SMM Sinan
Hozer: “Edirne turizmin başkenti ama değeri bilinmiyor. Tarihi eserleri
baltalamak konusunda üstümüze yok. Kaleiçi'ndeki evleri yenilemek, korumak
Edirne insanının boynunun borcu… Bu şehre borcumuzu ödemek zorundayız.”
![](https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiSEwApmH0v0EIVIdfE0rdpp_lBWoNG8QttY24i7bXs2-7hECk5y6jL0Ue_KPyRcEOQHydnSQCxt6oizgF3CJXaw9EobeXHU6OPb4uduqdOJREOll4hRS8QeYRp0HD8ozntoE2_6Q_5FMRC/s640/Sinan+Hozer.jpg)
ü Bir mali
müşavir gözüyle Edirne’deki ticari potansiyeli değerlendirir misiniz? Buradaki
Turizm Potansiyeli ne durumda?
SMM Sinan
Hozer: Edirne’nin tarihi
eser bakımından başkent olmaması için hiçbir sebep yok. Turizmi bu şehrin
insanı baltalıyor. Kaleiçi evleri yok olmak üzere. Safranbolu evlerinden hiçbir
farkı olmayan Kaleiçi evlerini yakıp, yıkarak yok ettik biz. Tarihi köprü ve
camilerimiz var. Bunların çoğunu bilmiyoruz ve tanıtamıyoruz. Mahalle
aralarında gezerken tesadüfen bir tarihi eser ile karşılaşabilirsiniz. Tanıtım
yapmak noktasında çok eksiğiz. İstanbul’un belirli noktalarına tanıtım
stantları açarak, Edirne ve meşhurlarını tanıtabiliriz. İki bina arasında
kalmış çeşmeler var Edirne’de. Tarihi eser baltalamak konusunda üstümüze yok.
Kale içindeki evleri yenilemek, korumak Edirne insanının boynunun borcu… Bu
şehre borcumuzu ödemek zorundayız. Kale içinde yeşil alana dönüştürmeye müsait
çok alan var. Yeşil alanlar ağaçlandırılırsa, parklar ve eğlence alanları
yapılırsa, sadece kale içindeki eski evler bırakılmak suretiyle çok daha fazla
turist çekebiliriz. Turizmle alakalı yatırım da yapılmıyor şehrimizde. İnsanlar
taşın altına elini sokmuyorlar; belediyeden, valilikten destek göremedikleri
için. Bir başka konu da Edirne’de
geleneksel hale gelmiş olguları korumak bence. Edirne ciğeri geleneksel hale
geldi ise bunun devamlılığını sağlamak zorundayız. Liseden itibaren gastronomi
eğitimleri ile iyi ustalar yetiştirmek zorundayız. Yoksa geleneksel hale gelmiş
olguları devam ettiremeyiz. Kırkpınar bile eskisi kadar ilgi görmüyor artık.
Oradaki stat ve çevresini daha düzenli hale getirmek zorundayız. İsteyen
istediği gibi kapıdan geçmemeli. Satıcılara da belirli bir nizam verilmeli ki
panayır havasını ve coşkusunu insanlara yansıtıp, turist çekebilelim. Dönüp
dolaşıp aynı yere geliyoruz. Tanıtım ve turizm konusunda kalifiye eleman
noktasında çok eksiğiz.
ü Bize Türk Milliyetçiliğini
tanımlar mısınız?
SMM Sinan
Hozer: “Bizim Türkiye ve
Türklük anlayışımız, ırkçılığı reddeder. Bizlere göre millet, kan veya ırk
birliği değil; kültür ve mensubiyet birliği demektir. “Türküm” diyen herkes
Türk’tür. Türkiye’de milliyetçiliğin ne anlama geldiğini herkesin bilmesi
gerekiyor. Her vatansever insanımızın taşıması gereken duygular anlamında, bu
ülkenin başarılarıyla sevinen, üzüntüleriyle üzülen ve bu topraklar üzerinde
yaşamanın şerefini, hassasiyetini iliklerine kadar sindirmektir Türk
Milliyetçiliği? Göklerde uçak kendi uçağı ile, denizlerinde yüzen kendi gemisi
ile, bacaları tüten kendi fabrikaları ile, askerlerinin kullandığı kendi
silahları ile övünmektir Türk Milliyetçiliği. Türk Milliyetçilerinin dün olduğu
gibi bugün de benimseyip savundukları milliyetçilik tanımı ve milliyetçilik
anlayışı budur.” Türk Milliyetçilik aslına sahip çıkmaktır, Türkçülüğü ön plana
çıkartmak demektir, benim gözümde. Atatürk’ün ‘Ne Mutlu Türküm Diyene’ sözünü düstur kabul ederek, milli
duygularımıza sahip çıkmaktır. Türk Milliyetçiliği tek bir parti veya kurumun sahiplenebileceği kadar küçük bir kavram değildir. Türk Milliyetçiği bütün kurumların, bütün partilerin, bütün millet ve devletin sahiplenmesi gereken bir kavramdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder