Alper Zahra: “Edirne’deki tarihi eserlerin turizm getirisine baktığımızda, sadece binde bir oranında faydalanabildiğimizi görüyoruz. Edirne’de Belediye, Valilik, Sivil Toplum Kuruluşları şahsi rantları bir tarafa bırakıp herkes taşın altına elini sokmak zorunda.”
![]() |
Alper Zahra: Tek cümle ile ‘Ne Mutlu Türküm Diyene’ Milliyetçilik anlayışımızdır. Mustafa Kemal Atatürk’ün izinden ilerlemek düsturumuzdur. |
·
Alper Zahra,
Edirneli, ilk ve ortaokulu Edirne’de bitirdikten sonra Edirne Lisesinden mezun
oldu. Daha sonra Muğla Üniversitesi Tapu Kadastro ve Adnan Menderes
Üniversitesi İktisat Fakültesini bitirdi. Şahsi imkânları ile çeşitli kursların
katılım belgelerini aldı. Bunların içerisinde Bilgisayar Programcılığı, Avrupa
Birliği Uzmanlığı, Sosyal Güvenlik Uzmanlığı gibi belgelerini alarak kendisini
geliştirmeye çalıştı. Beş yıl boyunca Türkiye İş Bankasında çalıştı, istifa
ettikten sonra Özel Sigorta Merkezi işletmeye başladı aynı zamanda Çilingirler
Caddesinde Zahra Bijuteri dükkânı var.
Alper Zahra: Edirne’de Belediye, Valilik, Sivil
Toplum Kuruluşları şahsi rantları bir tarafa bırakıp herkes taşın altına elini
sokmak zorunda. Koltuklarda oturarak bu iş olmaz. Edirne’deki tarihi eserlerin turizm
getirisine baktığımızda, sadece binde bir oranında faydalanabildiğimizi
görüyoruz. Barselona, Paris gibi şehirler bizden çok daha az tarihi esere sahip
olmasına rağmen yılda 25-30 milyon turist çekiyor. Kendimizi sorgulamak
zorundayız. Reklam açısından yetersiziz. Sadece Edirne değil, ülke reklamı
açısından da yetersiz olduğumuzu görüyorum. Edirne’de kazısı yapılan ve
çürümeye terk edilen birçok eser var, mesela Makedon Kulesi. Atıl durumda,
kaderine terk edilmiş. Selimiye Cami’nin önüne bakın mesela, Yemiş Kapanı Hanı
kazısı yarım kaldı. Başladığımız işi bitiremiyoruz. Yurt içinden ve yurt
dışından gelen turistleri gezdirecek yeterli organizasyon da yok, rehber sayısı
çok az ve kimse nereye gideceğini bilmiyor. Sadece camilerimizi
tanıtabiliyoruz. Kırkpınar dendiğinde eskiden panayır ve şenlik alanı aklımıza
gelirdi, bugün yapılan etkinliklere baktığımızda üç gün süren bir güreş
müsabakası serüveni, hepsi o kadar. Altyapının durumu ortada… Eskiden yollarda
çiçekler vardı bugün kara topraktan başka bir şey yok. Böyle bir belediye
anlayışı ile ne kadar turist çekebiliriz? Altyapınız olmazsa turist çekseniz de
fark etmez, bir süre sonra kaçarlar zaten. Tarihi eserlerimizin önünde adeta
yankesicilik yapılıyor, insanlara zorla Selimiye Camii önünde tespih satmaya
çalışıyorlar. Bu adeta bir yankesicilik ve özellikle yabancı turistler bu
durumdan rahatsız oluyorlar. 25 Kasım Stadyumunun bulunduğu araziyi düşünelim,
burada büyük bir eğlence merkezi yapıldığını düşünün. İstanbul’daki Vialand
tarzı bir yer yapılsa mesela, böylelikle daha çok turist çekmiş oluruz. Nehir
kenarlarımız atıl durumda. Eskişehir ve Konya örneklerini düşünün. Şehrin
birçok kısmı yenilenmiş, yeni projeler yapılıyor tarihi doku bozulmadan. Biz
neden nehir kenarlarını temizleyip, buralara daha fazla turist çekmeyelim ki.
Bu hali ile bile Meriç nehri insanların uğrak yeri, bir de temizlesek ne olur
düşünelim. Bahaî Mezarlığı bile turistik değer hale getirilemiyor. Orayı
temizlesek, Bahaîler de illa ki mezarlık ziyaretine gelecektir. Şehrin yüzde
altmışı kentsel dönüşüme müsait ama bu potansiyeli değerlendiremiyoruz. Kale
içindeki evleri düşünün, onlar restore edilse, eski Edirne olarak turizme
açılsa hepimize faydalı olacaktır.
ü Çözüm önerilerinize geçecek olursak ne söylersiniz?
Alper Zahra: Edirne’de belediyeye su ve emlak
borcu olmayan insanlardan otopark ücreti alınmasa mesela, bu otopark sorununu
çözecek ve esnafı da memnun edecektir. Büyük sıkıntılardan birisi otopark
sorunu çünkü… Yeterli değil ve olanlar da atıl. Turistler arabalarını park
edecek yer bulamadıkları için burada rahatça gezemiyorlar. İnsanlar Edirne’ye
geldiklerinde bir gün kalıp gidiyorlar. Burada konaklamalarını sağlamak için
eğlence merkezleri, restoranlar yapmak gerekiyor. İnsanların bir günden fazla
Edirne’de kalması için sebepler yaratmak zorundayız. Edirne’de ulaşım büyük bir
sorun. Balık istifi şeklide,70-80 kişi aynı araçta gidiyor. ETUS denilen bu
tekelleşmiş yapıya son vermez isek burada belediyecilik yapılıyor demek çok da
akıl karı gelmiyor bana. Sorunlar en temelden başlıyor, altyapı sorunumuz var.
Adeta bir köstebek deliği haline gelen kanalizasyonları ve su borularını
yenilemek zorundayız. Park, ulaşım ve altyapı sorunlarını halledemedik ki
turist çekmekten bahsedebilelim. Çarşıdaki esnaflara da eşit davranmak
zorundasınız. Bu konuda da çok sıkıntılıyız. Belediye eğer kentsel dönüşüm
yapmak istiyorsa kendi şirketini kurmalı. Emlak konut ile işbirliği yapılarak
anonim şirket kurulabilir. Bu işten belediye de büyük kar sağlar. Böylelikle
taşeronlar da para vermekten kurtulmuş oluruz.
ü Edirne’ye daha fazla turist çekmek için neler yapabiliriz?
Alper Zahra: Ekonomik kalkınma çerçevesinde
kültürel, eğlence ve ticaret merkezi kurmak zorundayız. Sosyal medya bu işin
olmazsa olmazı ama şahısların çabası ile olmaz. Dünya çapındaki miraslarımızı
sosyal medya ile organize bir şekilde tanıtmak gerek. Kırkpınar, Selimiye ve
müzelerimiz organize bir şekilde, internet üzerinden daha fazla tanıtılmalı.
Tanıtım ve sosyal medya organizasyonu daha doğru yapılırsa, altyapı, ulaşım ve
park sorunları çözülürse, eğlence merkezleri yapılırsa bu şehrin turist
çekmemesi için hiçbir sebep yok. Ben bir ekonomist ve Edirneli olarak bu
konularda belediyemize ve şehrin diğer kurumlarına gönüllü danışmanlık yapmaya
hazır olduğumu belirtmek isterim.
ü Türk Milliyetçiliğini tanımlar mısınız? Sizce Nedir Türk Milliyetçiği?
Alper Zahra: Tek cümle ile ‘Ne Mutlu Türküm Diyene’ Milliyetçilik anlayışımızdır. Mustafa Kemal Atatürk’ün izinden ilerlemek desturumuzdur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder