30 Nisan 2018 Pazartesi

Yılmaz İrmisit: “Edirne’de büyük yatırımlar ile küçük paralar kazanılıyor. Ama küçük yatırımlar ile büyük para kazanılmıyor.”

Yılmaz İrmisit: “Edirne’de büyük yatırımlar ile küçük paralar kazanılıyor. Ama küçük yatırımlar ile büyük para kazanılmıyor.”

Mahalleli Yılmaz İrmisis'in Çukur Büfesinde Tv dizisi "Çukur"u birlikte izlemekten büyük zevk duyuyor.


·       Yılmaz İrmisit, Edirne ilinin Karaağaç semtinden. Daha evvel özel sektörde çalıştıktan sonra kendi işini kurmaya karar verdi ve bir büfe aç. İnsanların uğrak yeri olması için yaratıcı bir isim bulma arayışına girdi. Bu yüzden dizi-film olan Çukur’dan yola çıkarak Çukur Büfeyi açtı. Pazartesi günleri evinde ki büyük plazma televizyonu büfesine getirip diziyi mahallelileri ile birlikte izliyor. Dizinin yayını bitse de bu işletmenin bir namı kalacak. Kurumsal şirketlerin, büyük marketlerin küçük esnafı bitirdiğinden yakınıyor. “Bizim gibi işletmeler ancak mahalle bakkallığı yapıyor, büyük marketler kapandığı için akşam saat ondan sonra iş yapıyorsunuz” diyor.
ü    Edirne’yi tarihi ve turistik açıdan değerlendirir misiniz?
Yılmaz İrmisit: Edirne bir serhat şehri olarak Türkiye’nin gözbebeği… Tava ciğerinden, Kırkpınar’ına kadar onlarca değerimiz var. Tarihi ve turistik açıdan Edirne bir cennet…
ü    Edirne’nin turist sayısını arttırmak için neler yapılabilir?
Yılmaz İrmisit: Bir önceki cümlemde tarihi ve turistik açıdan bir cennet olduğunu söyledim. Ama insanları çekmek için farklı yatırımlar yapmak zorundasınız. Eğlence alanı yaratmak zorundasınız. Sadece Saraçlar Caddesi ve Kırkpınar ile olmaz bu iş. Bizim bir hayvanat bahçemiz, lunaparkımız bile yok. Bu çok ciddi bir sorun turist çekme açısından. İnsanlar burada eğlenmedikten sonra neden kalsınlar. Edirne’de gölet haricinde akşamları gezilecek, tur atılacak yer var mı? Bence yok. Bu sene Kırkpınar’da dahi eski tadı göremedik, bir eğlence ortamı oluşmadı. İnsanlar yaz tatili ve Kırkpınar haricinde Edirne’ye gelmiyorlar. Ben Karaağaçlıyım. Orası kaderine terk edilmiş gibi. Yaz hariç Karaağaç’taki Lozan anıtı ve tarihi tren bile yeteri kadar turist çekmiyor. Kaderine terk edilmiş gibi o bölge. Unutulmuş onlarca tarihi eserimiz var Edirne’de, kaderine terk edilmiş, atıl durumda kalmış. Böyle olunca kimse Edirne’nin tadına varamıyor. Edirne’ye milyonlarca insanın turist olarak geldiği söyleniyor. Ben bu rakamları da gerçekçi bulmuyorum.
ü    Bakkal, Market, Büfe açısından Edirne’yi değerlendirir misiniz?
Yılmaz İrmisit: Edirne’de büyük yatırımlar ile küçük paralar kazanılıyor. Ama küçük yatırımlar ile büyük para kazanılmıyor. Burayı açarken 100 bin lira para yatırdık ama hala askeri ücretle çalışıyorsam bir sıkıntı var demektir.

29 Nisan 2018 Pazar

Gültekin: “ MHP Edirne Milletvekilliğine aday adayıyım.”


Gültekin: “ MHP Edirne Milletvekilliğine aday adayıyım.”

Milliyetçi Hareket Partisi 27. Dönem Edirne Milletvekili aday adayı Cengiz Gültekin

·       Cengiz Gültekin: “Milliyetçi Hareket Partisi 27. Dönem Edirne Milletvekilliğine Edirne’nin sorunlarına Türk Milliyetçisi bakış açısı ile çözüm bulunmasını sağlamak için aday adayı oldum.”

Cengiz Gültekin Milliyetçi Hareket Partisi’ne 26 Nisan 2018 tarihinde Edirne Milletvekilliği aday adaylığı başvurusunda bulunduğunu bildirdi.
MHP Edirne Milletvekili aday adayı Cengiz Gültekin açıklamasında, “24 Haziran 2018 günü yapılacak olan erken genel seçimlerde mensubu olmaktan onur duyduğum MHP’den milletvekili aday adayı olmaya karar verdim.
Makam, mevki ve parsa kapmak peşinde değilim. Rızâ-i ilâhiden başka bir gayem yoktur. Listeye alsalar niye aldınız demem, liste dışı kalsam kimseye gücenmem ve küsmem. Görelim Mevla neyler; Neylerse güzel eyler.
MHP 27. Dönem Edirne Milletvekilliği aday adaylığı başvuru yapma amacım öncelikle Edirne ilinin birçok sorununa siyasi platformda Türk Milliyetçisi bakış açısı ile çözüm bulunmasını sağlamak.
Türk Milliyetçiliği kesinlikle bir partini veya kurumun tekelinde tutulacak kadar küçük kavram değildir. Türk Milliyetçileri vatan, millet ve bayrak için canını vermeye hazır insanlardır. Bir Türkün üzüntüsü ile üzülüyorsak, sevinci ile seviniyorsak, havada uçan kendi uçağımızla, tarlada kendi ürettiğimiz traktörümüzle, terör mücadelesi veya tatbikatlarda kullandığımız kendi ürettiğimiz silahımızla, milyonlarca işçinin çalıştığı teknolojisini yaptığımız kendi fabrikalarımızla gurur duyuyorsak, tarihimize ve tarihi eserlerimize sahip çıkıyorsak ve bunları yapmak için var gücümüzle çalışıyorsak, bunların yapılması için vergimizi ödüyorsak biz Türk Milliyetçisiyiz demektir. Bu Türk Milleti sevgisidir, Türk Milliyetçiliği. Rengini şehit kanından alan al yıldızlı bayrağımızı başımızın üzerinde taşımak bizim gözümüzde Türk Milliyetçiliğidir. Türk Milliyetçiliği bizim gözümüzde Atatürk’ün çizdiği yoldur.
Şunu özellikle belirtmek istiyorum ki, Edirne Milletvekilliğinden ziyade hizmete talibim.
Özellikle turizm ve işsizlik başta olmak üzere Edirne’nin birçok sorununa çözüm önerileri ile vakıfım.
1- Edirne ilinin Hıdırlık Tabyalarına yolların bozuk olması nedeni ile tur otobüsleri gidemiyor. Yolların yapının sağlanması.
2- Edirne ilinin Şükrü Paşa Anıtı ve Balkan Savaşları Müzesinin girişinde bulunan park alanı ile anıt arasında ki mesafe az değil. Yaşlı ve engelliler çıkmakta sıkıntı yaşıyorlar. Belediyenin nostalji treni ücreti karşılığı müzeye götürülmesinin sağlanması.
3- Edirne ilinin Tunca ve Meriç nehri ve çevre tanzimi için Edirne Belediyesi, Edirne Ticaret Borsası, Ticaret Odası ve Özel İdare tarafından hazırlanıp onaylanan proje yapımının sağlanması.
4- Edirne ilinin Askeri Hastane Şehitliği’nin mescit, tuvalet ve su eksikliğinin giderilmesi.
5- Edirne ilinin Makedon kulesinin restorasyonu yapımının sağlanması.
6- Edirne ilinin surlarının evlerin arasında kalmış durumda. Tarihi eserlerin turizme kazandırılması ve çevresinin açılmasının sağlanması..
7- Edirne şehir merkezi dışında kalan dolmenlerin, mahirlerin, Sinan Köy Kalesi, hatta Enez Kalesi’nin turizme kazandırılması için yaptırımının sağlanması.
8- Edirne ili çevresinde yapılan birçok meydan savaşı var. Sırpsındığı ve diğer meydan savaşları yerlerinin tespiti, buralara anıt dikilmesinin veya panorama yapılmasının sağlanarak turizme kazandırılmasının sağlanması.
9- Edirne ilinin Kasımpaşa Camisi ve mezarı metruk durumda. Bu cami Osmanlı döneminde önemli bir cami olup padişahlar saraydan kayıkla giderek özellikle Cuma namazlarını bu camide kılarmış. Restorasyonun yapılarak turizme kazandırılmasının sağlanması.
10- Edirne ilinin Saraçlar Caddesinde ki Elmacılar Sokağının “Kültür ve Sanat Sokağı” yapılmasının sağlanması. Bu sokak çıkmaz bir sokak olup kurslarda el beceri kazananlar emeklerini burada çok rahat şekilde satarak maddi gelir elde edebilirler.
11- Köy turizmi Edirne ilimiz ve bölgemiz için önemli. Edirne’de seçilecek yakın bir köyümüzün köy turizmine kazandırılmasında o köy halkının kazanacağı gibi Edirne’de her yönden bundan karlı çıkar. Yapımının sağlanması.
12 - Edirne ilinde yaşayan, Romanlar (çingenelerin) kültürel - ekonomik yönden gelişmesinin sağlanarak ev ve iş sahibi olması Edirne’miz için çok önemli. Edirne’nin birinci sorunu bu vatandaşlarımız. Acilen ev sorunlarının çözülmesi ile arkadan kültürel gelişimlerinin sağlanması ülkemize ve Edirne’mize çok şey kazandıracaktır. Roman vatandaşlarımıza kazanmalarının öğretilmesi yerine maddi destek vermeye devam edilmektedir. Üretim ve pazarlama kooperatifi kurulmasının bir çıkar yol olduğunu düşünüyorum bu konuda hazırladığım proje var. Projenin devlet desteği ile hayata geçirilmesinin sağlanması.
13- Turizm Edirne İl müdürlüğü bünyesinde turizm otobüsü alınarak, cumartesi ve pazar günleri günde birkaç sefer, diğer günler bir sefer Edirne’ye münferit gelen turistlerin kokartlı rehber refakatinde ücret karşılığı gezdirilmesinin sağlanması.
14- Edirne ili tanıtım parkı kurulmasının sağlanması.
15- Edirne ilinin Kapıkule yakınında bir kavak adamız var. 340.000 metrekare. Bunun yarısı Türkiye’nin yarısı Yunanistan ve Bulgaristan’ın. Her gelen valimize bu adanın üç ülke tarafından ortaklaşa değerlendirilerek, dostluk adası olmasının sağlanması.
16- Öncelikle Edirne İlimizin tarihi Kaleiçi semtinin zaman geçirmeden TOKİ gibi bir güçlü bir kurumca kısa sürede aslına uygun restore edilip turizme kazandırılmasının ve buranın holdinglere değil, şahıs işletmelerine verilerek Edirneliler tarafından işletmesinin sağlanıp işsizliğinde azaltılmasına vesile olunması.” dedi. 
Gültekin, Türk Milliyetçiliğini tanımlarken, "Türk Milliyetçiliği kesinlikle bir partini veya kurumun tekelinde tutulacak kadar küçük kavram değildir. Türk Milliyetçileri vatan, millet ve bayrak için gerektiğinde canını vermeye hazır insanlardır. Bir Türkün üzüntüsü ile üzülüyorsak, sevinci ile seviniyorsak, havada uçan kendi uçağımızla, tarlada kendi ürettiğimiz traktörümüzle, terör mücadelesi veya tatbikatlarda kullandığımız kendi ürettiğimiz silahımızla, milyonlarca işçinin çalıştığı teknolojisini yaptığımız kendi fabrikalarımızla gurur duyuyorsak, tarihimize ve tarihi eserlerimize sahip çıkıyorsak ve bunları yapmak için var gücümüzle çalışıyorsak, bunların yapılması için vergimizi ödüyorsak biz Türk Milliyetçisiyiz demektir. Bu Türk Milleti sevgisidir, Türk Milliyetçiliği. Rengini şehit kanından alan al yıldızlı bayrağımızı başımızın üzerinde taşımak bizim gözümüzde Türk Milliyetçiliğidir. Türk Milliyetçiliği bizim gözümüzde Atatürk’ün çizdiği yoldur." şeklide konuştu.

24 Nisan 2018 Salı

KAKAVA - EDİRNE’NİN FETHİ GÜNÜDÜR

KAKAVA - EDİRNE’NİN FETHİ GÜNÜDÜR

Edirne Tarih Turizm ve Kültür Dernek Başkanı 
Sami GÜLTEKİN
Edirne’nin fethinde, kuşatma olmamıştır. Osmanlı Ordusu Lala Şahin Paşa kumandasında 5 Mayıs 1361 tarihinde Sırp ve Edirne Tekfuru Adriyan kuvvetleri ile şimdiki Sazlıdere mevkiinde karşılaşmışlar olup, Sırp ve Edirne Tekfuru Adriyan, Osmanlı ordusu karşısında bozguna uğramışlardır.
Bu savaş anında 5 Mayıs 1361 günü külliyen tam güneş tutulması olmuştur. Aynı gün Lala Şahin Paşa kumandasındaki Osmanlı ordusu, Edirne’yi teslim almıştır.
Osmanlı ordusu, Edirne’yi teslim alışı sonrası aynı gün 5 Mayıs 1361 günü Tunca nehri kenarına giderek kanlı ve kirli elbiselerini nehir suyu ile yıkamışlardır. Bunun için fetih kutlamaları 5 Mayıs günü ikindi namazı sonrası başlamakta, 6 Mayıs günü Edirne fetih kutlamalarına Sırık meydanında merasim geçişi, cirit oyunları, Namazgah Ovası yakınlarında da at yarışları ile kutlamalara devam edilmekteydi. Yine bu tarihte şimdiki Kırkpınar güreşlerinin padişahın huzurunda yapılmaya başlandığı tarihçiler tarafından zikredilmektedir.
Edirne’nin fethi kutlamaları devlet geleneği olarak 1453 senesinde İstanbul’un fethine kadar devam etmiştir. İstanbul’un fethinden sonra bu gelenek Edirne’nin romanları (Çingeneleri) tarafından devam ettirilmiştir. Bu kutlamalara da ‘KA’KAA’ denilmiştir. (KA’KAA Zafer ve Fetih günü) Zamanla bu KA’KAA söylemi dil sürçmesi sonunda ‘KAKAVA’ ‘ya dönüşmüş bulunmaktadır.
Aslında 5-6 Mayıs günü yapılan kutlamalar Edirne’nin fethi günü kutlamalarıdır. Romanlar ile bir ilgisi bulunmamaktadır. Kakava kelimesinin Romanca(Çingenece) ile de bir ilgisi bulunmamaktadır.
Nedendir bilinmez, bu bayramı romanlara mal etme gayretleri sürdürülmektedir.
Görüştüğüm Roman vatandaşlarımızın bir kısmı bu ayrıştırmaya karşı çıkmaktadır. ‘Bizleri Türk toplumundan ayrıştırmaya çalışıyorlar’ diye sitem etmektedirler.
Öğretmen ve araştırmacı Soyyanmaz’ın ‘Edirne’nin Fetih Günleri Bayramlarının Çingene(Kakava) Şenliklerine Dönüşümü’ kitabından aldığımız bilgiye göre: Edirne’nin 600. Fetih Yıldönümü Armağan kitabı için araştırma yapan büyük ekipte bulunan:
·        Ord. Prof. Dr. Süheyl Ünver
·        Ord. Prof. Dr. Besim Darkot
·        Ord. Prof. Dr. Şevket Aziz Kansu
·        Ord. Prof. Dr. Müfit Mensel
·        Prof. Dr. Oktay Aslanapa
·        Prof. Dr. Bedir N. Şehsuvaroğlu
·        Prof. Dr. Semavi Eviçe
·        Prof. Dr. Tayyip Gökbilgin
·        Prof. Dr. Halil İnalcık
·        Prof. Dr. Bekir Sıtkı Baykal
·        Prof. Dr. Hamit Sadi Selen
·        Prof. Dr. Feridun Nafiz Uzluk
·        General Nazmi Çağan
Bu ekip tarafından yapılan araştırmada Edirne’nin 600. Fetih Yıldönümü Armağan kitabının 158.sayfasında yazdığı gibi güneş tutulmasının 5 Mayıs 1361 yulında olduğu kaydıdır. Oruç’un Oxford nüshasında Fr. Babinger neşri sayfa 23’te de 5 Mayıs 1361 tarihi zikredilmektedir.
Edirne Tarih Turizm ve Kültür Dernek
Başkanı
Sami GÜLTEKİN

23 Nisan 2018 Pazartesi

Alper Zahra: “Edirne’deki tarihi eserlerin turizm getirisine baktığımızda, sadece binde bir oranında faydalanabildiğimizi görüyoruz. Edirne’de Belediye, Valilik, Sivil Toplum Kuruluşları şahsi rantları bir tarafa bırakıp herkes taşın altına elini sokmak zorunda.”


Alper Zahra: “Edirne’deki tarihi eserlerin turizm getirisine baktığımızda, sadece binde bir oranında faydalanabildiğimizi görüyoruz. Edirne’de Belediye, Valilik, Sivil Toplum Kuruluşları şahsi rantları bir tarafa bırakıp herkes taşın altına elini sokmak zorunda.”

Alper Zahra: Tek cümle ile ‘Ne Mutlu Türküm Diyene’ Milliyetçilik anlayışımızdır. Mustafa Kemal Atatürk’ün izinden ilerlemek düsturumuzdur.

·        Alper Zahra, Edirneli, ilk ve ortaokulu Edirne’de bitirdikten sonra Edirne Lisesinden mezun oldu. Daha sonra Muğla Üniversitesi Tapu Kadastro ve Adnan Menderes Üniversitesi İktisat Fakültesini bitirdi. Şahsi imkânları ile çeşitli kursların katılım belgelerini aldı. Bunların içerisinde Bilgisayar Programcılığı, Avrupa Birliği Uzmanlığı, Sosyal Güvenlik Uzmanlığı gibi belgelerini alarak kendisini geliştirmeye çalıştı. Beş yıl boyunca Türkiye İş Bankasında çalıştı, istifa ettikten sonra Özel Sigorta Merkezi işletmeye başladı aynı zamanda Çilingirler Caddesinde Zahra Bijuteri dükkânı var.

         ü    Edirne’de Mülki İdare ve Belediye açısından ne gibi eksikler görmektesiniz, çözüm önerileriniz nelerdir?
Alper Zahra: Edirne’de Belediye, Valilik, Sivil Toplum Kuruluşları şahsi rantları bir tarafa bırakıp herkes taşın altına elini sokmak zorunda. Koltuklarda oturarak bu iş olmaz. Edirne’deki tarihi eserlerin turizm getirisine baktığımızda, sadece binde bir oranında faydalanabildiğimizi görüyoruz. Barselona, Paris gibi şehirler bizden çok daha az tarihi esere sahip olmasına rağmen yılda 25-30 milyon turist çekiyor. Kendimizi sorgulamak zorundayız. Reklam açısından yetersiziz. Sadece Edirne değil, ülke reklamı açısından da yetersiz olduğumuzu görüyorum. Edirne’de kazısı yapılan ve çürümeye terk edilen birçok eser var, mesela Makedon Kulesi. Atıl durumda, kaderine terk edilmiş. Selimiye Cami’nin önüne bakın mesela, Yemiş Kapanı Hanı kazısı yarım kaldı. Başladığımız işi bitiremiyoruz. Yurt içinden ve yurt dışından gelen turistleri gezdirecek yeterli organizasyon da yok, rehber sayısı çok az ve kimse nereye gideceğini bilmiyor. Sadece camilerimizi tanıtabiliyoruz. Kırkpınar dendiğinde eskiden panayır ve şenlik alanı aklımıza gelirdi, bugün yapılan etkinliklere baktığımızda üç gün süren bir güreş müsabakası serüveni, hepsi o kadar. Altyapının durumu ortada… Eskiden yollarda çiçekler vardı bugün kara topraktan başka bir şey yok. Böyle bir belediye anlayışı ile ne kadar turist çekebiliriz? Altyapınız olmazsa turist çekseniz de fark etmez, bir süre sonra kaçarlar zaten. Tarihi eserlerimizin önünde adeta yankesicilik yapılıyor, insanlara zorla Selimiye Camii önünde tespih satmaya çalışıyorlar. Bu adeta bir yankesicilik ve özellikle yabancı turistler bu durumdan rahatsız oluyorlar. 25 Kasım Stadyumunun bulunduğu araziyi düşünelim, burada büyük bir eğlence merkezi yapıldığını düşünün. İstanbul’daki Vialand tarzı bir yer yapılsa mesela, böylelikle daha çok turist çekmiş oluruz. Nehir kenarlarımız atıl durumda. Eskişehir ve Konya örneklerini düşünün. Şehrin birçok kısmı yenilenmiş, yeni projeler yapılıyor tarihi doku bozulmadan. Biz neden nehir kenarlarını temizleyip, buralara daha fazla turist çekmeyelim ki. Bu hali ile bile Meriç nehri insanların uğrak yeri, bir de temizlesek ne olur düşünelim. Bahaî Mezarlığı bile turistik değer hale getirilemiyor. Orayı temizlesek, Bahaîler de illa ki mezarlık ziyaretine gelecektir. Şehrin yüzde altmışı kentsel dönüşüme müsait ama bu potansiyeli değerlendiremiyoruz. Kale içindeki evleri düşünün, onlar restore edilse, eski Edirne olarak turizme açılsa hepimize faydalı olacaktır.
ü    Çözüm önerilerinize geçecek olursak ne söylersiniz?
Alper Zahra: Edirne’de belediyeye su ve emlak borcu olmayan insanlardan otopark ücreti alınmasa mesela, bu otopark sorununu çözecek ve esnafı da memnun edecektir. Büyük sıkıntılardan birisi otopark sorunu çünkü… Yeterli değil ve olanlar da atıl. Turistler arabalarını park edecek yer bulamadıkları için burada rahatça gezemiyorlar. İnsanlar Edirne’ye geldiklerinde bir gün kalıp gidiyorlar. Burada konaklamalarını sağlamak için eğlence merkezleri, restoranlar yapmak gerekiyor. İnsanların bir günden fazla Edirne’de kalması için sebepler yaratmak zorundayız. Edirne’de ulaşım büyük bir sorun. Balık istifi şeklide,70-80 kişi aynı araçta gidiyor. ETUS denilen bu tekelleşmiş yapıya son vermez isek burada belediyecilik yapılıyor demek çok da akıl karı gelmiyor bana. Sorunlar en temelden başlıyor, altyapı sorunumuz var. Adeta bir köstebek deliği haline gelen kanalizasyonları ve su borularını yenilemek zorundayız. Park, ulaşım ve altyapı sorunlarını halledemedik ki turist çekmekten bahsedebilelim. Çarşıdaki esnaflara da eşit davranmak zorundasınız. Bu konuda da çok sıkıntılıyız. Belediye eğer kentsel dönüşüm yapmak istiyorsa kendi şirketini kurmalı. Emlak konut ile işbirliği yapılarak anonim şirket kurulabilir. Bu işten belediye de büyük kar sağlar. Böylelikle taşeronlar da para vermekten kurtulmuş oluruz.
ü    Edirne’ye daha fazla turist çekmek için neler yapabiliriz?
Alper Zahra: Ekonomik kalkınma çerçevesinde kültürel, eğlence ve ticaret merkezi kurmak zorundayız. Sosyal medya bu işin olmazsa olmazı ama şahısların çabası ile olmaz. Dünya çapındaki miraslarımızı sosyal medya ile organize bir şekilde tanıtmak gerek. Kırkpınar, Selimiye ve müzelerimiz organize bir şekilde, internet üzerinden daha fazla tanıtılmalı. Tanıtım ve sosyal medya organizasyonu daha doğru yapılırsa, altyapı, ulaşım ve park sorunları çözülürse, eğlence merkezleri yapılırsa bu şehrin turist çekmemesi için hiçbir sebep yok. Ben bir ekonomist ve Edirneli olarak bu konularda belediyemize ve şehrin diğer kurumlarına gönüllü danışmanlık yapmaya hazır olduğumu belirtmek isterim.
ü    Türk Milliyetçiliğini tanımlar mısınız? Sizce Nedir Türk Milliyetçiği?
Alper Zahra: Tek cümle ile ‘Ne Mutlu Türküm Diyene’ Milliyetçilik anlayışımızdır. Mustafa Kemal Atatürk’ün izinden ilerlemek desturumuzdur.

21 Nisan 2018 Cumartesi

Zafer Kaya: “ · Bu şehre gereken önemi kesinlikle vermiyoruz. Kaleiçi semtinin durumu ortada… Edirne’nin gözbebeği olması gereken bir yerin talan halinde olması, eski bir Suriyeli mahallesi haline gelmesi çok hazin. Yasadışı yollardan yurt dışına kaçacak insanlar Kaleiçi semtinde cirit atıyor. Asayiş noktasında ciddi sıkıntılar olduğu gözleniyor. Bir an önce çözüm bulunması gerekiyor. · En büyük problemimiz Sivil toplum kuruluşlarının Edirne’deki diğer kurumlar ile bir araya gelip, aynı masaya oturmaması, istişare edememesi.”

Zafer Kaya: “ ·       Bu şehre gereken önemi kesinlikle vermiyoruz. Kaleiçi semtinin durumu ortada… Edirne’nin gözbebeği olması gereken bir yerin talan halinde olması, eski bir Suriyeli mahallesi haline gelmesi çok hazin. Yasadışı yollardan yurt dışına kaçacak insanlar Kaleiçi semtinde cirit atıyor. Asayiş noktasında ciddi sıkıntılar olduğu gözleniyor. Bir an önce çözüm bulunması gerekiyor.
·       En büyük problemimiz Sivil toplum kuruluşlarının Edirne’deki diğer kurumlar ile bir araya gelip, aynı masaya oturmaması, istişare edememesi.”

Zafer Kaya, Kaleiçi'nin Suriye ve yabancı sığınmacı semtine döndüğünü, bundan endişe duyduğunu dile getirdi.

·        Zafer Kaya, Edirne doğumlu, aslen Gümüşhaneli. 23 yıl eczacı kalfalığı yaptıktan sonra, emlak ve müteahhitlik işleri ile uğraşmaya başladı. Birçok sivil toplum kuruluşunun üyesi. Çevresinde sevilen, sayılan ve yardımsever ve Türk Milliyetçisi kişiliği ile tanınıyor.

ü    Edirne’nin tarihi, turizmi ve kültürü hakkında neler söyleyebilirsiniz?
Zafer Kaya: Bu şehre gereken önemi kesinlikle vermiyoruz. Kaleiçi’nin durumu ortada… Edirne’nin gözbebeği olması gereken bir yerin talan halinde olması, eski bir Suriyeli mahallesi haline gelmesi çok hazin. Orada yaşayan vatandaşlar buna layık diyebilir miyiz? Son zamanlarda Kaleiçi semtinde asayiş noktasında da büyük sıkıntılar olduğunu gözlemliyorum. Yurt dışından gelen insanların Edirne’den transit geçmesini engellemek zorundayız. Edirne’nin bir giriş kapısı olması durumunda, girişinde büyük bir otogar olsa inanın şehir çok daha fazla turist çekecek. Katlı otopark yapacak alan var bu şehirde, neden hiç kimse taşın altına elini sokmuyor diye sormak istiyorum. Otopark sorunu çözülecek olursa insanlar şehrimizde keyifle gezer ve sorun yaşamaz. Şehrimizde neden ikinci bir üniversite açılmasın, üniversite açılması durumunda çok daha fazla insan şehrimize gelecektir ve bu da Edirne’nin gelişmesi, genişlemesi demek. Bununla birlikte yeni hastanelere de muhtaç durumdayız. Mevcut hastaneler ihtiyacı karşılamıyor. Örneğin, göz hastanesi ya da özel başka bir hastaneye ihtiyacı var bu şehrin. Yine aynı şekilde Bulgaristan ve Yunanistan ile sağlık turizmi noktasında çalışmalar yapılabilir. Balkan ülkelerinden gelen turistler için hastanede turlar, tedavi paketleri düzenlenebilir. Ama bunun için yatak kapasitesi olan, kaliteli hizmet verebilen daha fazla sayıda hastaneye ihtiyacımız var. İnsanlar neden buraya yatırım yapsınlar, bankalardan kredi çeksinler bunu da düşünmek zorundayız? Vatandaş kendi kendini mi batırsın. Buraya otel yapsa ne olacak müteşebbisler? Turistleri burada konaklatacak bir eğlence anlayışımız, alternatif turlarımız olmadığı müddetçe insanlarda yatırım yapmıyorlar ve risk almaktan korkuyorlar.
ü    Edirne’de özel bir üniversite açılması durumunda ya da daha fazla turist gelmesi durumunda mevcut altyapı bunu kaldır mı? Ne gibi sıkıntılar doğabilir?
Zafer Kaya: Otelimiz yok, yolumuz yok, parkımız yok… Altyapı külliyen sıkıntı… Burada altyapı yok ki! Belediye başkanı referandum yaptı. Ne değişti? Başka kurumları suçlayarak nereye varabiliriz? Halkımızın desteğini almış bir belediye başkanı altyapı çalışmalarını şimdiye kadar çoktan başlatmalıydı. Yöneticiler keşke işlerine ve görevlerine daha sadık olsalar. Yağmur mu yağdı, otur oturduğun yere dışarı çıkma durumu var Edirne’de… Üniversite ya da yeni hastane yapıldığında inanın şehrimiz arazi sıkıntısı çekmez. Üniversite etrafındaki arazilere yurtlar, oteller, eğlence merkezleri çok rahat yapılabilir. Ama altyapı sorununu çözmek zorundayız. En büyük problemimiz Sivil toplum kuruluşlarının Edirne’deki diğer kurumlar ile bir araya gelip, aynı masaya oturmaması, istişare edememesi.
ü    Türk Milliyetçiliğini tanımlarmısınız?
Zafer Kaya: Vatanını, milletini canı gönülden seven insanlar Türk Milliyetçisidir. Al bayrağın dalgalanmasını gurura seyreden, canını o uğurda verebilecek insandır Türk Milliyetçisi. İşimizi iyi yaparak, vergimizi ödeyerek iyi bir Türk Milliyetçisi olmaya gayret etmekle olur.

Erdal Akgün: “Edirne’de otopark ve rehber meselesinden sonra en büyük sorunumuz Edirne’nin Kaleiçi semtinde ki yıkılmaya yüz tutmuş tarihi evler. Tarihi evlerin çöküşünü maalesef sadece seyrediyoruz. Rahmetli valimiz Fahri Yücel zamanında konaklara sahip çıkılmış ve konaklar onarılmıştı. Onun yaptığı çalışmaların ekmeğini yedik hepimiz. Yapılan çalışmaların üstüne koymak zorundayız. Sayın valimiz Günay Özdemir’in de bu konuda çok ciddi çalışmaları var. Önemli projeler üzerinde çalışılıyor. Ben kendi adıma konakların onarılması ve işletilmesi konusunda üzerime düşen ne varsa yapmaya hazırım.”


Erdal Akgün: “Edirne’de otopark ve rehber meselesinden sonra en büyük sorunumuz Edirne’nin Kaleiçi semtinde ki yıkılmaya yüz tutmuş tarihi evler. Tarihi evlerin çöküşünü maalesef sadece seyrediyoruz. Rahmetli valimiz Fahri Yücel zamanında konaklara sahip çıkılmış ve konaklar onarılmıştı. Onun yaptığı çalışmaların ekmeğini yedik hepimiz. Yapılan çalışmaların üstüne koymak zorundayız. Sayın valimiz Günay Özdemir’in de bu konuda çok ciddi çalışmaları var. Önemli projeler üzerinde çalışılıyor. Ben kendi adıma konakların onarılması ve işletilmesi konusunda üzerime düşen ne varsa yapmaya hazırım.”
Erdal Akgün: "Sayın Valimiz Günay Özdemir’in Edirne turizmi ve Kaleiçi semtinde  ki tarihi konaklar için çok ciddi çalışmaları var. Önemli projeler üzerinde çalışılıyor. Ben kendi adıma konakların onarılması ve işletilmesi konusunda üzerime düşen ne varsa yapmaya hazırım."
Erdal Akgün, Edirneli çifti bir aileden geliyor. Çiftçilik, hayvancılık ve ticaretle uğraşıyor. Edirne Tarih Turizm ve Kültür Derneği, Türkiye Balkan Ülkeleri Dostluk ve Kültür Derneği, Edirne Ziraat Odası Meclis Başkanı gibi birçok sivil toplum örgütünün üyesi engelli derneklerinin destekçisi, Edirne İl Genel Meclisinde Tarım Komisyonu Başkanı. Toplumda yardımseverliği, hiçbir konuda art niyet taşımaması, iyi niyetliliği, Türk Milliyetçisi kavramlarını hayat felsefesi olarak kabul edip uygulaması, Edirne ve Edirneli sevdalısı olması ile tanınıyor, takdir görüyor.
ü    Edirne Turizmini değerlendir misiniz?
Erdal Akgün: Dünya’nın ilgisi Edirne’mize her geçen gün artıyor. Seçilmiş insanların Edirne’de yapması gereken daha çok iş var. En büyük sorun otopark sorunu. İnsanların çabuk bir şekilde araçlarını park edebileceği bir otopark sistemi yaratmak zorundayız. İki yıldan beri Edirne turizmi gelişim gösteriyor ama rehber sıkıntımız had safhada. Rehberlik için mutlaka kurslar açmak, alan rehberleri yetiştirmek zorundayız. Edirne’yi çok iyi bilen, tanıyan insanlar olmasına rağmen, rehber değiller. Rehber var mı dersen, yok denecek kadar az. Ciğerimizi yemek için dükkânımıza gelenlerin ilk şikâyeti rehber bulamamak. Esnaflarımıza da büyük görev düşüyor. Ciğerimiz, peynirimiz, badem ezmemiz bizim en önemli reklam unsurlarımız. Esnaf bunları tanıtırken kendisinden de katmalı, sunumu ve müşteriye davranış şekli iyi olmalı ki, turistler sizi bir daha tercih etsin. Bir diğer husus da konaklama sorunu. İnsanlar yerli ya da yabancı turist olsun. Neden burada kalsınlar? Onlara ne sunuyoruz Edirne’deki bir gece de olsa burada konaklasınlar. İnsanlara alternatif eğlenceler sunacaksınız ki, Edirne’de kalsınlar, daha fazla zaman geçirsinler ve Türk halkı ile yakınlaşsınlar. Bunun yolu da kaliteli hizmet eden kaliteli insanların kaliteli mekânları olması. Böyle mekânlar açılırsa turizmin artmaması için hiçbir sebep yoktur. Edirne turizmini arttırmak istiyorsanız buradaki tarımsal faaliyetleri de arttıracaksınız ki insanların refah düzeyi yükselip, yatırım yapabilsinler. Çiftçileri, tarım ile uğraşanları desteklemek zorundayız. Taban fiyatında desteklemeler bu işin olmazsa olmazı. Birliklerin de önünü açmak ve içlerine siyaset karıştırmamak gerekiyor. Üreticiye yönelik, vergiden muaf bir sistem yaratırsanız, çiftçiler daha ‘ucuz’ bir şekilde üretim yapma imkânı bulacaktır.
ü    Kaleiçi semti Edirne’nin gözbebeği… Kaleiçi’nin Durumunu nasıl görüyorsunuz?
Erdal Akgün: Edirne’de otopark ve rehber meselesinden sonra en büyük sorunumuz Edirne’nin Kaleiçi semtinde ki yıkılmaya yüz tutmuş tarihi evler. Tarihi evlerin çöküşünü maalesef sadece seyrediyoruz. Rahmetli valimiz Fahri Yücel zamanında konaklara sahip çıkılmış ve konaklar onarılmıştı. Onun yaptığı çalışmaların ekmeğini yedik hepimiz. Yapılan çalışmaların üstüne koymak zorundayız. Sayın Valimiz Günay Özdemir’in de bu konuda çok ciddi çalışmaları var. Önemli projeler üzerinde çalışılıyor. Ben kendi adıma konakların onarılması ve işletilmesi konusunda üzerime düşen ne varsa yapmaya hazırım. Bulgaristan ve Yunanistan bizim tarihi eserlerimizi bile ayakta tutup, turizme açarken, biz daha büyük, daha zengin bir ülke olmamıza rağmen Kaleiçi’ndeki evleri atıl durumda bırakarak, şehrimize ihanet ediyoruz. Eğer bu konaklar onarılırsa turizmde ilk üçe girmemiz işten bile değil. Buraya gelen yabancı turistler konakları görüp, iç geçiriyor ve bu tarihi konakların kendi ülkelerinde olduğunu hayal ediyorlar. Yurt dışına gittiğimde de şunu fark ettim ki, insanlar kendi değerlerine ve kültürlerine bizden çok daha fazla değer veriyorlar, tarihi eserleri koruyorlar. Biz elimizdeki değerin farkında değiliz.
ü    Size göre Türk Milliyetçiliği nedir, nasıl tanımlarsınız?
Erdal Akgün: Öncelikle yaptığımız her şeyde vatanın, milletin ve bu bayrak altında yaşayanların menfaatlerini ön planda tutuyorsak biz Türk Milliyetsiyiz demektir. Yani önce vatan, millet ve Türk Bayrağının altında yaşayanların menfaatleri sonra kendimiz gelmeli. Türk Milliyetçiliği kesinlikle bir partini veya kurumun tekelinde tutulacak kadar küçük kavram değildir. Türk Milliyetçileri vatan, millet ve bayrak için canını vermeye hazır insanlardır. Bir Türkün üzüntüsü ile üzülüyorsak, sevinci ile seviniyorsak, havada uçan kendi uçağımızla, tarlada kendi ürettiğimiz traktörümüzle, terör mücadelesi veya tatbikatlarda kullandığımız kendi ürettiğimiz silahımızla, milyonlarca işçinin çalıştığı teknolojisini yaptığımız kendi fabrikalarımızla gurur duyuyorsak, tarihimize ve tarihi eserlerimize sahip çıkıyorsak ve bunları yapmak için var gücümüzle çalışıyorsak, bunların yapılması için vergimizi ödüyorsak biz Türk Milliyetçisiyiz demektir. Bu Türk Milleti sevgisidir, Türk Milliyetçiliği. Rengini şehit kanından alan al yıldızlı bayrağımızı başımızın üzerinde taşımak bizim gözümüzde Türk Milliyetçiliğidir. Türk Milliyetçiliği bizim gözümüzde Atatürk’ün çizdiği yoldur. Türklüğümüz ile gurur duyuyoruz ve Türk Milliyetçiliği düşüncemiz her şeyden önce gelir. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, ‘Ne Mutlu Türküm Diyene’ demiş, bundan daha güzel tarif olmaz. Kültür milliyetçiliği anlayışını savunduğumu söyleyebilirim. Milliyetçilik çimentodur. Milliyetçilik düşüncesini içinde barındırmayan devlet, yıkılmaya mahkûmdur. Gururla, her gittiğimiz yerde Türk olduğumuzu söylemeliyiz, söylüyoruz.

20 Nisan 2018 Cuma

Nehir Çakar: “Edirne Osmanlı’ya başkentlik yapmış ama yeteri kadar turist çekemiyor. Bunun da en büyük müsebbibi Edirne Valiliği ve Edirne Belediye Başkanlığına bağlı birimlerdir. Kapıkule Gümrük Kapısından giriş veya çıkış yapmak için otobandan geçenleri sayıp, 3 milyon kişi Edirne’ye geldi diyorlar. Bu rakama şehre uğramadan otobandan geçenlerin de dâhil olduğunu sanıyorum. Hâlbuki biz bu insanları şehre çekemiyoruz demektir.”

Nehir Çakar: “Edirne Osmanlı’ya başkentlik yapmış ama yeteri kadar turist çekemiyor. Bunun da en büyük müsebbibi Edirne Valiliği ve Edirne Belediye Başkanlığına bağlı birimlerdir. Kapıkule Gümrük Kapısından giriş veya çıkış yapmak için otobandan geçenleri sayıp, 3 milyon kişi Edirne’ye geldi diyorlar. Bu rakama şehre uğramadan otobandan geçenlerin de dâhil olduğunu sanıyorum. Hâlbuki biz bu insanları şehre çekemiyoruz demektir.” 

Sigortacı Nehir Çakar: Devlet özel sigorta fiyatlarını serbest bıraktı. Bu yüzden büyük sıkıntılar yaşıyoruz.  Herkes ayrı fiyat veriyor ve bu durum müşteri kayıplarına neden oluyor. Sigorta fiyatlarının sabitlenmesi gerektiğini düşünüyorum. 



·       Nehir Çakar, Binlerce yıldır insanlarla hayat bulan, insanlara vatan olan, gelişen, geliştikçe değişen topraklar… Gün gelir Traklara yurt olur Edirne. Traklar bu toprakları terk ederken tümülüslerini bırakır gelecek nesle. Akaların “Polis”i, Makedonların “Orestia”sı, Romalıların “Hadrianapolis”idir. Değişir, gelişir bu topraklar ama Bizans’ta huzur bulamaz. Haçlılarla yağmalanan şehirlerarasında Hadrianapolis de vardır. Uğradığı değişiklikler, felâketler, işgaller yıpratsa da bu toprak; Osmanlı’yla yeniden canlanmaya, neşvünema bulmaya başlar. I. Murad yalnız Hadrianapolis’i değil, insanların gönüllerini de fetheder. İşgallerle huzur bulamayan insanlar, Osmanlı’yla barışa kavuşacak; asırlar sonra “Osmanlı barışı”nı yâd edeceklerdir. I. Murad’la birlikte Hadrianapolis, Edirne’dir artık; Osmanlı’dır. Ben Edirne’yi bunun için çok seviyorum, buram buram medeniyet kokuyor, tarih kokuyor. Lütfen değerlerimize sahip çıkalım diyor. Bu konuda yaptığı çalışmalarla Edirne’lilerin gönüllerini fethediyor.

ü    Edirne’yi tarihi, kültürel ve turistik açıdan değerlendirir misiniz?
Nehir Çakar: Edirne şu an ölmüş vaziyette, adeta bir köy gibi. Herhangi bir gelişim ve girişim olmadığı gibi, Edirne insanları mağdur eden bir şehir oldu. Yağmur yağdığı zaman yolların halini hep birlikte görüyoruz. Edirne Osmanlı’ya başkentlik yapmış ama yeteri kadar turist çekemiyor. Bunun da en büyük müsebbibi Edirne Valiliği ve Edirne Belediye Başkanlığına bağlı birimlerdir. Kapıkule Gümrük Kapısından giriş veya çıkış yapmak için otobandan geçenleri sayıp, 3 milyon kişi Edirne’ye geldi diyorlar. Bu rakama şehre uğramadan otobandan geçenlerin de dâhil olduğunu sanıyorum. Hâlbuki biz bu insanları şehre çekemiyoruz demektir. Neden çekemediğimizin üstünde durup düşünmek lazım. Dünya’nın en büyük sınır kapılarından biri olan Kapıkule bizim şehrimizde ama değerlendiremiyoruz. Bir giriş kapısı yapılmak suretiyle insanları şehre çekmek zorundayız. Böylelikle turistler bize gelecektir ve alışverişte yapacakları için esnafımızı da büyük bir katkı sağlayacaktır bu durum. Otoban girişi yerine girişi Edirne üzerinden yapmak da bir fikir olabilir. Alternatif bir güzergâh yaratmak zorundayız. Böylelikle insanlar otelde de konaklar, araçlarını sanayide tamir de ettirir, burada yemekte yerler. Böylelikle her meslek grubu kazanacaktır. Kapıkule’den faydalanamıyoruz. Bence bu dünyanın hiçbir yerinde olmayacak bir başarısızlıktır. Esnaf ile ilgili bir duruma da dikkat çekmek istiyorum. Bundan önceki yıllarda şehrimizde yemek yiyen insanlara fahiş fiyatlar çıkartıldı, peynir alan insanlar, tenekeyi açıp baktıklarında peynir yerine kum buldular. Esnaf arkadaşlarımızın bu tarz tutum ve davranışları da şehrimizi, insanımızı yanlış tanıttı. Böylece turistlerin sayısında hatırı sayılır düşüşler görüldü. Bu noktada belediye denetimlerini artırmak zorunda… Yoksa şehrimiz ve insanımız yanlış tanıtılıyor.
ü    Edirne’ye gelen turist sayısı artarsa bu kez altyapı problemi ortaya çıkacak. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Nehir Çakar: Maalesef Belediyeyi yönetenler altyapıyı ilkel durumda bıraktılar. Bu noktada bir yönetim değişikliği olması gerektiğini düşünüyorum. Yolların hali ortada… Yağmur yağdığında insanlar nereye kaçacağını düşünüyorlar.
ü    Sigortacılık işi ile uğraşıyorsunuz. Sektörü değerlendirmenizi istesek ne söylersiniz?
Nehir Çakar: Devlet özel sigorta fiyatlarını serbest bıraktı. Bu yüzden büyük sıkıntılar yaşıyoruz.  Herkes ayrı fiyat veriyor ve bu durum müşteri kayıplarına neden oluyor. Sigorta fiyatlarının sabitlenmesi gerektiğini düşünüyorum. Bir tarafta 500 liraya sigortalı olmak varken, insanlar neden 1000 liraya sigorta yaptırsın. Devlet bu fiyatlara bir standart getirirse sektör için daha iyi olacağı kanaatindeyim.
ü  Türk Milliyetçiliği tanımlar mısınız?
Nehir Çakar: Milliyetçilik, vatanını, milletini, bayrağını karşılıksız sevmek demektir. Bana göre ırk ve kan birliği dışında kültürel bütünlüktür. Kısa ve özetle millet, kan veya ırk birliği değil; kültür ve mensubiyet birliği demektir. “Türküm” diyen herkes Türk’tür. Her vatansever insanımızın taşıması gereken duygular anlamında, bu ülkenin başarılarıyla sevinen, üzüntüleriyle üzülen ve bu topraklar üzerinde yaşamanın şerefini, hassasiyetini iliklerine kadar sindirmektir Türk Milliyetçiliği? Göklerde uçak kendi uçağı ile denizlerinde yüzen kendi gemisi ile bacaları tüten kendi fabrikaları ile askerlerinin kullandığı kendi silahları ile övünmektir Türk Milliyetçiliği. Türk Milliyetçilerinin dün olduğu gibi bugün de benimseyip savundukları milliyetçilik tanımı ve milliyetçilik anlayışı budur.” Türk Milliyetçilik aslına sahip çıkmaktır, Türkçülüğü ön plana çıkartmak demektir, benim gözümde. Atatürk’ün ‘Ne Mutlu Türküm Diyene’ sözünü düstur kabul ederek, milli duygularımıza sahip çıkmaktır. Milliyetçilik, vatanını, milletini, bayrağını karşılıksız sevmek demektir.

19 Nisan 2018 Perşembe

Optik Oktay Çavdar: “Sağlık Bakanlığı ve Sağlık Müdürlüğü bizleri devamlı kontrol ediyor ama dışarıda sahte güneş gözlüğü veya numaralı gözlük satanları kimsenin kontrol ettiği yok… Turizm açısından ise en başta Edirne’yi tanıtma sıkıntımız var.”

Optik Oktay Çavdar: “Sağlık Bakanlığı ve Sağlık Müdürlüğü bizleri devamlı kontrol ediyor ama dışarıda sahte güneş gözlüğü veya numaralı gözlük satanları kimsenin kontrol ettiği yok… Turizm açısından ise en başta Edirne’yi tanıtma sıkıntımız var.”
Optik Oktay Çavdar,  eşi Birsen Çavdar ile birlikte eski devlet hastanesi karşısında Oktay Optik isimli fenni güzlükçü dükkânını müşteri memnuniyeti odaklı işletiyorlar. Birçok gözlük markasının Edirne distribütörlüğünü yapıyorlar. Ailece Türk Milliyetçisi, vatanperver, yardımsever, mütevazi kişilikleri tanınıyorlar.

ü    Edirne’ye turist çekmek için neler yapmak gerekiyor?
Optik Oktay Çavdar: Turistlerin Edirne’yi tanıtmakta zorlandığımızı düşünüyorum. Turistin Edirne’ye geldiğinde Selimiye Cami, Eski Cami, Üç Şerefeli Cami, Ali Paşa Çarşısı, II. Beyazid Camii ve Külliyesi-Sağlık Müzesi gezdiği başlıca yerler. Bizim buraları dahi gelen turiste tanıtamadığımız kanaatindeyim. Selimiye’nin tadilata gireceği söyleniyor. Tadilat ne kadar sürecek belli değil, o zaman ne yapacağız? Tanıtım konusundaki sorunlar bizim de suçumuz. Edirne olarak şehrimize yeteri kadar ilgi göstermiyor, tanıtımını yapmıyoruz. Suç bizim. Turist çekmek de bu yüzden mümkün olmuyor. Geleneksel lezzetlerimizin reklamını başkalarına bırakmış durumdayız. Bundan 20 sene önce Edirne dendiğinde ciğerden çok peynir akla gelirdi. Edirne peyniri diye bir marka yaratamadık. Oysaki bizim peynirimiz çok meşhur ama bu markayı bizim elimizden Ezine aldı. Çünkü biz Edirne insanları olarak değerlerimize sahip çıkmıyoruz. Bir tek mis kokulu sabunumuz kaldı, onu da yapan çok az kişi var artık. O da yakında elimizden gidecek. Daha fazla tanıtım yapmak zorundayız. Daha fazla broşür, daha fazla sosyal medya tanıtımı ile Edirne’yi tanıtmak zorundayız.
ü    Gözlük seçiminde nelere dikkat etmek gerekiyor?
Optik Oktay Çavdar:  Bu konu çok önemli… İnsanlar modaya daha çok önem verir oldular. Gözlük sağlık mı, kişiye uyum sağlıyor mu, gözüne uyumlu mu ona bakılmıyor maalesef. İnsanlar yalnızca yakışıp yakışmadığına bakıyorlar, bu büyük bir sorun. Yıllardır bu işi yapan birisi olarak söylüyorum. Elbette ki moda önemli ama gözlük seçerken öncelikle sağlığımıza dikkat etmek zorundayız. Güneş gözlüğünü de olur olmaz yerlerden almamak gerek. Gözlük müesseselerinden güneş gözlüğü alışverişi yapılmasını rica ediyoruz. Dışarıdan alınanlar insanların gözünü bozuyor. İşportacılar da bile güneş gözlüğü satılıyor. Bu da yasaklanmalı. Maalesef sağlık bakanlığı bu işin üstüne düşmüyor. Dediğim gibi sahte güneş gözlükleri insanların gözünü bozuyor ve ilerleyen yıllarda katarakt hastalığına neden oluyor. Sağlık Bakanlığı ve Sağlık Müdürlüğü bizleri devamlı kontrol ediyor ama dışarıda sahte güneş gözlüğü ve numaralı gözlük satanları kimsenin kontrol ettiği yok…
Gözlük seçerken dikkat edilmesi gereken 7 noka:
1) Gözlük çerçevesinin yüzün büyüklüğüyle orantılı olması gerekir.
2) Buna karşın çerçeve şeklinin yüz şeklinin tam tersi olması tavsiye edilir.
* Oval yüzlere hemen her çerçeve uyar. Özellikle yumuşak köşeli çerçeveleri tercih edebilirler.
* Kare yüzlüler oval ve yuvarlak çerçeveleri tercih edebilirler. Köşeleri yumuşatmak için kıvrımlı çerçeveler yüze anlam kazandırabilir.
* Uzun yüzlüler ise enine hatları kısa olan, boyuna hatları uzun olan yuvarlak ve kare çerçeveleri tercih edebilirler. Böylece yüzün olduğundan daha kısa görünmesi sağlanabilir.
* Yuvarlak yüzlüler, köşeli dikdörtgen ve geniş çerçeveleri tercih etmelidirler. Ayrıca şakaklara doğru uzayan çerçeveler de daha uzun bir profil etkisi verir.
* Üçgen yüzlerde ise yüzün alt kısmındaki vurgu azaltılmalıdır. Üst hatları düz olan çerçeveler tercih edilebilir.
Gözlük yüze temas ettiği noktalarla uyumlu olmalıdır. Yanaklara ve şakaklara baskı yapmamalıdır. Alttan, üstten ve yanlardan ışık almayacak şekilde tam oturmalıdır.
3) Çerçeve renginin ten rengi ile uyumlu olmasına özen gösterilmelidir.
4) Ayrıca gözlük seçimi sadece göz bozukluğunu düzeltmeye ya da güneş ışınlarından korunmaya yönelik bir seçim değil, kişinin kendi stilinin de yansımasıdır.
5) Gözlük kullanımı günlük kullanım ve spor esnasında kullanım olmak üzere ikiye ayrılmalıdır. Spor yaparken mutlaka darbeye ve kırılmaya karşı dayanıklı çerçeveler tercih edilmeli, günlük kullanımda ise hava şartlarına göre seçim yapılmalıdır. Örneğin çok güneşli ortamlarda koyu camların tercih edilmesi ya da kapalı havalarda ve iç mekânlarda daha açık camlı gözlüklerin kullanımına özen gösterilmelidir.
6) Güneş gözlüğünde numaralı cam kullanımı bir çok gözlük kullanıcısı için bir soru işaretidir.
Markalı bir ürün alıp, camlarını numaralı yaptırmak o ürünün cam özelliğini kaybeder mi? Belli patentlere sahip özel lenslerle üretilmiş gözlükler hariç (Vuarnet markası gibi), lisanslı güvenilir bir optikçide yaptıracağınız numaralı güneş camları aldığınız ürünün camından daha özelliksiz değildir. Aynalı bir cam tercih ettiğinizde bire bir aynı rengi uygulanamayabilir, ancak UV filtresi, polarize özelliği ya da fotokromik cam gibi bir çok seçenek eklenerek numaralı güneş camı üretilebiliyor.
7) Polarize cam /UV Filtreli (ultraviyole) cam ayrımı. Lisanslı optikçilerden aldığınız markalı her güneş gözlüğünde UV filtre vardır ve olmalıdır. Polarize filtre ise bir seçimdir. Polarize cam, deniz kenarında, karda ya da araba kullanırken yansıyan ışıkları engeller. Yansıyan ışıkların yüksek olduğu yerlerde bulunuyorsanız polarize cam tercih edebilirsiniz. Güneş gözlüğünün polarize olmaması gözü bozmaz, göz sağlığına zararlı değildir. Ancak UV koruma olmaması gözünüzde kalıcı zararlar bırakabilir.