11 Eylül 2018 Salı

Reyhan Özel: “• Edirneli Edirne’yi pasif hale getiriyor. En büyük sorun belediyeyi yönetenler ve politikaları. Edirne hakkında konuşurken önce insanımız hakkında birkaç kelam edeyim. Burada yoğun olarak gördüğüm ve rahatsız olduğum bir durum var. Maalesef Edirne insanında birliktelik, dayanışma ve yardımlaşma gibi kavramlar oldukça eksik. Dayanışma ruhundan uzak bir toplum yapısı mevcut. İnsanlar birbirine yardım etmek yerine birbirlerinin ayağını kaydırmak için çalışıyor. Edirne insanının Edirne eğitimi alması gerekiyor. • Edirne’yi yönetenler halka hizmet için değil, kendilerine hizmet için makam koltuklarına oturuyorlar. • Devletimiz aciz değil. Sadece bazı noktaları uyuşturulmuş durumda. • Belediye Başkanı ve Belediye meclis üyeleri, bu kritik görevlerde bulunan insanlar işinin ehli olmak zorunda. Turizmden, tarihten, imar ve şehircilikten anlayan insanlar bu görevlere getirilmediği için şehrimiz zarar görüyor.”

Reyhan Özel: “Edirneli Edirne’yi pasif hale getiriyor. En büyük sorun belediyeyi yönetenler ve politikaları. Edirne hakkında konuşurken önce insanımız hakkında birkaç kelam edeyim. Burada yoğun olarak gördüğüm ve rahatsız olduğum bir durum var. Maalesef Edirne insanında birliktelik, dayanışma ve yardımlaşma gibi kavramlar oldukça eksik. Dayanışma ruhundan uzak bir toplum yapısı mevcut. İnsanlar birbirine yardım etmek yerine birbirlerinin ayağını kaydırmak için çalışıyor. Edirne insanının Edirne eğitimi alması gerekiyor.
Edirne’yi yönetenler halka hizmet için değil, kendilerine hizmet için makam koltuklarına oturuyorlar.
• Devletimiz aciz değil. Sadece bazı noktaları uyuşturulmuş durumda.

• Belediye Başkanı ve Belediye meclis üyeleri, bu kritik görevlerde bulunan insanlar işinin ehli olmak zorunda. Turizmden, tarihten, imar ve şehircilikten anlayan insanlar bu görevlere getirilmediği için şehrimiz zarar görüyor.”
Reyhan Özel ve Oğlu Savaş Anıl Özel

Reyhan Özel, Çanakkale ilinin Lapseki ilçesinin Suluca Köyü doğumlu. 1973 yılından beri 45 yıldır Edirne’de yaşıyor. Askerlik dönüşünde ilk atandığı yer Edirne Gazi Mihal Sağlık Ocağı sağlık memurluğu oldu. Bir süre sonra oradan istifa ederek, SSK’ya geçti. Anestezi kursuna katılıp, anestezi teknisyeni unvanını aldı ve 1973 yılından 1983 başına kadar memuriyet hayatına 10 yıl boyunca SSK hastanesinde, anestezi teknisyeni olarak devam etti. Daha sonra istifa ederek serbest olarak sünnetçilik yapmaya başladı. Şimdi ki adı ile Aşiyan Sünnet Sarayı ve Düğün Salonunu kiralayarak, tesis yaptı. Daha sonra ki yıllar birikimlerine baba mirasını da ekleyerek burayı satın aldı.

45 yıldır Edirne’de yaşayan bir vatandaş olarak Edirne hakkında neler söylemek istersiniz?
Reyhan Özel: Ben de 45 yıldır burada yaşadığım, Edirne’ye Edirne’de doğandan fazla sahip çıktığım Edirneliyim. Zaten doğduğum yer Çanakkale kültür olarak Trakya bölgesine çok yakın. Hepimiz aynı toprağın çocuklarıyız. Edirne hakkında konuşurken önce insanımız hakkında birkaç kelam edeyim. Burada yoğun olarak gördüğüm ve rahatsız olduğum bir durum var. Maalesef Edirne insanında birliktelik, dayanışma ve yardımlaşma gibi kavramlar oldukça eksik. Dayanışma ruhundan uzak bir toplum yapısı mevcut. İnsanlar birbirine yardım etmek yerine birbirlerinin ayağını kaydırmak için çalışıyor. şehrin birçok insanında hasetlik ve fesatlık had safhada. Karşımızdaki insanlar başarısız olsun da bir tekme de biz vuralım kafa yapısı var. Şehrimizde kentleşme adına da büyük sorunlar yaşanıyor. 45 yıldır buradayım. İnsanlar hala kentte yaşamanın bilincinde değil. Kenti yönetenler de hizmet etmeyi beton bina dikmekten ibaret görüyor!
Edirne’de eksik gördüğünüz noktalar ve çözüm önerileriniz nelerdir?
Reyhan Özel: Edirne’de üretime yönelik bir yatırım yok. Ben Edirne’ye geldiğimde Kapıkule’de 3-4 fabrika vardı. Geçen yıllarda olanların kapandığı gibi, bir tane bile yeni fabrika açılmadı. Edirneli Edirne’yi pasif hale getiriyor. En büyük sorun belediyeyi yönetenler ve politikaları. Bir hayalim var. Tabi gerçekleşmesi mümkün değil ama sorduğunuz için söylemek isterim. Diyelim ki altı aylığına Edirne’yi boşalttık. Burada yaşayan insanları Doğu Anadolu’da ve Karadeniz bölgesinde bir yerlere gönderdik. Doğu Anadolu’da veya Karadeniz’de yaşayan insanları da Edirne’ye getirdik, yerleştirdik. Altı ay sonra buraya dönen Edirneliler şehri tanınmaz halde bulur. Şehrin ne kadar geliştiğine şahit olurlar. Evet, şunu vurgulamak istiyorum sorun bu şehrin insanında. Bu işin temel kaynağı da eğitimdir. Edirne insanının Edirne eğitimi alması gerekiyor. Bu şehir gerçekten çok güzel. Buradan kısa süreliğine de ayrılsanız, özlüyorsunuz. O zaman neye sahip olduğunuzu anlıyorsunuz. Tarih boyunca, Roma döneminden bu tarafa Edirne yıldızı parlayan bir kenttir. Ancak son dönemde belediyecilik faaliyetleri bu şehrin yıldızını söndürdü. Örnekler vererek anlatmaya çalışayım. Binevler bölgesinde, Baca diye tabir ettiğimiz bölgede kanalın üzerine lastik kaplama yol yaptılar. Gayet güzel oldu, halkta sahiplendi. Vatandaş sabah akşam yürüyüş yapıyor. Yürüyüş yolun olduğu yere merdivenler yapılmış. En kötü, hiç işten anlamayan bir ustaya bile merdiven yap deseniz, o şekilde bir merdiven yapmaz! Bu merdiveni yapanların başında en azından teknisyen düzeyinde bir insan yok mu? Bu noktada Kocasinan ve Fatih Mahallesi muhtarlarını devreye sokarak merdiveni kullanılır hale getirdik. Ama yaptırana kadar üç ay geçti. Bahsettiğimiz bölgeler, Edirne’de CHP’ye yüksek oranda oy çıkan yerler. Size her belediye seçiminde destek olan insanlara reva gördüğünüz belediyecilik bu mu? Yine aynı bölgede bulunan havuzun sularının tekrar aktif konuma gelmesi için aylarca uğraştık, yetkililer ile konuştuk. Nihayetinde Belediye Başkanı bizim söylememiz ile park ve bahçeler müdürlüğünü arayarak sorunu çözdü. Demek ki belediye başkanı ve yanında çalışanlar o bölgeden hiç geçmiyorlar. İlla ki bizim söylememiz gerekiyor! Bacanın pisliğini gölgeleyen bir havuzun bütün yıl suyu akmıyor. Sonra da oturdukları yerden belediyecilik yaptıklarını iddia ediyorlar. Edirne’nin üç tane mabedi var. Biri Selimiye, diğeri Kapıkule, diğeri de Söğütlük. Her hafta sonu onlarca otobüs geliyor, şehrimiz ziyaret ediliyor. Ama gelenler rezil bir durum ile karşılaşıyorlar. İnsanlar söğütlük bölgesine gittiklerinde çerçöp ile karşılaşıyor. Her taraf pislik içerisinde. Zorla, ite kaka, her gün konuşarak o bölgenin temizlenmesi için baskıda bulunmamız neticesinde, Söğütlük bölgesinin tam manasıyla olmasa da temizlenmesi bizleri mutlu etti. Ama bunu belediyenin başarısı olarak değil, benim gibi sıradan vatandaşların baskı yapmasının verdiği olumlu netice olarak görmekteyim. Kaleiçi semtine bakın, ne hale getirdiler. Saat dokuzdan sonra yürümek mümkün değil, evine gitmek mümkün değil. Biri suç işlese, suç işleyeni bulmak mümkün değil. Çünkü suçu işleyenler yabancı. Bu noktada devletin Suriye politikasını da yanlış buluyorum. Eğer Suriyeliler on beş gün, bir ay memleketlerine gidip, tatil yapabiliyorsa, o zaman artık onları misafir etmemize ne gerek var? Memleketlerine dönsünler. Bizim insanımız aç iken, misafirperverliğin fazlası bize zarar verir. Kadın, çocuk, yaşlı masumlar kabulümüz ama ya diğerleri? Onlar plajlarda sefa sürerken, biz onların memleketinin toprağında savaşıyoruz! Kaleiçi’ndeki evlerin durumu da içler açısı. Bu tarihi eserleri vatandaşın yenilemesi pek mümkün değil. Maliyet çok yüksek. Vatandaş yapamaz ise, devlet bu işe el atmalı. Evler satın alınarak, restorasyonu yapılmalı. Bu mudur tarihi esere verilen değer? Hem evleri satın alanlara yardım etmeyip, yıldıracaksınız hem de taşın altına elinizi sokmayacaksınız. Devletimiz aciz değil. Sadece bazı noktaları uyuşturulmuş durumda. Demem o ki imkanı olan vatandaşlar ve evlerin sahipleri ile ortak projeler geliştirilerek Kaleiçi bölgesindeki evlere sahip çıkmak zorundayız. Politika yapacak insanların önce kendi sorunlarını çözmeli, en azından askari hale getirmiş olmalı. Politika halk için yapılmalı, kendi menfaatin için yaparsan, kendine de, halka da zarar verirsin. Edirne’yi yönetenlerde bu dediğim sorunu en net biçimde görüyoruz. Edirne’yi yönetenler halka hizmet için değil, kendilerine hizmet için makam koltuklarına oturuyorlar. Bakkal, manav, kasap… Belediye meclis üyesi seçiliyor. Tabi ki küçümsemiyorum. Demokrasiye de saygılıyım ama bu adamlar imar komisyonda, turizm komisyonlarında görev alıyorlar. Bakkal, manav, kasap ne anlar turizmden, imardan? Belediye Başkanı ve Belediye meclis üyeleri, bu kritik görevlerde bulunan insanlar işinin ehli olmak zorunda. Turizmden, tarihten, imar ve şehircilikten anlayan insanlar bu görevlere getirilmediği için şehrimiz zarar görüyor. Biz de en küçük bir sorunun çözülmesi için dahi aylarca beklemek zorunda kalıyoruz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder