21 Mart 2018 Çarşamba

Dr. Özcan Aygün: “Romanlar içerisinden suç işleyenler çıktığı kadar örnek alınması gereken şahsiyetler de çıkıyor.”


Dr. Özcan Aygün: “Romanlar içerisinden suç işleyenler çıktığı kadar örnek alınması gereken şahsiyetler de çıkıyor.”

·        Dr. Özcan Aygün, Edirne doğumlu. Sırasıyla Kurtuluş İlkokulu, Atatürk Ortaokulu, Edirne Endüstri Meslek Lisesi Metal İşleri, Edirne Meslek Yüksekokulu Maden İşleri Mühendisliği ve ardından da Trakya Üniversitesi Türkoloji Bölümü olmak üzere bütün okullarımı Edirne’de bitirdi. Yüksek lisansına Trakya Üniversitesinde yaptı ve araştırma görevlisi olarak Türkoloji bölümünde çalışmaya başladı. 25 yıldır Trakya Üniversitesinde görev yapıyor. Ailesi Edirne’ye 51 yıl evvel gelmiş. Anne tarafım Selanik muhaciri, baba tarafımda Sinoplu. Edirne’de doğdu, büyüdü. Edirne sevgisi ve sevdası ile Edirne’nin tarihi üzerine çalışmalar yapıyor. “Ben yaşadığım toprağın milliyetçisiyim, bayrağımın sahibiyim.” diyor. 

ü    Milliyetçiliği tarif etmenizi istesem, ne söylersiniz?
Dr. Özcan Aygün: Milliyetçilik her türlü siyasi fikrin üzerindedir benim için. Herkes vatanını sever çünkü mayamız vatanın bir parçasıdır. Bu konuda dinimizde de çok açık bir ifade bulunmaktadır: ‘Vatan sevgisi imandandır.’ Seçtiğim bölüm olan Türkoloji itibariyle vatan sevgimizi göstermek ve ülkemize katkıda bulunmak için okumaya, araştırmaya, öğrencilerimize vatan sevgisini aşılamaya devam ediyorum. Milliyetçilik biraz da çok çalışmak ve öğrenci yetiştirmek demek benim nazarımda.
ü    Edirne’de doğup büyüdünüz, burada okudunuz ve burada çalışmaktasınız. Bütün bunlardan yola çıkarak Edirne’deki Roman kültürü ile ilgili neler söyleyebilirsiniz?
Dr. Özcan Aygün: Türkiye’deki üniversiteler içerisinde tek olma özelliğine sahip Trakya Üniversitesi Roman Kültür ve Araştırma Enstitüsünün Müdürlüğünü yapmaktayım. Bu görevimden de hareketle size Romanlar hakkında bilgi vermek isterim. Kökenlerine baktığımızda Romanların, Hindistan üzerinden bu coğrafyaya geldiğini görmekteyiz. Romanların konuştukları dile baktığımız vakit Hindistan’da konuşulan Sanskritçenin iki ayrı kolundan geldiğini görmekteyiz. Romanlar kendi dillerine Avrupa ülkelerinden ve Balkan ülkelerinden aldıkları kelimeleri de eklemiştir. Aynı zamanda göç hareketleri esnasında Adana, Mersin ve civarı yörelerine yerleşen Romanlar dillerine Arapça ve Farsça kelimeleri de ilave etmişlerdir. Bunları anlattıktan sonra şunu ifade etmek isterim ki: Birinci önceliğimiz Roman vatandaşlarımızın istihdam edilerek topluma kazandırılması. Bu konuda valilik, belediye ve sivil toplum kuruluşları ile ortak çalışmalar yapmaktayız. Romanların tümünün istihdam edilme projesi hemen çözülecek bir sorun değil. Uzun vadeli planlar yaparak 10-15 sene içerisinde gerçekleşecek bir proje olarak görmek çok daha mantıklı olacaktır. Roman vatandaşlarımıza potansiyel suçlu gözüyle bakmadan onları toplumun bir parçası olarak görmek durumundayız. Unutmayalım ki Roman vatandaşlarımız ülkemizi çok seviyorlar ve bir aidiyet söz konusu. Romanlar içerisinden suç işleyenler çıktığı kadar örnek alınması gereken şahsiyetler de çıkıyor. Okuyan, çalışan, evine ekmek götüren ve iyi vatandaş olmanın özelliklerini sergileyen birçok Roman vatandaşımız da bulunmakta. Yoksulluk ve suç ortamı içerisinde doğan bir kişinin suça meyilli olacağını da unutmamak gerek. Yoksulluk ve işsizlik ortadan kaldırılırsa zaman içerisinde suç işleme oranlarında düşüş hatta sıfırlanma olacağını düşünmekteyim.
ü    Edirne tarihi dokusu ve kültürü itibariyle çok önemli bir şehir… Edirne’ye daha fazla turist çekmek için neler yapılabilir?
Dr. Özcan Aygün: Edirne bizim sevdamız… Biz öncelikle kendi üstümüze düşeni yapıp aşkla ve şevkle öğrencilerimize Edirne sevgisini aşılamaya ve öğretmeye çalışıyoruz. Türkiye genelinde şu anda 12 ayrı şehrimizde Uranyum aranmakta. Edirne’de bunlardan birisi… Burada da büyük projeler ile araştırılacak. Lalapaşa ve civarında o potansiyele haiz araziler olduğunu öngörüyorum. Bulunduktan sonra farklı ülkelerde olduğu gibi nükleer tesislerin turizm açısından değerlendirilmesi gerekir. Bu uygulama turist çekecektir. Dünyada bunun örnekleri mevcuttur. İsveç gibi, Norveç gibi… Meriç nehrinin altından geçen şeffaf bir tünelde yapılabilir. Orası tamamen temizlendikten sonra doğal bir akvaryum haline getirilebilir. Zamanında Edirne halkına söz verilmişti… Ankara’daki Atakule benzeri olan Yıldırım kulenin yapılacağına dair. Yıldırım kule yapılırsa yabancı turist sayısının da artacağı düşüncesindeyim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder