31 Mart 2018 Cumartesi

Zarif Bakan: “Bulgar ve Yunan turistler, Edirne’nin zenginleşmesi açısından çok önemli.”


Zarif Bakan: “Bulgar ve Yunan turistler, Edirne’nin zenginleşmesi açısından çok önemli.”
Börekçi Zarif Bakan
Zarif Bakan, Türk Milliyetçisi, yardımsever dürüst kişilik sahibi. Karslı, Kürt bir ailenin çocuğu. 12 yaşında İstanbul’da inşaat işinde çalışan ailesinin yanından ayrılarak Trakya’ya ayakbastı. Önce Babaeski’ye geldi. Bir süre çiftlik işinde çalıştıktan sonra Lüleburgaz’da çorbacıda iş buldu. Sonra Lüleburgaz’daki Börekçi Mustafa’nın dükkânında çalışmaya başladı. Börekçilik macerası böyle başladı. Devamını kendi ağzından dinleyelim.
ü  Zarif Bakan: Burada garson olarak başladıktan sonra imalat bölümüne geçiş yaptım. Kısa bir süre sonra imalat bölümünde tek başıma çalışmaya başladığımda küçük bir çocuktum ve tek başıma dükkânın böreklerini ben yapmaya başladım. Oradan ayrılıp başka bir börekçide çalıştım. Sonra Edirne maceram başladı. Bugün Saraçlar Caddesindeki Balık Pazarının aşağısında bulunan Final Pastanesi o günün Kısmet Pastanesi. Mümin İriş tarafından açılan Kısmet Pastanesinde çalışmaya başladıktan sonra Edirne günlerim başladı. Kısa bir süre sonra evlendim, 90’lı yıllarda seyyar olarak börekçilik yapmaya başladım.  Tezgâhımı yasal olarak kurmuş olmama rağmen çok büyük sıkıntılar çektim. Edirne’de birçok esnaf arkadaş beni emniyete şikâyet etti, yasal da olsa seyyar olarak börek satmam istenmedi. Evimin önünden seyyar arabam çalındı, çeşitli baskılara maruz kaldım ama yine de yılmadım. Nihayetinde Edirne’de bir dönem seyyar satıcılık yasaklandı. Bir süre sonra Saraçlar Caddesi’nde bir dükkân kiralayarak börekçiliğe devam ettim. Sonrasında bugün hizmet verdiğimiz dükkânı satın aldım ve 90’lı yıllardan beri burada Edirne halkına hizmet ediyoruz. Geçmişimi hiçbir zaman unutmadım. Seyyar satıcılıktan geldiğim için fakir-fukarayı hiçbir zaman unutmadım. Elimden geldiğince insanlara yardım etmeye, ellerinden tutmaya çalışıyorum. Geçmişimle gurur duyan bir insan olduğum için, nerden geldiğimi unutmadığım için fakirin hakkını gözetmeye devam ediyorum.
·          Türk Milliyetçiği nedir sizce? Tarif eder misiniz?
ü  Zarif Bakan: Türk Milliyetçiliği her şeyden önce toprağa saygıdır. Toprağına, vatanına, milletine sevgi ile saygı ile bağlı olmaktır Milliyetçilik. Ben Karslı olsam da Edirne’de ekmek yiyen birisi olarak söylüyorum: Burasını vatan bildim çünkü Edirne’den Kars’a kadar bu memleketin toprağını, insanını seviyorum. Şüphesiz ki Edirne’den memleketim olan Kars’a gittiğimde de orada ayrımcılık görüyorum. Onların hemşerisi olmama rağmen, dışarıdan geldiğim için bazı insanların ötekileştirmesine maruz kalıyorum. Edirne’de sen Karslısın Kürtsün diye ötekileştiriliyorum. Yani sadece ayrımcılık bir yerde yapılıyor demek doğru değil. Doğduğumuz ve doyduğumuz toprağa, insana katkı vermek, gerekirse o toprak için ölmek bizim boynumuzun borcu ve milliyetçiliğimizin gereği.
·          Edirne Turizmini değerlendirmenizi söylesem ne söylersiniz?
ü  Zarif Bakan: Son dönemlerde iki Yunan askerinin sınırımıza izinsiz girmesi ve sonrasında yaşananlardan ötürü Yunan halkı Edirne’ye daha az gelir oldu. Bu da elbette turizmi etkiliyor. Bulgar ve Yunan turistler, Edirne’nin zenginleşmesi açısından çok önemli. Bu turistlerin sayısını arttırmamız gerekiyor. Burada esnafa büyük görev düşüyor. İğneyi kendimize batırıp, Edirne’ye neden eskisi kadar yabancı turist gelmiyor sorusunu sormamız gerekiyor. Yabancı turistlere daha çok ilgi, alaka, güler yüz göstermek zorundayız ki tekrar Edirne’ye gelip bizi tercih etsinler. Biz gıda işi yapıyoruz. Gıda işinde en önemli unsur hijyen… Zarif Börekçilik olarak en çok buna dikkat ediyoruz. Esnaf arkadaşlarımızın da turistleri çekmek için hem hijyen konusuna hem sunum konusuna dikkat etmesi gerekiyor. Yolda yürüyüşümüzden, çöp atmaya, müşteri ile diyaloğumuza kadar her şeye dikkat etmemiz gerekiyor ki Edirne turizmi gelişsin.
·          Edirne Turizminin Gelişmesi Açısından Neler Yapılabilir?
ü  Zarif Bakan: Evvela çarşıdaki dükkânların bir örnek olması gerektiğini düşünüyorum. Dükkânların dış cepheleri aynı olursa derli-toplu, düzenli ve güzel bir görüntü ortaya çıkacaktır. Ayrıca dükkanlara Edirne ruhuna uygun, belki Osmanlı motifleri ile süslenmiş nostaljik bir hava verilir. Bu da dükkânların daha çok turist çekmesini sağlar. Hatta bizim de dükkânımızın olduğu Çilingirler Çarşısı olarak tabir edilen ve sağlı sollu dükkânlardan oluşan çarşının üstü kapatılabilir. İstanbul’daki Kapalıçarşı gibi yapılırsa, bu dar cadde çok daha işlek hale gelir. Böylece esnaf arkadaşlar dışarıya masa da atar ve daha çok turist çekmiş oluruz.

30 Mart 2018 Cuma

Mimar ve Restorasyon Uzmanı Hüseyin Akkaya: “Edirne Kale içindeki evler öyle değil. İnanın bana hepsinde farklı bir mimari zekâ, estetik ve ruh var. Yapılması gereken bu ruh ve estetiği insanlara tanıtmak…”


Mimar ve Restorasyon Uzmanı Hüseyin Akkaya: “Edirne Kale içindeki evler öyle değil. İnanın bana hepsinde farklı bir mimari zekâ, estetik ve ruh var. Yapılması gereken bu ruh ve estetiği insanlara tanıtmak…”
Mimar ve Restorasyon Uzmanı Hüseyin Akkaya Edirne Tarih Turizm ve Kültür Dernek Başkanı Sami Gültekin.
Mimar ve Restorasyon Uzmanı Hüseyin Akkaya’yı tanımla özetlemek gerekirse, “Edirne aşığı, Türk Milliyetçiği hayranı.” diyebiliriz. “Türk Ocakları Edirne Şubesi” ve “Edirne Tarih ve Turizm Derneği” gibi sivil toplum örgütlerinden tanıdığımız Hüseyin beye röportaj yapma teklifinde bulunduğumuzda “Türk Milliyetçiği ve Edirne” konularında her zaman her soruya çözüm öneri ile cevap vermeye hazırım. Cevabını alıyoruz. “Edirne’ye aşığım, her hizmeti için hazırım. Çünkü Edirne tarih kokar, kültür fışkırır ve insanları hangi partiye oy verirse versin Türk Milliyetçiliğini iliklerine kadar sindirmiş vatanperver insanlardır.” diyor. Yardımsever, açık sözlü, mert çalışkan insan olarak tanınıyor.
·          Milliyetçiliğin tanımını yapmanızı istesek ne söylersiniz?
ü  Mimar ve Restorasyon Uzmanı Hüseyin Akkaya: Milliyetçiliğin en iyi tanımını Afrin’e giden askerimiz, Mehmetçik yaptı diye düşünüyorum. Nereye gidiyorsun diye soranlara Kızılelma dedi Mehmetçik. Kızılelma gittiğin yere nizam-ı âlem getirmek demektir. Adalet demektir. Biz Türkler gittiğimiz her yere adalet götürdük. İnsanların gönlünü hoş tuttuk, Kızılelma adalet demektir. Nizam-ı âlem demektir. Öyleyse Milliyetçilikte esas olarak adalettir. Gittiğin yere adalet götürmektir. Biz bunu 20 yaşında Afrin’e giden çocuklardan öğrendik, bir kez daha idrak ettik. Milliyetçi aynı zamanda işini en iyi yapan kişidir. Kapının önünü süpürüyorsan, temiz bırakıyorsan, ne iş yapıyorsan yap işini layıkıyla yerine getiriyorsan sen iyi milliyetçisin demektir. Yani milliyetçi işini en iyi yapandır. Milliyetçilik sadece bir parti veya bir sivil toplum örgütünün tek başına sahipleneceği kadar basit olgu değildir. Bütün toplum ve kurumların ortak değeridir.
·          Edirne’yi tarihi, kültürel ve turistik açıdan değerlendirdiğiniz vakit neler söyleyebilirsiniz?
ü  Mimar ve Restorasyon Uzmanı Hüseyin Akkaya:  Bir mimar olarak şunu söylemek isterim. Kale içinde yer alan tarihi evlerin Türkiye’de çok az örneği var. Mimari açıdan farklı tarzlarda yapılmış evler. Bu evleri restore etmek Edirne turizmini şaha kaldırır. Buraya gelen yerli ve yabancı turist sayısı iki katına çıkar. Eskişehir Odun pazarı bölgesinde böyle bir uygulamaya gidildi. Tarihi evler restore edildi, bugün orası bir turizm cennetine dönüştü. Neden Edirne’de bu yapılamasın? Bir mimar olarak söylüyorum, inanın bana oradaki evler eski ama tekdüze. Aynı mimari zevk ve estetik ile yapılmış. Oysa Kale içindeki evler öyle değil. İnanın bana hepsinde farklı bir mimari zekâ, estetik ve ruh var. Yapılması gereken bu ruh ve estetiği insanlara tanıtmak… Orada bir an evvel bir çalışma başlatılmalı. Devlet, valilik, belediye, kültür turizm müdürlüğü… Ne kadar kurum varsa bu işe sahip çıkmalı. Evler yenilenmeli, restore edilmeli, eski Edirne ruhu, nostaljik sokaklar ve evler burada yaratılırsa göreceksiniz ki gelen turist sayısı da artacak, Edirne değerine değer de katacak. Önemli olan bu nostaljiyi insanlara yaşatmak ve o eski Edirne ruhunu yakalamak. Burada bilinmeyen, görünmeyen onlarca Osmanlı’ya ait tarihi eser var. Sonrasında da yavaş yavaş bunların yenilenmesi, halkın hizmetine sunulması gerek. İkinci bir sorun olarak tarihi eser seyahat güzergâhlarının çeşitlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Biz burada Selimiye Camii, Eski Camii, Üç Şerefeli ve ardından sağlık müzesi şeklinde bir güzergâh oluşturmuşuz. Bunu Balkan Şehitliğine ve Kırkpınar alanına doğru da çevirip, yeni bir güzergâh oluşturmak zorundayız. Tabi ki bundan önce Balkan Şehitliği ve çevresini yenilemek, göze hoş gelen bir hale getirip, öyle turistlere sunmak gerek. Bu saydığım bölgelerdeki kafeler, eğlence merkezleri çeşitlendirilip buralara da turist çekilebilir. Burada Yahudilerden kalma bir yer var. Kaleiçi Dilaver Bey Mahallesinde… Matmazel Klara’nın konağı olarak bilinen bu bina, aslında Edirne’de köklü bir geçmişe sahip bir Yahudi aileye ait. Burayı restore etmek için, turizmin hizmetine sunmak için Gül Ercan Hanım satın aldı. Kendisine Edirne’deki tüm kurumların yardımcı olması gerekiyor. Yahudilerden kalma bir ev, güzel bir kafe ya da eğlence mekânı yapılmak suretiyle turizmin hizmetine açılırsa Avrupa’dan gelen turistlerin sayısı da artacaktır. Gül Ercan hanıma Edirne’deki tüm kurumların restorasyonun hızlı bir şekilde yapılması için yardım etmesi gerekiyor. Edirne’nin tanıtımında reklam çok önemli, Avrupa’da engizisyon mahkemelerinin kafe haline getirildiğini, işletmelere verildiğini gördüm, burada da aynı yöntem uygulanmalı. Matmazel Klara’nın evi bunda önayak olabilir. Biraz önce de söylediğim gibi gezilecek yerlerin güzergâhların sayısını arttırmak gerek. Kale içindeki evler yenilenirse, Balkan Şehitliği ve Eski Saray daha fazla tanıtılırsa bu Edirne için çok faydalı olur. Reklamın iyisi kötüsü olmaz. Bugün insanlar Taş Odalar Otel’i Fatih’in doğduğu ev olarak ziyaret ediyor, orada konaklamak için yarışıyorlar. Öyleyse bizde işe sarılıp bu reklamı daha fazla yapmalı, çeşitlendirmeli ve halka açmak zorundayız. Eski saraydan kalma kalıntılar var. Buradaki kazılar hızlandırılmalı, bir an evvel bitirilmeli ve turizme açılmalı. Böylelikle güzergâh ve gidilecek yer sayısı artacak. Edirne’ye daha fazla turist gelecektir…

Ayhan Can: “Amacımız Edirne esnafına daha iyi şartlarda daha fazla miktarda kredi verebilmek.”


Ayhan Can: “Amacımız Edirne esnafına daha iyi şartlarda daha fazla miktarda kredi verebilmek.”
·        Ayhan Can, Edirne Esnaf ve Sanatkârlar Kredi ve Kooperatifi Başkanı. 8 yıldır başkanlık görevini yürütüyor. Türk Milliyetçisi, Atatürkçü ve yardımsever kişiliği tanınıp Edirneliler tarafından seviliyor.
Edirne Esnaf ve Sanatkârlar Kredi ve Kooperatifi Başkanı Ayhan Can
Edirne’deki turizm faaliyetleri ile ilgili düşünceleriniz neler? Eksik gördüğünüz yönleri sorsak ne söylersiniz?
ü  Ayhan Can: Edirne tarihi açıdan dünyanın en zengin şehirlerinden birisi. Tarihi ve kültürel açıdan çok zengin olan bu şehrin hakkını veremiyoruz. Önce vatandaş olarak kendimizi sorgulamak durumundayız. Edirne tarihini, kültürünü ne kadar biliyor ve sahip çıkıyoruz? Biz sahip çıkarsak turistlere anlatması kolay. Turizm faaliyetleri genel olarak çok sınırlı. Bu zihniyet ile insanları buraya çekemezsiniz. Yunan ve Bulgar vatandaşlar buraya geliyor, alışverişini yapıyor, ciğerini yiyor ve gidiyorlar. Burada konaklamalarını sağlamak zorundayız. Otellerde en azından bir gece kalmaları için cazip eğlence merkezleri sunmak zorundayız. Bunun için Edirne’deki kurumlar birleşip turlar düzenleyebilir, ama bu turlar günübirlik olmamalı. Esnaf arkadaşlarımıza da büyük iş düşüyor. Özellikle yabancı turistleri seviyoruz ama sevgi yetmez. Onlara saygı göstermeli, memnun ayrılmalarını sağlamalıyız. Saygıdan kasıt nazik davranma… Aynı zamanda hijyen kurallarına dikkat edilmeli ki insanlar buradan memnun ayrılsın. Neticede biz önce şehrimizi tam manası ile tanıyalım, şehrimize sahip çıkalım. Esnaf arkadaşlarımız işini layığı ile yerine getirsin o zaman Edirne’ye daha fazla turist gelir, tarihi eserlerimizi dünyaya daha fazla tanıtma imkânı buluruz.
Edirne Esnaf ve Sanatkârlar Kredi ve Kefalet Kooperatifi Başkanlığını yürütmektesiniz. Yaptığınız çalışmalardan bahseder misiniz?
ü  Ayhan Can: 2012’de göreve geldiğimde 4 milyon olarak verdiğimiz kredi tablosunu 50 milyona çıkardık. Esnafa 35 milyon kredi verebiliyor iken bugün limitlerimizi 125 milyona kadar yükselttik. Kredilerimizi 1 yıldan 5 yıla kadar vadeli bir biçimde veriyoruz. Esnaf ve sanatkâr arkadaşlarıma en fazla 5 yıl verebildiğimiz vadeyi 10 yıla çıkartmak için Ankara’daki merkez birliğini ziyaret ettik. Edirne Esnaf ve Sanatkârları için elimizden geleni yapıyor, gecemizi gündüzümüze katarak çalışmaya devam ediyoruz. Bu vesile ile tüm esnaf ve sanatkâr ortaklarıma bol kazançlar diliyor, her daim yanlarında olduğumuzu bilmelerini istiyorum. Kurum olarak tek amacımız Edirne esnafına daha iyi şartlarda daha fazla miktarda kredi verebilmektir.

Alipaşa esnafı Mustafa Şahan: “Yunanistan ile aramızda iki asker meselesinden dolayı bir itilaf ortaya çıktı. Bundan dolayı Yunanistan’dan buraya gelinmemesi konusunda bir engelleme olduğunu bilmekteyiz.”


Alipaşa esnafı Mustafa Şahan: “Yunanistan ile aramızda iki asker meselesinden dolayı bir itilaf ortaya çıktı. Bundan dolayı Yunanistan’dan buraya gelinmemesi konusunda bir engelleme olduğunu bilmekteyiz.” 

·         Alipaşa esnafı Mustafa Şahan, 1983’te İstanbul’da sur dibinde bir fuar düzenlenmişti. Orada bir dükkân tutmuştu, 67 vilayete hizmet verirken, Trakya halkına özel bir sempati duydu. Edirne’yi hiç bilmez iken, rahmetli Muammer Kaytan İstanbul Beyazıt’taki işyerine gelip, deri işine başlayacağını söyleyip, Mustafa Beyi ve eşi Birgül Hanımı peşi sıra Edirne’ye sürüklüyor. İstanbul’da ki kalabalık ve hava kirliliğinden bunaldığı için Muammer Kaytan’ın memleketi Edirne’ye gelmeye karar verip yerleşiyor.  Park Otelin altında Şahan Deri isimli deri imalat ve satış mağazası ile Ailpaşa Çarşısı içinde satış mağazası var. Olta balıkçığının hastası. Devamını kendisinden dinleyelim.
·         Neden Edirne’ye yerleştiniz, derici dükkânı açtınız? Edirne’de sizi cezbeden şey ne oldu?
ü  Alipaşa esnafı Mustafa Şahan: Halkı ile alakalı bir sempatim vardı zaten. Buraya gelmemi kolaylaştıran en önemli etken buydu. Ticaret açısından bakarsak özellikle o dönem şehir revaçta, çünkü sınır ticareti yoğunlukta, Yunan geliyor, Bulgar geliyor, uluslar arası ticaret yapılıyor. Bu da cezp etti elbette. Yine de bunun kıymetinin burada bilinmediğini söylemem gerek. Yabancı turistleri buraya çekecek çok daha farklı uygulamalar yapılabilir. Örneğin, buraya günübirlik gelen yabancı turistlere girişte ufak bir bedel karşılığı kart verilse bu kart ile buraya geldikleri zaman park ücreti vermeseler, çıkışta da kartı teslim edip, paralarını geri alsalar, onların otopark ücretini biz esnaflar kendi aramızda toplasak daha güzel, daha samimi bir ortam oluşacaktır.
·         Son günlerde şehrimize gelen Bulgar ve Yunanların sayısında hatırı sayılır bir düşüş gözlüyoruz. Bunun sebebi ne olabilir?

ü  Alipaşa esnafı Mustafa Şahan: Yunanistan ile aramızda iki asker meselesinden dolayı bir itilaf ortaya çıktı. Bundan dolayı Yunanistan’dan buraya gelinmemesi konusunda bir engelleme olduğunu bilmekteyiz. Yunan tarafının buraya turist gelmemesi için gümrükten engelleme yaptığına dair duyumlar alıyoruz. Yunan halkının milliyetçiliği de etken. Aramızda çıkan asker meselesinden kaynaklı olarak buraya gelmeyi tercih etmiyor Yunan komşularımız. Meselelere siyasi olarak değil insan odaklı baktığımızda bizim Yunan halkı ile de Bulgar halkı ile de herhangi bir problemimiz olmadığını dile getirmek zorundayız. Ankara ile Atina, Ankara ile Sofya problem yaşayabilir ama biz halk bazında bunu halledebilmeliyiz. Türk milletindeki parçalanmışlık, bölünmüşlük de bu sorunun halledilememesinde etken.
·         Edirne’de turizmin gelişmesi için neler yapılabilir? 
ü  Alipaşa esnafı Mustafa Şahan: Belediyenin çok daha fazla çalışması gerekiyor öncellikle. Nehir kenarlarındaki çöpleri toplayarak başlamak gerek. Kıyık tarafına şehre en yakın yere otopark yapılsa, oradan da şehre ücretsiz gelinip gidilse turist sayısı bir anda artacaktır. Tırcılar da arabasını oraya çeker, şehre iner ve alışveriş yapar. Böylelikle Edirne kazanır. İki tane köprümüz var ne güzel düzenlendi ama yüz metre aşağısı, yüz metre yukarısı çöpten kurtarılamıyor, biz daha neyi konuşacağız? Köprünün bitişiğindeki protokol evinin oradan bir iki tane sandal suyun üzerinde turistlere gezinti yaptırabilir. Nehirler ve çevresi temizlendiğinde bu sandal gezintileri çok ilgi geçecektir. Yerli ve yabancı turistlerin uğrak yeri olur bu nehirler, böylelikle Edirne kazanmış olacak. Meriç ile Tunca köprüleri arasındaki alanın istimlâk edilerek eğlence merkezi haline getirilmesi gibi bir proje de geliştirilebilir. Bu eğlence alanı yan taraflardan arabalara, geniş bölgeden halka açık şekilde yapılacak olursa ciddi miktarda turist çekecektir. Burada kafeler, eğlence mekânları yapılabilir. Nasıl dışarıdan gelenler Karaağaç’a gidiyorsa burası da alternatif bir eğlence mekânı yapılabilir.
·         Alipaşa Çarşısında uzun yıllardır esnaflık yapıyorsunuz. Çarşıdaki esnafın turistlere bakış açısı ve davranışlarını değerlendirir misiniz?
ü  Alipaşa esnafı Mustafa Şahan:  Kötü değilse bile iyi sayılmaz. Yani farkında olmadan düzenli müşterisine farklı, müşterisi olmayana farklı davranan esnaflar olduğunu görmekteyiz. Halka güler yüzlü davranırsan, hakkını verirsen, yanından memnun ayrılırlarsa zaten insanlar seni tercih ederler. Hiçbir müşteriye garanti gözü ile bakmamak lazım. Güler yüzlü olmak, insanları memnun etmek çok önemli. Yarın ölecekmişiz gibi ilişkilerimizi tesis etmek, hiç ölmeyecek gibi de işimize sahip çıkmak zorundayız.

28 Mart 2018 Çarşamba

Kınama böyle olur


Kınama böyle olur
*  ŞEHİT POLİSİN HATIRASI DOĞDUĞU KÖYDE YAŞAYACAK
Terörü ve destekçilerini kınamak böyle olur.
Edirne Belediyesi Meclis üyeleri Mardin'in Midyat ilçesinde 2016 yılının Haziran ayında PKK'lı teröristlerin emniyet binasına bomba yüklü araçla düzenlediği saldırıda şehit olan polis memuru  Nefise Çetin Özsoy adına Bulgaristan’da dünyaya geldiği Bulgaristan'ın Kırcaali kenti Çiftlik köyünde çeşme yaptırılması için ayni veya nakdi destek verilmesi maddesini oy birliğiyle kabul etti.
Oylama öncesinde söz alan Başkan Gürkan, "Şehit polis kızımız Nefise Çetin Özsoy'a bir kez daha Allah'tan rahmet diliyorum. Nefise, kızımız Bulgaristan Kırcaali'de doğup Edirne'de büyüyen bir kızımız aslında öğretmen ama polislik yapıyordu. Geçtiğimiz yıl Mardin Midyat'a terör örgütlerinin saldırısı sonucunda şehit olmuştu. Nefise kızımızın doğduğu yerde Kırcaali Çiftlikköy'de onun hatırasını yaşatmak için Kırcaali Belediyesi ile bir hatıra çeşmesi yapmak istiyoruz. Bu kararı meclis karar alıp onayladıktan sonra İçişleri Bakanlığı'na göndereceğiz, bakanlığının onayının ardından Nefise kızımızın hatırasını yaşatmak için bu çeşmeyi yapacağız" dedi.
Edirne kamuoyu, Belediye Başkanı Recep Gürkan’ı ve Belediye Meclis üyelerini konuya ince ve hassas yaklaşarak “Terörü ve destekçilerini kınamak amacı ile bulundukları anlamlı girişimlerinden dolayı tebrik ettiler.

27 Mart 2018 Salı

Metruk askeri lojmanlar yıkılıyor

Metruk askeri lojmanlar yıkılıyor 

     54'üncü Mekanize Piyade Tugay Komutanı Tuğgeneral Salim Afgün, vatan savunması ve terör ile mücadelenin yanı sıra kentin dokusunun korunması, güzelleştirilmesi çalışmalarına devam ettiklerini söyledi.
     Edirne'nin tarihi binalarından olan 1899 yılında inşa edilen 54'üncü Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı binasının, tarihi dokusu bozulmadan Milli Savunma Bakanlığı tarafından restorasyonunun yapılacağını belirtti.
     Tuğgeneral Afgün konuşmasının devamında Edirne Londra asfaltında bulunan metruk askeri lojmanların ise yıkılarak yerine çocuk oyun bahçesi ile otopark yapılacağını sözlerine ekledi.

24 Mart 2018 Cumartesi

Alipaşa esnafı Murat Dede: “Esnaf arkadaşların kendi arasında argo kelimeler kullanarak konuşması da turistleri rahatsız ediyor. Esnaf arkadaşlarımız farkında değiller ama Balkanlardan gelen turistler Türkçe biliyor ve onların dediklerini duyup, anlıyorlar.”

Alipaşa esnafı Murat Dede: “Esnaf arkadaşların kendi arasında argo kelimeler kullanarak konuşması da turistleri rahatsız ediyor. Esnaf arkadaşlarımız farkında değiller ama Balkanlardan gelen turistler Türkçe biliyor ve onların dediklerini duyup, anlıyorlar.”

·        Alipaşa esnafı Murat Dere, İstanbul Çemberlitaş’ta bir süre kuyumculuk imalatı kalfalığı ve ustalığı yaptıktan sonra Eminönü Kapalı Çarşısında babasının dükkânında şekercilik yaptı. Daha sonra Muğla Datça’da bir süre antika ve hediyelik eşya dükkânı çalıştırdı. Datça’da plaj ve restoran işletmeciliği yaptıktan sonra eşi Nilay Dede ile birlikte Türkiye genelinde yaptıkları titiz araştırmalar sonucu Edirne’nin turistlik ve ticari açıdan gelecek vaat ettiğini görerek; Edirne’ye yerleşmeye karar verip tarihi Alipaşa çarşısında şekerci dükkânı açtı, ev alarak Edirne’ye yerleştiler.
ü Edirne turizminde eksik gördüğünüz yönler nelerdir?
Alipaşa esnafı Murat Dede: Bizim müşterilerimiz genellikle Batı Trakya'dan ve Balkan ülkelerinden gelen turistler oluşturuyor. Müşterimiz 100 gram şeker istese de, 10 kilo şeker istese de aynı nezaket ve itmamı gösteriyoruz. Örneğin bu sabah seftemi bir kaç ay önce dükkanıma gelen 100 gram şekerleme alan, çayımı içerek giden Makedonya'lı müşterime 200 TL. lik satış ile yaptım. Edirne’ye gelen turistlere özellikle esnafın kibar davranmadığını gözlemliyorum. Bu da özellikle yabancı turistlerin Edirne’ye gelmesini engelliyor. Gelenler de yeterli ilgi-alaka ve nezaketi göremediği için bir daha gelmiyorlar. Esnaf arkadaşların ilgi alaka gösterirken nezaketi de elden bırakmaması gerekiyor. Esnaf arkadaşların kendi arasında argo kelimeler kullanarak konuşması da turistleri rahatsız ediyor. Esnaf arkadaşlarımız farkında değiller ama Balkanlardan gelen turistler Türkçe biliyor ve onların dediklerini duyup, anlıyorlar. Yeteri kadar turist gelmediği için yakınan esnaf arkadaşlarımıza sormak gerekiyor, “Siz gerekli standartları ne kadar yerine getiriyorsunuz? Dükkanlar ne kadar temiz mesela, hijyen kurallarına uygun olmadığını görebiliyorum. Kendimizi sorgulamak zorundayız. Lokantalarda çalışan aşçı ve garsonlar temiz değil. Bu da turistlerin gelip yemek yemesini, alışveriş yapmasını engelliyor. Esnaf kaliteli hizmet vererek tercih sebebi olmak zorunda… Edirne’ye gelen turistler sizi neden tercih etsin?” Bir farklılık ortaya koymak gerek. Biz hala hijyen konusunda, sunum konusunda sıkıntılar yaşıyoruz. Burası bir sınır şehri… Edirne’nin önemini idrak etmeden, turizm konusunda konuşmak gereksiz… Edirne’de yemek yenecek yerler köfteci ve ciğerciler var. Ancak fiyatlar gereksiz bir şekilde pahalı. Hal böyle iken turistleri nasıl çekeceksiniz, nasıl burada yemek yedireceksiniz?
ü Turizmin gelişmesi için neler yapılabilir?
Alipaşa esnafı Murat Dede: Öncelikle esnafın eğitilmesi gerekiyor. Turistlere ve turizme yönelik hizmet veren iş yerlerinde fiyat etiketi ile fiyat içeren adisyonlar bulunması gerekiyor. Turistlerin ilgisini çekecek projeler geliştirilebilir. İstanbul’daki ‘Aqua Park’ benzeri bir eğlence mekânı burada yapılabilir. Edirne’ye çok güzel bir et restoranı da yapmak gerekiyor. Bahçeli ve büyük bir et restoranı turistler tarafından ilgi görecektir. Belediye bu tarz işyerleri açılması için ön ayak olmak zorunda. Uygun arazileri işletme sahiplerine verirlerse günün sonunda Edirne kazanacağı için onlar da kazanmış olacak. En büyük sıkıntı vizyon eksikliği olarak öne çıkıyor. Şu anda dükkânımın olduğu yerden örnek vereyim. Ali Paşa Çarşısı yenilenmek ve elden geçirilmek zorunda… Çarşı çok pejmürde bırakılmış, temiz değil ve albenisi yok. Bu yüzden buraya gelen turistler bir an evvel buradan çıkmak istiyorlar. Belediye ve yetkililer neden bu çarşıya el atmazlar, dükkanları yeterlilik ve hijyen açısından denetlemezler sorulması gereken bir sorudur… Edirne’nin en güzel yeri Bankalar Caddesi. Üç önemli camii olan Eski Camii, Üç Şerefeli Camii ve Selimiye Camiine komşu. Orası daha farklı değerlendirilmeli. Bankaların orada işi olmadığını düşünüyorum. Kaldırın o bankaları oradan yerine Edirne ile alakalı dükkânlar yapalım. Kültürel, tarihi değerlerimizi tanıtalım. Edirne bebeği, sabunu, Kırkpınar ve yöresel lezzetlerimiz ile alakalı dükkânlar açalım oraya. Uğrak yerler olduğu için ilgi çok yüksek olacaktır çünkü Bankalar Caddesi, Saraçlar Caddesi’nin tam merkezinde… Şehir stadının yıkılıp yerine AVM yapılacağı konuşuluyor. AVM yapılacağına o güzel arazi park yapılarak değerlendirilmeli. İçine beş tane işletmenin gireceği şekilde kafeler yapılırsa çok daha güzel olur ve yerli-yabancı turistlerin ilgisini çeker.

23 Mart 2018 Cuma

Cihangir Büyüker: “Edirne Arıcılığın merkezi olabilir”


Cihangir Büyüker: “Edirne Arıcılığın merkezi olabilir”

·        Cihangir Büyüker, 27 yıldır arıcılık ve arı ürünleri pazarlaması sektöründe çalışmalar yapıyor. Edirne ve Bulgaristan’da faaliyet gösteren aile şirketlerinde elektronik mühendisi oğlu Oğuz ile birlikte çalışıyor. İyi niyetli, yardımsever ve sokak hayvanlarına olan ilgisi ile tanınıyor. “Vatanını, milletini, devletini, bayrağını ve hayvanları sevmeyenin kendisine bile faydası olamaz.” diyor.


ü    İyisi ile kötüsü ile Edirne’yi değerlendirirmisiniz? Daha iyi olabilmesi için çözüm önerileri ile neler söyleyebilirsiniz?
Cihangir Büyüker: Edirne konumu ve tarihi itibari ile bir turizmin yanı sıra ticaret şehri. Vakıflar ve belediye ildeki tarihi eserlerin kazanılması yönünde çalışmalar yapıyor. Edirne yurt içinden ve yurt dışından yoğun turst çekiyor. Bu da bizim gibi ticaretle meşkul olanların işine yarıyor. Önümüzde ki zamanlarda turist sirkilasyonunun artarak devam edeceğini umuyoruz. Tek sıkıntımız gurbetçilerin yaz tatili giriş ve çıkışlarında gümrük kapılarında oluşturduğu yoğunluk ticari alış veriş için gelenlerin geçişlerini etkilediği için bizim iş potansiyelemizi de etkiliyor. Yetkililerden bu soruna anternatif bulmalarını bekliyoruz.
ü   Arıcılık sektöründe faaliyet gösteriyorsunuz. Edirne’yi arıcılık yönü ile değerlendirebilir misiniz?
Cihangir Büyüker: Edirne arıcılık açısından şanslı bölge. Özellikle ayçiçeği ekimi yoğun olduğu için Türkiye’nin çeşitli bölgelerinden gezici arıcılar gelip bir süre kalıyorlar. Tabi gelenler ihtiyaçlarını Edirne’den karşılıyorlar. Bu da bir çeşit turizmdir. Aslında Edirne’de arıcılığa önem verilse hem işsizliğe çözüm olacak, hem de bal üretimi artacaktır. Edirne’de bulunan karaçalı balı barındırdığı polen, besin değeri ve aroması bakımından Türkiye’nin en güzel ballarından birtanesidir. Lakin fazla bilinmemektedir. Bunun tanıtımı için yurt için ve yurt dışı fuarlara katılarak elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz. Edirne’de ki ayçiçek balı barındırdığı polenlerden dolayı çok çabuk kristalize olmaktadır. Tüketiciler bunu sahte veya şekerli bal olduğunu sanmaktadır. Oysa ki yapılan analizlerde insan sağlığı açısından çok değerli besin maddelerinin özünü barındırdığı tespit edilmiştir. Kristalize olması bu balın doğallığının ispatıdır. Kristalize olmayan bal doğal değildir. (Akasya ve çam balı gibi olanlar hariç) İnşallah bu sene içerisinde Edirne’li arıcalar ile arı beslemesi ve hastalıkları ile ilgili seminer düzenleyeceğiz.

21 Mart 2018 Çarşamba

Dr. Özcan Aygün: “Romanlar içerisinden suç işleyenler çıktığı kadar örnek alınması gereken şahsiyetler de çıkıyor.”


Dr. Özcan Aygün: “Romanlar içerisinden suç işleyenler çıktığı kadar örnek alınması gereken şahsiyetler de çıkıyor.”

·        Dr. Özcan Aygün, Edirne doğumlu. Sırasıyla Kurtuluş İlkokulu, Atatürk Ortaokulu, Edirne Endüstri Meslek Lisesi Metal İşleri, Edirne Meslek Yüksekokulu Maden İşleri Mühendisliği ve ardından da Trakya Üniversitesi Türkoloji Bölümü olmak üzere bütün okullarımı Edirne’de bitirdi. Yüksek lisansına Trakya Üniversitesinde yaptı ve araştırma görevlisi olarak Türkoloji bölümünde çalışmaya başladı. 25 yıldır Trakya Üniversitesinde görev yapıyor. Ailesi Edirne’ye 51 yıl evvel gelmiş. Anne tarafım Selanik muhaciri, baba tarafımda Sinoplu. Edirne’de doğdu, büyüdü. Edirne sevgisi ve sevdası ile Edirne’nin tarihi üzerine çalışmalar yapıyor. “Ben yaşadığım toprağın milliyetçisiyim, bayrağımın sahibiyim.” diyor. 

ü    Milliyetçiliği tarif etmenizi istesem, ne söylersiniz?
Dr. Özcan Aygün: Milliyetçilik her türlü siyasi fikrin üzerindedir benim için. Herkes vatanını sever çünkü mayamız vatanın bir parçasıdır. Bu konuda dinimizde de çok açık bir ifade bulunmaktadır: ‘Vatan sevgisi imandandır.’ Seçtiğim bölüm olan Türkoloji itibariyle vatan sevgimizi göstermek ve ülkemize katkıda bulunmak için okumaya, araştırmaya, öğrencilerimize vatan sevgisini aşılamaya devam ediyorum. Milliyetçilik biraz da çok çalışmak ve öğrenci yetiştirmek demek benim nazarımda.
ü    Edirne’de doğup büyüdünüz, burada okudunuz ve burada çalışmaktasınız. Bütün bunlardan yola çıkarak Edirne’deki Roman kültürü ile ilgili neler söyleyebilirsiniz?
Dr. Özcan Aygün: Türkiye’deki üniversiteler içerisinde tek olma özelliğine sahip Trakya Üniversitesi Roman Kültür ve Araştırma Enstitüsünün Müdürlüğünü yapmaktayım. Bu görevimden de hareketle size Romanlar hakkında bilgi vermek isterim. Kökenlerine baktığımızda Romanların, Hindistan üzerinden bu coğrafyaya geldiğini görmekteyiz. Romanların konuştukları dile baktığımız vakit Hindistan’da konuşulan Sanskritçenin iki ayrı kolundan geldiğini görmekteyiz. Romanlar kendi dillerine Avrupa ülkelerinden ve Balkan ülkelerinden aldıkları kelimeleri de eklemiştir. Aynı zamanda göç hareketleri esnasında Adana, Mersin ve civarı yörelerine yerleşen Romanlar dillerine Arapça ve Farsça kelimeleri de ilave etmişlerdir. Bunları anlattıktan sonra şunu ifade etmek isterim ki: Birinci önceliğimiz Roman vatandaşlarımızın istihdam edilerek topluma kazandırılması. Bu konuda valilik, belediye ve sivil toplum kuruluşları ile ortak çalışmalar yapmaktayız. Romanların tümünün istihdam edilme projesi hemen çözülecek bir sorun değil. Uzun vadeli planlar yaparak 10-15 sene içerisinde gerçekleşecek bir proje olarak görmek çok daha mantıklı olacaktır. Roman vatandaşlarımıza potansiyel suçlu gözüyle bakmadan onları toplumun bir parçası olarak görmek durumundayız. Unutmayalım ki Roman vatandaşlarımız ülkemizi çok seviyorlar ve bir aidiyet söz konusu. Romanlar içerisinden suç işleyenler çıktığı kadar örnek alınması gereken şahsiyetler de çıkıyor. Okuyan, çalışan, evine ekmek götüren ve iyi vatandaş olmanın özelliklerini sergileyen birçok Roman vatandaşımız da bulunmakta. Yoksulluk ve suç ortamı içerisinde doğan bir kişinin suça meyilli olacağını da unutmamak gerek. Yoksulluk ve işsizlik ortadan kaldırılırsa zaman içerisinde suç işleme oranlarında düşüş hatta sıfırlanma olacağını düşünmekteyim.
ü    Edirne tarihi dokusu ve kültürü itibariyle çok önemli bir şehir… Edirne’ye daha fazla turist çekmek için neler yapılabilir?
Dr. Özcan Aygün: Edirne bizim sevdamız… Biz öncelikle kendi üstümüze düşeni yapıp aşkla ve şevkle öğrencilerimize Edirne sevgisini aşılamaya ve öğretmeye çalışıyoruz. Türkiye genelinde şu anda 12 ayrı şehrimizde Uranyum aranmakta. Edirne’de bunlardan birisi… Burada da büyük projeler ile araştırılacak. Lalapaşa ve civarında o potansiyele haiz araziler olduğunu öngörüyorum. Bulunduktan sonra farklı ülkelerde olduğu gibi nükleer tesislerin turizm açısından değerlendirilmesi gerekir. Bu uygulama turist çekecektir. Dünyada bunun örnekleri mevcuttur. İsveç gibi, Norveç gibi… Meriç nehrinin altından geçen şeffaf bir tünelde yapılabilir. Orası tamamen temizlendikten sonra doğal bir akvaryum haline getirilebilir. Zamanında Edirne halkına söz verilmişti… Ankara’daki Atakule benzeri olan Yıldırım kulenin yapılacağına dair. Yıldırım kule yapılırsa yabancı turist sayısının da artacağı düşüncesindeyim.

16 Mart 2018 Cuma

Av. Coşkun Molla: “Edirne’nin her yanı tarih olarak öne çıkıyor. Kaleiçi konusunda bir koruma projesi hazırlanması gerektiğini düşünüyorum.”


Av. Coşkun Molla: “Edirne’nin her yanı tarih olarak öne çıkıyor. Kaleiçi konusunda bir koruma projesi hazırlanması gerektiğini düşünüyorum.”
ü  Avukat Coşkun Molla olarak Edirne’yi değerlendirir misiniz? Ticaret, sanayi ve tarihi açıdan neler yapmak gerekiyor? Edirne’de Almanlar zamanından kalma Yanık Kışla mevkiinde bulunan ve havacılık tarihi açısından büyük öneme sahip 102 yıllık “Balon Binası “ var. Oranın restore edilerek turizme açılması konusunu değerlendirebilirmisiniz?
Av. Coşkun Molla:  Orası önemli bir bina olarak öne çıkıyor. Kullanım şekli çok yanlış. Kara yolları tarafından bir tuz deposu olarak kullanılmakta bu da binaya zarar veriyor. Tarihi bir bina ve kentimizin anıt binalarından birisi. Balkan Savaşları esnasında oradan bir zeplin uçuruluyor ve cephe ile ilgili istihbarat toplanıyor. Kuşatma altındaki Edirne’de düşman kuvvetler ne yapmakta bunun istihbaratı toplanıyor. Bu açıdan o bina çok önemli. O binanın koruma altına alınması gerekiyor. O bölgede Hıdırlık Tabyası açıldı, onun hemen altında hastane şehitliği bulunmakta. Hemen arkasında zeplin uçurulan bina bulunmakta. Oraya bir yol açılıyor ve Karaağaçtan çevreyoluna bağlanıyor. Burası bir çekim merkezi olacaktır. Burası Balkan Savaşlarını anıp görebildiğimiz bir çekim merkezi olacaktır. Bu açıdan önemli olduğunu düşünüyorum. Tabya, hastane, şehitlik, balon hepsi bir arada olacak. Edirne’de birçok müze açıldı. Neden bir havacılık müzesi de açılmasın? Bu iyi bir başlangıç olacaktır. Savaş tarihimizde havacılık faaliyeti olarak Balkan Harbinde istihbarat toplayan balonun rolü çok mühim. Bunu öne çıkartmak lazım. Sayın valimizi de ziyaret ettiğimizde bu plan ve proje hakkındaki görüşlerimizi dile getirdik. Ayrıca gelecek hafta Milli Eğitim ile birlikte hava kurumu olarak iki kurs başlatıyoruz. Planör-model uçak kursları başlatılacak. O aşamada bir ileri geçmek zorundayız. Hava kurumunda çalışan bazı arkadaşlarımız bir dernek kurdular. Onlar da kanat uçuşları yapmakta. Orası bir havacılık kulübü olarak kuruldu. Bütün çabamız bu faaliyetleri daha geniş kitlelere yaymak.  
ü    Almanlardan kalma han içerisinde tuz var. Tuz binaya zarar verir. Yüksek Anıtlar Kuruluna Türk Hava Kurumu ve Edirne Tarih Kültür Turizm Derneği ayrı ayrı dilekçe verse, Yüksek Anıtlar Kurulu burayı incelese binayı kurtarma noktasında bir sonuca ulaşılabilir mi?
Av. Coşkun Molla:  : Orası zannediyorum kara yollarına ait. Kara yolları oraya sahip çıkmalı ama kullanım şekli yanlış. Benim söylemeye çalıştığım şu: burası kullanılarak korunabilir. Bu bina ileride tarihi bir kompleksin önemli bir ziyaret merkezi olabilir. Orası havacılık müzesi haline getirilmeli. Ayrıca biz hava kurumu olarak çalışmalar yapıyoruz. Burası bu çalışmalar için de kullanılabilir. Böylelikle amacına uygun olarak kullanılmış olacaktır. Dilekçe vermek en azından konuya dikkat çekmek noktasında faydalı olabilir ama o zaman bina kullanılmaz ise bina yıkılmaya yüz tutar. Dediğim gibi kullanılarak korunabilir. Daha sonra da projeler oluşturulup Edirne tarih ve kültürüne hizmet etmelidir burası.
ü    Edirne turizminin gelişmesi açısından başka neler yapılabilir?
Av. Coşkun Molla:  Edirne’nin her yanı tarih olarak öne çıkıyor. Kaleiçi konusunda bir koruma projesi hazırlanması gerektiğini düşünüyorum. Kaleiçi’nde hala geçen yüzyıla ait eski binalar bulunmakta. Koruma kurulu bunları takibe alıyor ama bu binalara dokunulamıyor, bu binaların eski olanları yıkılmaya yüz tutmuş durumda. Bu binaların restorasyonuna bir an evvel başlamak gerek ve bu binalar canlı tutulmak zorunda. Yaşanılır olurlarsa ancak o zaman ayakta kalır bu binalar.  Türkiye’de bunun örneklerini görmekteyiz. Eski binalar tarih ve turizm faaliyetleri içerisine katılabilir.

12 Mart 2018 Pazartesi

Nevzat Gürkaynak: “Edirne’ye öncelikle bir turizm otogarı yapılmalı. İnsanlar turizm otogarından turlar ile Edirne’ye getirilmeli ve rehber eşliğinde gezdirilmeli.”

Nevzat Gürkaynak: “Edirne’ye öncelikle bir turizm otogarı yapılmalı. İnsanlar turizm otogarından turlar ile Edirne’ye getirilmeli ve rehber eşliğinde gezdirilmeli.”

·  Nevzat Gürkaynak, Serbest Mali Müşavirliğin yanı sıra iki tane küçük döner büfesi işletiyor. Edirne Belediyesi Meclis üyesi. Edirne’de çalışkan ve mütevaziliği ile tanınıyor. Türk Milliyetçisi, vatanperver kişilik sahibi. 


ü    Halkın İçinden birisi olarak Edirne turizmini değerlendirmenizi istesem neler söylersiniz?
Nevzat Gürkaynak: Edirne turizmi şu anda yerli turist açısından belirli sektörlere sıkışmış durumda. Genellikle günü birlik turlar düzenleniyor. Yani biz yerli turistlerin burada kalmasını, konaklamasını sağlayamıyoruz. Yani öyle bir imkân sunamıyoruz onlara. Bunu geliştirmek zorundayız. Yalnızca Edirne tava ciğeri yemek ve üç beş saat gezmek için Edirne’ye gelindiğini söyleyebilirim. Turistlerin burada kalmasını sağlamak durumundayız. Bizim durumumuzu soracak olursanız, dönercileri genellikle yerli halk ve Bulgar turistler tercih etmekte. Türk parasının değer kaybetmesi yabancı turistlerin alım gücünü arttırmış durumda. Edirne turizmini geliştirmek için bir kere turizm otogarlarını kurmamız lazım. Misafirlerimizi oradan alıp daha sonra şehir içi turlarla rehber eşliğinde Edirne’nin önemli tarihi yerlerini gezdirmemiz gerekiyor. Böylelikle onları daha fazla bu şehirde tutabiliriz. Yabancı turistleri en azından iki gün Edirne’de tutacak eğlence içerikli turlar hazırlanmalı.
ü    Size göre bu sorunların çözümü nasıl sağlanabilir?
Nevzat Gürkaynak: Edirne’ye öncelikle bir turizm otogarı yapılmalı. İnsanlar turizm otogarından turlar ile Edirne’ye getirilmeli ve rehber eşliğinde gezdirilmeli. Ama insanlar serbest bırakılmalı ki rahatça gezebilsinler, Edirne esnafına da faydaları olsun. Hazırlanacak paket programlar içerisinde konaklama olduğu kadar eğlence de olmalı. Eğer güzel bir gün geçirirlerse tekrar gelmek isteyeceklerdir. Bu noktada Belediye ve Ticaret-Sanayi odasına büyük işler düşüyor. Edirne Kent Müzesi bizler için çok güzel bir örnek. Mükemmel bir müze oluşturulmuş. Bunun gibi insanların dikkatini çekecek projeler oluşturulabilir. Edirne’nin turizm için verilen teşviklerden yararlanması gerekiyor. O yüzden ikinci bölgede yer alan Edirne’nin dördüncü beşinci bölgeye sokulması çok faydalı olacaktır. Dünya’da tarihi eser bakımından bu kadar zengin olan çok az şehir var ve bizim Edirne’yi önce Türkiye’ye daha sonra dünyaya daha fazla tanıtmamız şart. Bir çözüm yolu da yurt dışındaki konsolosluklara Edirne ile ilgili bir tanıtım broşürü dağıtmak olabilir.
ü    Edirne esnafı her hafta belirli günlerde Ticaret ve Sanayi Odası ile toplansa ve 200-300 kişilik bir kafile Balkanlardan alışveriş için buraya getirilse, bunlar burada bir gece konaklatılsa nasıl olur?
Nevzat Gürkaynak: Söylediğiniz ciddi bir organizasyon gerektiriyor. Yapılabilirse turist sayısı müthiş bir artış gösterecektir. Edirne’de rehber sayısının yeterli olmadığını vurgulamak gerek. 9 tane rehber var Edirne’de. Rehber sayısını arttıramazsanız konuştuklarımız havada kalır. Bunun yanında gelenlere serbest zaman da tanımak gerek. İnsanların istediği yere gitmesine, alışveriş yapmasına müsaade etmek gerek. Eğer şehir içinden turizm otogarına servis imkânı sağlanırsa ve belediyemiz de buna önayak olursa turist sayısında ciddi manada artış görülecektir. Edirne Belediyesi turizm danışma bürosu da kurabilir diye düşünüyorum. Hürriyet meydanında bulunan Kültür ve Turizm Müdürlüğüne ait turizm danışma bürosunun yeteri kadar faaliyet göstermediğini düşünmekteyim.

Mustafa Suiçmez: “En büyük eksiğimiz proje çıkartamamak.”

Mustafa Suiçmez: “En büyük eksiğimiz proje çıkartamamak.”

·                  Mustafa Suiçmez, 1960 yılında Edirne’nin Orhaniye köyünde doğdu. Tarım ve hayvancılık ile uğraşıyor. İşin mutfağında yetişti, kendini bildiğinden beri tarım ve hayvancılık yapıyor. 2008 yılındaki kongreden bu yana da Edirne Süt Üreticileri Birliği Başkanlığı görevini yürütüyor. Geçim kaynağım tarım ve hayvancılık. Kendi işletmesinde bu iki işi de yürütmeye çalışıyor. İnsanlara ve üreticilere faydalı olmak için elimden geleni yapmaya çalışıyor. “Üreticinin sorunu benim sorunum demektir. Bu yüzden sorunları çözmek için elimizden geleni yapıyoruz. Çözemezsek de sesimizi duyurabildiğimiz makamlara sorunları aktarıp, üreticinin derdine derman olmaya çalışıyoruz.” diyor.
ü    Türkiye’de tarım ve hayvancılığın durumunu genel manada değerlendirmenizi istesem neler söylersiniz?
Mustafa Suiçmez: Sınırların öbür tarafında, Balkanlara geçtiğinizde Türkiye’de tarım ve hayvancılık konusunda durumun hiç de fena olmadığını görürsünüz. Oradaki üreticiler ile kıyasladığınızda Türkiye’nin güçlü bir ülke olduğunu görebilirsiniz. 2007 yılında yıllık 7-8 milyon ton süt üretimi yapan bir ülke idik. Bugün 25 milyon tonları konuşuyoruz. Bu bir başarıdır. Hayvan sayısında bir artış görünmese de hayvan kalitesi anlamında ciddi bir noktaya gelindiğini görmekteyiz.
ü    Genç nesil hayvancılık yapmaya yönlendirilmeli mi? Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Mustafa Suiçmez: Tarım Bakanlığının öncelikli politikalarından birisi gençlere hayvancılığı sevdirmek, hayvancılığı teşvik etmek. Geçtiğimiz yıllarda genç çiftçi projesi uygulanmaya başlandı hala da devam ediyor. 2018 yılında da kadınların sigortalarının kendi işletmelerinde devlet tarafından ödenmesi söz konusu. Bugün sıfır faizli krediler verildiğini görmekteyiz. Ancak en büyük eksiğimiz proje çıkartamamak. Proje üretmek zorundayız. Arazisi büyük olmayanlar illa ki büyükbaş ya da küçükbaş hayvancılığı ile uğraşacak diye bir kural yok. Farklı alanlara yönelebilirler. Seracılık ve kanatlı hayvan üretimine yönelmekte para kazandıracak bir yöntemdir. Tarım Bakanlığı bu alanlarda da genç yatırımcılara destek veriyor, ciddi teşvikler var. Genç girişimciler ne yapacağına karar verdikten sonra proje üretmeliler.
ü    Kooperatifçilik desteklenirse tarım, hayvancılık ve ziraat konusunda daha ileri gidilebilir mi?
Mustafa Suiçmez: Şahıslar öncelikle bağlı bulundukları kurumlara sahip çıkmalılar. Birlikten kuvvet doğar. Muhakkak kooperatifçilik ile tarım ve hayvancılık konusunda mesafe alınabilir. Kooperatifçilik ile pazarlama ve üretim anlamında yeni gelişmeler olabilir.  Girişimci ruh ve organizasyon en büyük eksiğimiz. Bunu burada tarım ve ticaret borsaları yaparsa, İstanbul’un gıda ihtiyacını biz karşılarız ve İstanbul’u biz doyururuz. Bugün Edirne haline İstanbul’dan mal geliyor. Bu şapkamızı önümüze koyup düşünmemiz gereken bir konu. Bu manada dediğiniz gibi kooperatifçilik çok önemli. Burada Sivil Toplum Kuruluşları ve borsalar güçlü bir koordinasyon kurarsa Edirne tarım açısından çok ileri gider; çünkü tarım arazilerimizin yüzde yüzü sulanabilir durumda. Tarım ile uğraşanların kafasındaki soru şudur: Ektiğimi kime satacağım? İşte bu noktada kooperatifçilik ve pazarlama organizasyonu devreye giriyor. En büyük sıkıntımız budur. Üniversitede bu organizasyonun içerisinde yer almak zorunda. Üniversitedeki akademisyenler bu işe kafa yormalı. Edirne insanı çalışkandır, üretim sorunu asla yaşamaz. Biz birlik olarak kendi işimizi gerçekleştirdik. Üstümüze düşen vazifeyi yerine getirdik. Türkiye’nin en kaliteli sütü bugün Edirne’de üretilmekte. Fiyatlarda yaşadığımız sıkıntıları da atlatmak üzereyiz. Kısa zamanda da iyileştirmeler bekliyoruz. Edirne’de çok kaliteli peynir de üretilmekte ama az önce bahsettiğim organizasyon eksikliği yüzünden peynir konusunda markalaşamadık. Ezine peynir konusunda bunu başarmıştır.