Zekeriya
Kayalar: “Ben
Edirne’yi sağ kolu kesik bir şehir olarak nitelendiriyorum. Yunanistan ve
Bulgaristan ile olan sınır komşuluğunu doğru düzgün değerlendiremiyoruz. Selimiye
Cami en çok turist çeken yerimiz ama alt tarafı mezbelelik. Meriç ve Tunca köprülerinin
tek şeritli hale getirilmesi ve dönüş yolunun başka bir güzergahtan verilmesi Karaağaç’ı
öksüz bıraktı. Geçmiş dönem Edirne Belediye Başkanı Hamdi Sedefçi, yersiz ve
gereksiz istekleri ile yatırımcıyı bezdirdi. Olan bu şehrin insanına oldu.
Birçok insan iş sahibi olacak iken, işsiz kaldı. Kaybeden Edirne oldu. Yine
aynı yere geliyor konu. Gerekli olan vizyon sahibi yönetici meselesi”
• Zekeriya Kayalar, Edirne’nin eski tanınmış simalarından
Aktar Zekeriya’nın torunu. Selanik göçmeni, mübadil bir ailenin mensubu. Doğma
büyüme Edirneli. Yardımsever, Türk Milliyetçisi, iyi niyetli, mütevazi bir iş
adamı.
► Edirne’yi Nasıl Değerlendiriyorsunuz?
Eksiklere Dair Çözüm Önerileriniz Nelerdir?
Zekeriya
Kayalar: Yıllarca
aktif olarak siyaset yaptım. Bu yüzden Edirne’nin sorunları ile bilfiil
alakadar oldum. Bugün ticaretle uğraşıyoruz belki ama özellikle dükkânımızın
olduğu Karaağaç başta olmak üzere Edirne’nin sorunlarına kafa yormaya,
elimizden geldiğince de derman olmaya gayret ediyoruz. Ben Edirne’yi sağ kolu
kesik bir şehir olarak nitelendiriyorum. Yunanistan ve Bulgaristan ile olan
sınır komşuluğunu doğru düzgün değerlendiremiyoruz. Biz de bin bir çeşit mal var.
Tarım ve sanayi ürünlerinden bahsediyorum. Kapı komşularımıza bu tarım ve
sanayi ürünlerini ihraç etmek zorundayız. Bu da beraber hareket etmekten,
dayanışma kültüründen geçiyor. Örneğin, Edirne halkı Orestiada’nın belediye
başkanının adını ezbere bilmeli. Söz gelimi bu şehrin ileri gelenleri ile
toplantılar yapılarak, örnek projeler geliştirilmeli. Örnek çoğaltılabilir.
Dedeağaç, Haskova… Edirne’ye fayda sağlayacak böyle sınır illeri ile yerel
yöneticiler ortak çalışmalar için bir araya gelmek zorunda. Yunanistan ile
yaşadığımız sorun ülkeler arası bir sorun. Elbette biz bu davada haklıyız.
Hukuksal prosedür uygulanacak ve inanıyoruz ki bu Yunan askerler cezasını
çekecek. Ancak bu durum Edirne’nin turizmini baltalayacak raddeye gelmemeli.
Edirne şehrinin ileri gelenleri ve bu şehri yöneten insanlar araya girmeli ve
ilişkileri tekrar eski noktalara getirmeliydi. Maalesef bunu beceremedik.
Bizler Yunan halkı kadar tepkimizi de gösteremedik. Yunan vatandaşları örgütlü
hareket ederek bahsettiğimiz olaydan sonra Türkiye’ye gelmemeye başladı. Ancak
biz her akşam Yunanistan’dayız. Vatandaş olma bilinci konusunda Edirne halkının
eksikleri var. Biz Yunan vatandaşları kadar duyarlı ve organize olamadık.
Rahmetli Süleyman Demirel, Sarayiçi
bölgesindeki saray hamamı ve mutfakların bakımının yapılacağını söylemişti ve
bu konuda çalışmalar yapılmaya başlamıştı. Ancak proje yarım kaldı. Neden devam
ettirilmiyor? Keza Selimiye Camii’nin alt tarafındaki Yemişçi Kapanı Hanının
durumu da ortada. Selimiye Camii en çok turist çeken yerimiz ama alt tarafı
mezbelelik. Herhalde şehri yönetenler de ‘’Alt tarafı mezbelelik, ne olacak’’
diye hareket ediyor ki yıllardır orada bu kötü görüntü ile şehrimize gelen
turistleri muhatap ediyoruz. Edirne’nin en büyük sorununun vizyon eksikliği ve
pazarlama stratejisi olduğu verdiğim bu örneklerden anlaşılıyor, esasında.
Isparta Belediyesi bugün her yerde, bangır bangır 4. Yağlı Güreş
etkinliklerinden bahsediyor. Olağanüstü reklam yapıyorlar. Biz bu sporun
merkeziyiz. Odak noktasıyız. Biz bu yıl 657. Geleneksel Güreş etkinliklerini
düzenledik ama maalesef hem tanıtım, hem yatırım, hem de ilgi, Edirne
potansiyeli ile kıyasladığımızda çok yetersiz. Bu amatörlük yüzünden bir dönem
90’lı yıllarda Kırkpınar Etkinliği elimizden gidiyordu. Bu etkinliği
kaybetmemek için büyük mücadele verdik. Ama yetmez. Ben Ankara’da Kırkpınar’ın
başladığını duyuran davulun sesini duymak, İstanbul otogarındaki otobüslerin
arkasında Kırkpınar afişlerini görmek istiyorum. Bu hayal gerçekleşmediği
sürece, şehrimizde düzenlenen yağlı güreşler yalnızca güreş sporuna alaka
gösteren küçük bir kitleye hitap edecek. Ulusal bazda bu büyük etkinlikten
haberi olmayan çok vatandaşımız var. Bu
da vizyon ve pazarlama ile ilgili. Ayrıca şehrimiz spor salonu, spor kompleksi
ve bilhassa stat konusunda da çalışmalar yapmak zorunda. Bu durum Kırkpınar
için de bir zenginlik oluşturacaktır. Bunun haricinde yarın bir gün eğer
Türkiye Olimpiyat ya da Avrupa Futbol Şampiyonası düzenleme ve ev sahipliği
yapma hakkı elde ederse, bu işin ayaklarından birisi Edirne olmalı. Yeni
yapılacak bir stat ile Edirne bu karşılaşmalara ev sahipliği yapmalı. Şimdiden
bu konuda çalışmak gerekiyor.
► Karaağaç’ta Esnaflık Yapıyorsunuz.
Burada Gözlemlediğiniz Sorunlar Nelerdir?
Zekeriya
Kayalar: Meriç ve Tunca köprülerinin tek şeritli hale
getirilmesi ve dönüş yolunun başka bir güzergâhtan verilmesi elbette ki Karaağaç
Semtimizde ki esnaf arkadaşlarımızı etkiledi. Bu hareket Karaağaç’ı öksüz
bıraktı. Birçok kez tadilat yapılmasına rağmen nedense köprünün sıkıntıları tam
manasıyla giderilemedi. Köprülerin bir kez daha tadilata gireceği ve tamamen
ulaşıma kapatılacağı konuşuluyor. Eğer böyle bir durum olursa esnaf daha çok
etkilenir, işleri bozulur. Ağır araçlar hariç, köprülerin kullanılması
gerektiğini düşünüyorum. Bunun için de köprülerin bakımına daha çok yatırım
yapmak gerekiyor, köprüleri daha dayanıklı hale getirmek gerekiyor. Eğer
trafiğe kapatılacaksa da alternatif olarak eskiden kullanılan nostaljik
trenimiz geliştirilerek ve büyütülerek kullanıma açılabilir. Ama bence bölgeyi
trafiğe kapatmak başta burada yaşayan insanlara, sonra da buraya nefes almak
için gelen Edirne insanına büyük zarar verir. İlk intibah çok önemli.
Yunanistan ve Bulgaristan’a girdiğinizde çiçek gibi köy ve şehirlerle
karşılarsınız. Edirne’ye girdiğinizde ise ilk karşılaştığınız Gazi Mihail
Köprüsü ve girişidir. Mezbelelik, hurdacılar, keşmekeş, yıkık dökük harabeler
geliyor akla… İnsanlar buradan şehrimize giriş yaptıklarında akıllarında böyle
bir Edirne kalıyor. Yani ilk intibah oldukça olumsuz. Edirne’nin girişine
yakışan bir giriş yapılması çok mu zor? Ayrıca Edirne’nin ağır sanayiye ihtiyacı yok.
Edirne’nin turizm ve tarıma dayalı sanayiye ihtiyacı var. Bu alanda ARGE yapmak
gerekiyor.
► Siz Aynı Zamanda Tarım ile de Alakadar
Oluyorsunuz. Bu Alanda Yaşadığınız Sıkıntılar Nelerdir?
Zekeriya
Kayalar: Bu
bölgedeki en büyük sıkıntı tarım arazilerinin tamamını sulayamamak. Bununla
ilgili DSİ, Arda Nehrinden alınacak su ile arazilerin tamamının sulanmasına
dair bir proje geliştirdi ancak proje 10 yıldır bekletiliyor. Maalesef bu
konuda çalışma yapan kimse yok. Karaağaç’taki arazilerin sulanması en büyük
problem diyebilirim. Ama bu konuda çalışma yapılmıyor. Bu çalışma yapılırsa
buradaki tarım şaha kalkacaktır. İnsanlar kendi imkânları ile bir araya gelerek
elektrik ile sulama yapıyorlar. Ancak ferdi şekilde çözüm bulunan sulama sorunu
insanları maddi açıdan sıkıntıya sokuyor. Burada bir kooperatif kurulsa,
imalathaneler kurulsa; gerçi tohumlarını kaybettik ama Karaağaç fasulyesi marka
haline getirilse, tesislerde üretilen paketlenip, satılsa. Organik bir şekilde,
imalathanelerde bunun üretimi yapılsa çok güzel olur. Bununla alakalı
çalışmalar yapılmalı. Konuşmada kalmamalı. Maalesef otobanların ulaşımı
hızlandırması ile Edirne’de sebze meyve üretimi de oldukça azaldı. Çünkü doğru
bir strateji ile pazarlama yapılamıyor. Bunlar bir araya gelerek organize
edilebilir şeyler. Maalesef şehri yönetenler bu işe ön ayak olmuyorlar. Edirne
merkezde teşvik ve muafiyetlerle kurulacak sanayi tesislerine ihtiyacımız var.
Daha evvel Şahinler Holding buraya gelip ciddi yatırım yapmak istedi. Ancak geçmiş
dönem Edirne Belediye Başkanı Hamdi Sedefçi, yersiz ve gereksiz istekleri ile
yatırımcıyı bezdirdi. Olan bu şehrin insanına oldu. Birçok
insan iş sahibi olacak iken, işsiz kaldı. Kaybeden Edirne oldu. Yine aynı yere
geliyor konu. Gerekli olan vizyon sahibi yönetici meselesi…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder