21 Nisan 2018 Cumartesi

Erdal Akgün: “Edirne’de otopark ve rehber meselesinden sonra en büyük sorunumuz Edirne’nin Kaleiçi semtinde ki yıkılmaya yüz tutmuş tarihi evler. Tarihi evlerin çöküşünü maalesef sadece seyrediyoruz. Rahmetli valimiz Fahri Yücel zamanında konaklara sahip çıkılmış ve konaklar onarılmıştı. Onun yaptığı çalışmaların ekmeğini yedik hepimiz. Yapılan çalışmaların üstüne koymak zorundayız. Sayın valimiz Günay Özdemir’in de bu konuda çok ciddi çalışmaları var. Önemli projeler üzerinde çalışılıyor. Ben kendi adıma konakların onarılması ve işletilmesi konusunda üzerime düşen ne varsa yapmaya hazırım.”


Erdal Akgün: “Edirne’de otopark ve rehber meselesinden sonra en büyük sorunumuz Edirne’nin Kaleiçi semtinde ki yıkılmaya yüz tutmuş tarihi evler. Tarihi evlerin çöküşünü maalesef sadece seyrediyoruz. Rahmetli valimiz Fahri Yücel zamanında konaklara sahip çıkılmış ve konaklar onarılmıştı. Onun yaptığı çalışmaların ekmeğini yedik hepimiz. Yapılan çalışmaların üstüne koymak zorundayız. Sayın valimiz Günay Özdemir’in de bu konuda çok ciddi çalışmaları var. Önemli projeler üzerinde çalışılıyor. Ben kendi adıma konakların onarılması ve işletilmesi konusunda üzerime düşen ne varsa yapmaya hazırım.”
Erdal Akgün: "Sayın Valimiz Günay Özdemir’in Edirne turizmi ve Kaleiçi semtinde  ki tarihi konaklar için çok ciddi çalışmaları var. Önemli projeler üzerinde çalışılıyor. Ben kendi adıma konakların onarılması ve işletilmesi konusunda üzerime düşen ne varsa yapmaya hazırım."
Erdal Akgün, Edirneli çifti bir aileden geliyor. Çiftçilik, hayvancılık ve ticaretle uğraşıyor. Edirne Tarih Turizm ve Kültür Derneği, Türkiye Balkan Ülkeleri Dostluk ve Kültür Derneği, Edirne Ziraat Odası Meclis Başkanı gibi birçok sivil toplum örgütünün üyesi engelli derneklerinin destekçisi, Edirne İl Genel Meclisinde Tarım Komisyonu Başkanı. Toplumda yardımseverliği, hiçbir konuda art niyet taşımaması, iyi niyetliliği, Türk Milliyetçisi kavramlarını hayat felsefesi olarak kabul edip uygulaması, Edirne ve Edirneli sevdalısı olması ile tanınıyor, takdir görüyor.
ü    Edirne Turizmini değerlendir misiniz?
Erdal Akgün: Dünya’nın ilgisi Edirne’mize her geçen gün artıyor. Seçilmiş insanların Edirne’de yapması gereken daha çok iş var. En büyük sorun otopark sorunu. İnsanların çabuk bir şekilde araçlarını park edebileceği bir otopark sistemi yaratmak zorundayız. İki yıldan beri Edirne turizmi gelişim gösteriyor ama rehber sıkıntımız had safhada. Rehberlik için mutlaka kurslar açmak, alan rehberleri yetiştirmek zorundayız. Edirne’yi çok iyi bilen, tanıyan insanlar olmasına rağmen, rehber değiller. Rehber var mı dersen, yok denecek kadar az. Ciğerimizi yemek için dükkânımıza gelenlerin ilk şikâyeti rehber bulamamak. Esnaflarımıza da büyük görev düşüyor. Ciğerimiz, peynirimiz, badem ezmemiz bizim en önemli reklam unsurlarımız. Esnaf bunları tanıtırken kendisinden de katmalı, sunumu ve müşteriye davranış şekli iyi olmalı ki, turistler sizi bir daha tercih etsin. Bir diğer husus da konaklama sorunu. İnsanlar yerli ya da yabancı turist olsun. Neden burada kalsınlar? Onlara ne sunuyoruz Edirne’deki bir gece de olsa burada konaklasınlar. İnsanlara alternatif eğlenceler sunacaksınız ki, Edirne’de kalsınlar, daha fazla zaman geçirsinler ve Türk halkı ile yakınlaşsınlar. Bunun yolu da kaliteli hizmet eden kaliteli insanların kaliteli mekânları olması. Böyle mekânlar açılırsa turizmin artmaması için hiçbir sebep yoktur. Edirne turizmini arttırmak istiyorsanız buradaki tarımsal faaliyetleri de arttıracaksınız ki insanların refah düzeyi yükselip, yatırım yapabilsinler. Çiftçileri, tarım ile uğraşanları desteklemek zorundayız. Taban fiyatında desteklemeler bu işin olmazsa olmazı. Birliklerin de önünü açmak ve içlerine siyaset karıştırmamak gerekiyor. Üreticiye yönelik, vergiden muaf bir sistem yaratırsanız, çiftçiler daha ‘ucuz’ bir şekilde üretim yapma imkânı bulacaktır.
ü    Kaleiçi semti Edirne’nin gözbebeği… Kaleiçi’nin Durumunu nasıl görüyorsunuz?
Erdal Akgün: Edirne’de otopark ve rehber meselesinden sonra en büyük sorunumuz Edirne’nin Kaleiçi semtinde ki yıkılmaya yüz tutmuş tarihi evler. Tarihi evlerin çöküşünü maalesef sadece seyrediyoruz. Rahmetli valimiz Fahri Yücel zamanında konaklara sahip çıkılmış ve konaklar onarılmıştı. Onun yaptığı çalışmaların ekmeğini yedik hepimiz. Yapılan çalışmaların üstüne koymak zorundayız. Sayın Valimiz Günay Özdemir’in de bu konuda çok ciddi çalışmaları var. Önemli projeler üzerinde çalışılıyor. Ben kendi adıma konakların onarılması ve işletilmesi konusunda üzerime düşen ne varsa yapmaya hazırım. Bulgaristan ve Yunanistan bizim tarihi eserlerimizi bile ayakta tutup, turizme açarken, biz daha büyük, daha zengin bir ülke olmamıza rağmen Kaleiçi’ndeki evleri atıl durumda bırakarak, şehrimize ihanet ediyoruz. Eğer bu konaklar onarılırsa turizmde ilk üçe girmemiz işten bile değil. Buraya gelen yabancı turistler konakları görüp, iç geçiriyor ve bu tarihi konakların kendi ülkelerinde olduğunu hayal ediyorlar. Yurt dışına gittiğimde de şunu fark ettim ki, insanlar kendi değerlerine ve kültürlerine bizden çok daha fazla değer veriyorlar, tarihi eserleri koruyorlar. Biz elimizdeki değerin farkında değiliz.
ü    Size göre Türk Milliyetçiliği nedir, nasıl tanımlarsınız?
Erdal Akgün: Öncelikle yaptığımız her şeyde vatanın, milletin ve bu bayrak altında yaşayanların menfaatlerini ön planda tutuyorsak biz Türk Milliyetsiyiz demektir. Yani önce vatan, millet ve Türk Bayrağının altında yaşayanların menfaatleri sonra kendimiz gelmeli. Türk Milliyetçiliği kesinlikle bir partini veya kurumun tekelinde tutulacak kadar küçük kavram değildir. Türk Milliyetçileri vatan, millet ve bayrak için canını vermeye hazır insanlardır. Bir Türkün üzüntüsü ile üzülüyorsak, sevinci ile seviniyorsak, havada uçan kendi uçağımızla, tarlada kendi ürettiğimiz traktörümüzle, terör mücadelesi veya tatbikatlarda kullandığımız kendi ürettiğimiz silahımızla, milyonlarca işçinin çalıştığı teknolojisini yaptığımız kendi fabrikalarımızla gurur duyuyorsak, tarihimize ve tarihi eserlerimize sahip çıkıyorsak ve bunları yapmak için var gücümüzle çalışıyorsak, bunların yapılması için vergimizi ödüyorsak biz Türk Milliyetçisiyiz demektir. Bu Türk Milleti sevgisidir, Türk Milliyetçiliği. Rengini şehit kanından alan al yıldızlı bayrağımızı başımızın üzerinde taşımak bizim gözümüzde Türk Milliyetçiliğidir. Türk Milliyetçiliği bizim gözümüzde Atatürk’ün çizdiği yoldur. Türklüğümüz ile gurur duyuyoruz ve Türk Milliyetçiliği düşüncemiz her şeyden önce gelir. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, ‘Ne Mutlu Türküm Diyene’ demiş, bundan daha güzel tarif olmaz. Kültür milliyetçiliği anlayışını savunduğumu söyleyebilirim. Milliyetçilik çimentodur. Milliyetçilik düşüncesini içinde barındırmayan devlet, yıkılmaya mahkûmdur. Gururla, her gittiğimiz yerde Türk olduğumuzu söylemeliyiz, söylüyoruz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder