Mimar ve Restorasyon Uzmanı Hüseyin Akkaya: “Edirne Kale
içindeki evler öyle değil. İnanın bana hepsinde farklı bir mimari zekâ, estetik
ve ruh var. Yapılması gereken bu ruh ve estetiği insanlara tanıtmak…”
![]() |
Mimar ve Restorasyon Uzmanı Hüseyin Akkaya Edirne Tarih Turizm ve Kültür Dernek Başkanı Sami Gültekin. |
Mimar ve Restorasyon Uzmanı Hüseyin
Akkaya’yı tanımla özetlemek gerekirse, “Edirne aşığı, Türk Milliyetçiği
hayranı.” diyebiliriz. “Türk Ocakları Edirne Şubesi” ve “Edirne Tarih ve Turizm
Derneği” gibi sivil toplum örgütlerinden tanıdığımız Hüseyin beye röportaj
yapma teklifinde bulunduğumuzda “Türk Milliyetçiği ve Edirne” konularında her
zaman her soruya çözüm öneri ile cevap vermeye hazırım. Cevabını alıyoruz. “Edirne’ye
aşığım, her hizmeti için hazırım. Çünkü Edirne tarih kokar, kültür fışkırır ve
insanları hangi partiye oy verirse versin Türk Milliyetçiliğini iliklerine
kadar sindirmiş vatanperver insanlardır.” diyor. Yardımsever, açık sözlü, mert
çalışkan insan olarak tanınıyor.
·
Milliyetçiliğin
tanımını yapmanızı istesek ne söylersiniz?
ü Mimar
ve Restorasyon Uzmanı Hüseyin Akkaya:
Milliyetçiliğin en iyi tanımını Afrin’e giden askerimiz, Mehmetçik yaptı diye
düşünüyorum. Nereye gidiyorsun diye soranlara Kızılelma dedi Mehmetçik.
Kızılelma gittiğin yere nizam-ı âlem getirmek demektir. Adalet demektir. Biz
Türkler gittiğimiz her yere adalet götürdük. İnsanların gönlünü hoş tuttuk,
Kızılelma adalet demektir. Nizam-ı âlem demektir. Öyleyse Milliyetçilikte esas
olarak adalettir. Gittiğin yere adalet götürmektir. Biz bunu 20 yaşında Afrin’e
giden çocuklardan öğrendik, bir kez daha idrak ettik. Milliyetçi aynı zamanda
işini en iyi yapan kişidir. Kapının önünü süpürüyorsan, temiz bırakıyorsan, ne
iş yapıyorsan yap işini layıkıyla yerine getiriyorsan sen iyi milliyetçisin
demektir. Yani milliyetçi işini en iyi yapandır. Milliyetçilik sadece bir parti
veya bir sivil toplum örgütünün tek başına sahipleneceği kadar basit olgu
değildir. Bütün toplum ve kurumların ortak değeridir.
·
Edirne’yi
tarihi, kültürel ve turistik açıdan değerlendirdiğiniz vakit neler
söyleyebilirsiniz?
ü Mimar
ve Restorasyon Uzmanı Hüseyin Akkaya:
Bir mimar olarak şunu söylemek isterim.
Kale içinde yer alan tarihi evlerin Türkiye’de çok az örneği var. Mimari açıdan
farklı tarzlarda yapılmış evler. Bu evleri restore etmek Edirne turizmini şaha
kaldırır. Buraya gelen yerli ve yabancı turist sayısı iki katına çıkar.
Eskişehir Odun pazarı bölgesinde böyle bir uygulamaya gidildi. Tarihi evler
restore edildi, bugün orası bir turizm cennetine dönüştü. Neden Edirne’de bu
yapılamasın? Bir mimar olarak söylüyorum, inanın bana oradaki evler eski ama
tekdüze. Aynı mimari zevk ve estetik ile yapılmış. Oysa Kale içindeki evler
öyle değil. İnanın bana hepsinde farklı bir mimari zekâ, estetik ve ruh var.
Yapılması gereken bu ruh ve estetiği insanlara tanıtmak… Orada bir an evvel bir
çalışma başlatılmalı. Devlet, valilik, belediye, kültür turizm müdürlüğü… Ne
kadar kurum varsa bu işe sahip çıkmalı. Evler yenilenmeli, restore edilmeli,
eski Edirne ruhu, nostaljik sokaklar ve evler burada yaratılırsa göreceksiniz
ki gelen turist sayısı da artacak, Edirne değerine değer de katacak. Önemli
olan bu nostaljiyi insanlara yaşatmak ve o eski Edirne ruhunu yakalamak. Burada
bilinmeyen, görünmeyen onlarca Osmanlı’ya ait tarihi eser var. Sonrasında da
yavaş yavaş bunların yenilenmesi, halkın hizmetine sunulması gerek. İkinci bir
sorun olarak tarihi eser seyahat güzergâhlarının çeşitlendirilmesi gerektiğini
düşünüyorum. Biz burada Selimiye Camii, Eski Camii, Üç Şerefeli ve ardından
sağlık müzesi şeklinde bir güzergâh oluşturmuşuz. Bunu Balkan Şehitliğine ve
Kırkpınar alanına doğru da çevirip, yeni bir güzergâh oluşturmak zorundayız.
Tabi ki bundan önce Balkan Şehitliği ve çevresini yenilemek, göze hoş gelen bir
hale getirip, öyle turistlere sunmak gerek. Bu saydığım bölgelerdeki kafeler,
eğlence merkezleri çeşitlendirilip buralara da turist çekilebilir. Burada
Yahudilerden kalma bir yer var. Kaleiçi Dilaver Bey Mahallesinde… Matmazel
Klara’nın konağı olarak bilinen bu bina, aslında Edirne’de köklü bir geçmişe
sahip bir Yahudi aileye ait. Burayı restore etmek için, turizmin hizmetine
sunmak için Gül Ercan Hanım satın aldı. Kendisine Edirne’deki tüm kurumların
yardımcı olması gerekiyor. Yahudilerden kalma bir ev, güzel bir kafe ya da
eğlence mekânı yapılmak suretiyle turizmin hizmetine açılırsa Avrupa’dan gelen
turistlerin sayısı da artacaktır. Gül Ercan hanıma Edirne’deki tüm kurumların
restorasyonun hızlı bir şekilde yapılması için yardım etmesi gerekiyor.
Edirne’nin tanıtımında reklam çok önemli, Avrupa’da engizisyon mahkemelerinin
kafe haline getirildiğini, işletmelere verildiğini gördüm, burada da aynı
yöntem uygulanmalı. Matmazel Klara’nın evi bunda önayak olabilir. Biraz önce de
söylediğim gibi gezilecek yerlerin güzergâhların sayısını arttırmak gerek. Kale
içindeki evler yenilenirse, Balkan Şehitliği ve Eski Saray daha fazla
tanıtılırsa bu Edirne için çok faydalı olur. Reklamın iyisi kötüsü olmaz. Bugün
insanlar Taş Odalar Otel’i Fatih’in doğduğu ev olarak ziyaret ediyor, orada
konaklamak için yarışıyorlar. Öyleyse bizde işe sarılıp bu reklamı daha fazla
yapmalı, çeşitlendirmeli ve halka açmak zorundayız. Eski saraydan kalma
kalıntılar var. Buradaki kazılar hızlandırılmalı, bir an evvel bitirilmeli ve
turizme açılmalı. Böylelikle güzergâh ve gidilecek yer sayısı artacak.
Edirne’ye daha fazla turist gelecektir…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder