22 Temmuz 2018 Pazar

Bülent Uzel: “Genç nüfusu çiftçiliğe yönlendiremez isek, tarım ve hayvancılık ile uğraşan insan da kalmaz, tarım ve hayvancılık da kalmaz”


Bülent Uzel: “Genç nüfusu çiftçiliğe yönlendiremez isek, tarım ve hayvancılık ile uğraşan insan da kalmaz, tarım ve hayvancılık da kalmaz”
Havsa Ziraat Odası Başkanı Bülent Uzel, Genel Sekreter Tamer Bozkurt ve üyeler tarımın sorunlarını dile getirdiler.



Bülent Uzel, Havsa Ziraat Odası Yönetim Kurulu Başkanı.

Havsa Bölgesinde Tarım ile İlgili Yaşadığınız Sorunlar Nelerdir?
Bülent Uzel: Bu yıl yağışlar bizi çok etkiledi. Buğdaylarda çimlenme yükseldi. Bu da ofislerde sıkıntıya yol açtı. Düşük seviyede kaldık. Ayçiçeklerinin durumu iyi, bölgemizde kanola ekimi az olmakla birlikte, onun da iyi durumda olduğunu söyleyebilirim. Kanolanın işçiliği daha çok olduğu için daha az tercih ediliyor çiftçiler tarafından. Bu alana eğilmek gerektiği düşüncesindeyim.
Havsa Bölgesinde Alternatif Tarım Yapılamaz mı?
Bülent Uzel: Alternatif tarım için destek almak gerekiyor. Destek yoksa insanlar da ayçiçeği gibi, buğday gibi, mısır gibi, az da olsa kanola gibi bilindik alanlara yöneliyor, risk almak istemiyorlar. Çiftçi destek alamıyor ve pazarlama sıkıntısı yaşıyor. Bizim bölgemizde ağırlıklı olarak ekilen ürünler belli dediğim gibi. Mazot fiyatları çok yükseldi. Dekarı 12-13 litrelere çıkan bir mazot tüketimi var. Bize bakanlığın verdiği mazot yardımı, takviyesi, bu oranın yarısını bile desteklemiyor. Desteğin arttırılması gerekiyor ki çiftçi de kazanabilsin. Edirne’de lavanta ekimi gibi yatırımlar yapmak için pazar gerekiyor. En büyük sorun pazar sorunu zaten.
Tarım ile Alakalı Sorunlar İçin Ne Gibi Çözümler Üretilebilir?
Havsa Ziraat Odası Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Uzel
Bülent Uzel: Mazot gibi gübreye de devamlı surette zam geliyor. Ekim ayında ne olacağı belli değil. Sadece mazot değil, gübre fiyatları da sürekli artıyor. Tarım ile uğraşan genç nüfus neredeyse sıfır seviyelerine indi. Tarım Bakanlığı ve sivil toplum kuruluşları buna ciddi şekilde önlem almalı. Her köyde işletme sayısını arttırmak, insanları tarım ve hayvancılığa teşvik etmek zorundayız. Genç nüfusu çiftçiliğe yönlendiremez isek, tarım ve hayvancılık ile uğraşan insan da kalmaz, tarım ve hayvancılık da kalmaz. Artık hiç kimse tarım ve hayvancılık ile uğraşmak istemiyor. Tarım politikaları büyük işletmelere yönelik yapılıyor. Böylelikle küçük işletmeler ayakta kalamıyor, aile işletmelerine destek olunmuyor. Küçük işletmeler tarımın olmazsa olmazı. Küçük işletme iflas ederse ülke tarımı da iflas eder. İnsanlar ertelemeli borçlar, ödenmemiş krediler ile tarım yapmaya, ayakta kalmaya çalışıyor. Buğday 85 kuruşa kadar indi ve çiftçimiz borcunu kapatamayacak hale geldi. Tarım konusunda ülkemizin hali hiçte iyi değil.  İnanın çiftçiler borç ve kredi ile yaşıyor. Türkiye’de borcu olmayan çiftçi yüzde beş bile değildir. Kredi faiz oranları %17-18 iken, enflasyon bu kadar yüksek durumda iken insanlar nasıl ayakta kalsınlar? Bu matematik ile ancak 40 yıl sonra bir çiftçi bir dekarlık yerden kar elde edebilecek konuma geldi. Düşünün, 40 yıl! Çiftçiden çıkan 1 liralık domates markette 7-8 liraya satılıyor. Bunun izahını kimse yapamaz. Ekmeğin gramajı düştü ama ücret hala aynı. Dolayısıyla gramaj düştü için zam yapılmış oldu. Çiftçiler kazanamıyor, alım gücü düşük. Dolayısıyla telafisi olmayan yaralar açılıyor. Sorunlar en geçen gün ciddi bir şekilde büyümekte. Edirne’nin tarım arazilerinin %80-85’i ipotek altında. Bu oranlar ortadayken sorunları düzeltmek mümkün değil. Çiftçilerin alım gücü olmadığı için, dışarıdan gelen insanlar, Edirne’deki kıymetli arazileri çok düşük fiyatlara satın alıyorlar. Gidişatımız hiç de iyi değil.
2018 yılı üretim sezonunda halen devam eden buğday harmanı hakkında kısa bir değerlendirme yapacak olursak; olumsuz hava şartlarının tüm etkileri verime ve kaliteye yansımıştır.2017 yılı, ekim ve kasım aylarında başlayan yağışlar aralıksız devam etmiş ve çiftçilerimizin yabancı ot kontrolü ve gübreleme konusunda mücadelesini geçe bırakmıştır. Aşırı yağışlar, yabancı ot ve hastalıkların zararı geç gübreleme ile birleştiğinde çoğu buğday tarlasında bitkilerde yeterli kardeşlenme olmamıştır. Buda bölgemizde buğday veriminin dekara 250-350 kg civarında olmasına neden olmuştur.
Ayrıca buğday tarımında bölgede istenilen yağış dönemi olan Nisan-Mayıs aylarında da yağış düşmemesi buğdayda verim düşüklüğüne neden olduğu gibi Ayçiçek ekimini de olumsuz etkilemiş ve istenilen Ayçiçek çıkışları sağlanamamıştır.
Son günlerde geçirdiğimiz yağışlı günler de hasat dönemini olumsuz yönde etkilemeye devam etmektedir. Kalite kaybına sebep olmasını yanında buğdayda embriyo uyanmasına yol açmıştır. Kendi buğdayından tohumluk ayırmak isteyen çiftçilerimizin bu konuda dikkatli olmalarını öneririz.
Trakya genelini kapsayan embriyo uyanması probleminden dolayı Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) alımlarında aksama olmaması için kurum olarak bakanlık ve TMO genel müdürlüğüne müracaat işlemleri yapılmıştır. Sıkıntılı bir sezon geçiren çiftçilerimizin mağduriyetlerinin giderilmesi için hükümetimizden buğday alımı konusunda gerekli çözümleri bir an önce hayata geçirmesini beklemekteyiz.
Hepimizin geçim kaynağı çiftçilik, zor ve çaba isteyen bir meslek olup her sene karşımıza farklı koşullar çıkarmaya devam ediyor.
Bütün çiftçilerimizin bereketli hasat sezonu geçirmelerini dilerim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder