küçük oyuklar inanç, dayanışma ve karşılıklı güven anlamında bize büyük dersler
veriyor.
Bu
basit ama derin anlamı olan taşa, yitik sahipleri eşyaları kaybolduğunda
bakarlar, buluntu kendilerine ait ise alır, aksi takdirde dokunmazlardı. Bu
imanın gereğidir. Bu imanla kurulan medeniyetin torunları olarak bu incelikler
bizlere yol gösteriyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder