27 Temmuz 2018 Cuma

Dr. Sevgi Düzgün, Fizik Tedavi Uzmanı: “Toplum olarak duyarlılığımızı yitirdik, bencil varlıklar olduk. Eşi ile kavga eden çocuğuna saldırır duruma geldi.”


Dr. Sevgi Düzgün, Fizik Tedavi Uzmanı: “Toplum olarak duyarlılığımızı yitirdik, bencil varlıklar olduk. Eşi ile kavga eden çocuğuna saldırır duruma geldi.”
Sevgi Özlem Rehabilitasyon Merkezi ortakları Üzeyir Polat ve Dr. Sevgi Düzgün.

• Dr. Sevgi Düzgün, Fizik Tedavi Uzmanı, Uluslar arası Proje Direktörü Aslen Erzurumlu, İstanbul doğumlu. İlk ve ortaokulu İstanbul Sultangazi de, lise eğitimini Bakırköy de, yüksek eğitimini Fen Fakültesi Fizik bölümünde tamamladı. Sağlıkçı, Yazar, Sosyal sorumluluk projeleri üreten , Tv yapımcısı ve programcılığı yaptı. Yaklaşık 13 yıldır zihinsel ve bedensel engellilerimize birçok alanda hizmetler sundu. İlk kitabı olan ‘’ Haberin Var Mı’’ adlı kitabını insan yaşamına dair makalelere ve kendine has tarzıyla yazmış olduğu şiirleriyle tamamladı. “Şiirlerin Hanımefendisi’’ olarak tanınıyor. Son kitabı aynı zamanda kızının da ismi olan  ‘’Elifçe ‘yi engelli bireylere karşı duyarlılık oluşturabilmek adına tüm gelirini zihinsel ve bedensel engellilere bağışladı.  Çok uzun zamandır üzerinde bilimsel ve akademik olarak çalıştığı Down Sendromlu çocukların sosyal yaşam içerisinde, eğitimde yaşamış oldukları zorlukları insanlara duyurabilmek için her fırsata onların özel çocuklar olduğunu ısrarla savunuyor “Down Sendromu Bir Hastalık Değildir’’ sloganı ile farkındalık yaratmaya çalışmalarına devam ediyor. Bu konuyla ilgili son olarak psikolojik, sosyolojik bilimsel ve akademik olarak 7 yıldır üzerinde çalıştığı, çeşitli derneklerin ve vakıfların destekleriyle tamamladığı dünya da bir ilk olan Down Sendromlu Animasyon Çizgi film projesini TRT ailesiyle ortak bir çalışma gerçekleştirerek hayata geçirdi. Down sendromlu Animasyon çizgi fillim projesinde ki temel hedefi eğitim sizin de hakkınız diyen Dr. Sevgi Düzgün Down sendromlu çocukların eğitimdeki zorluklarını, toplum içerisindeki var edilen yanlış algıyı ortadan kaldırabilmek 3 ve 6 yaş aralığındaki çocuklarımızla buluşturup psikolojik algılarına bilinçsizce yerleştirilmeye çalışılan yanlış algıyı yok edip doğru bir şekilde yerleştirilmesini sağlaya bilmeyi amaç edindi. Türkiye de bir ilke imza atan, görsel basında ‘’Bir Sevgi Dokunuşu’’ adlı TV Programı projesiyle zihinsel ve bedensel engelli bireylerin sorunlarına çözüm temeli Tv programları yapıyor ve toplumsal olarak bu bilinci önemli bir noktaya taşımaya vesile oldu.  Hala bilinçlendirici, duyarlılığı ve farkındalığı artırmak adına eğitim seminerleri ve konferanslar vermeye devam ediyor.  Engelsiz Haberler gazetesi kurucularından olan Dr. Sevgi Düzgün yapmış olduğu tüm çalışmalarına gazetede yer verip okuyucularıyla paylaşıyor. Aynı zamanda Türkiye ‘ nin önemli dergilerinden olan Ekovitrin Dergisi’nde her ay zihinsel ve bedensel engelli vatandaşlarımıza karşı bilinçlendirici ve toplumsal duyarlılığı artırmak adına yazılarını kaleme alıyor. Bir Sevgi Dokunuşu adlı TV Programı projesiyle ilgi yeni çalışmaları devam ediyor. Kendisine ulaşmak isteyenlerin iş adamı Üzeyir Polat ile ortaklaşa açtıkları Sevgi Özlem Rehabilitasyon Merkezi’nde bulabileceklerini veya 0212 597 25 47 numaralı telefondan ulaşabileceklerini söyledi.

Yaptınız İşten Bahseder misiniz?
Dr. Sevgi Düzgün: Bizlerin bakış açısı Down Sendromlu çocuklarımız için en büyük engel. Derdimizi anlatmak için ‘Ozi’ isminde bir karakter yarattık. Bu karakterin hem toplumdaki, hem ailedeki yeri konumlandırmaya çalıştık, böylelikle özel durumlu çocukların neler yaşadığını ve onlara nasıl davranılması gerektiğini vurgulamaya çalıştık. Amacımız bu karakter aracılığı ile eğlendirerek, görsel olarak özel durumdaki, Down Sendromlu çocuklarımızı insanlara anlatmak. Bir şeye nasıl baktığınız çok önemli. Down Sendromuna bakış açımız doğru değil. Bu çocukların bizden farklı, özel duruma haiz çocuklar olduğunu kabul etmek zorundayız.  Bulunduğumuz bölge özel eğitime tabi tutulması gereken çocuklarımız konusunda maalesef ki bilinçli değil. Duyarlı ve bilinçli veli sayısı bir elin parmağını geçmediği için, Down Sendromlu çocuklarımıza daha iyi yardımcı olabilmek adına öncelikle ailelerini bilinçlendirme yoluna gittik. Veliler çocuklarının sorunlarını bile anlatmaktan çekiniyordu. Öncelikle onların zihin yapılarını değiştirdik. Buradan geriye dönüp bakınca uzun ve yorucu bir yol geldik ama özellikle aileleri bilinçlendirme konusundaki başarımızı görünce, bu yola değdiğini söyleyebilirim. Biz toplumsal, bir arada yaşamaya programlı bir toplumuz. Bunu işimize yansıtmak zorunda hissediyoruz. Kurumumuza çalışmak için başvuran insanlara sorduğum ilk soru şu oluyor: ‘’Çocukları seviyor musunuz?’’
Özel Eğitim Alması Gereken Çocuklarımızın Sorunlarından Bahsettiniz. Çözüm Önerileriniz Nelerdir?
Dr. Sevgi Düzgün: Toplum olarak duyarlılığımızı yitirdik, bencil varlıklar olduk. Eşi ile kavga eden çocuğuna saldırır duruma geldi. Hep bir bahaneleri var. Olan her daim çocuklara oluyor. Bakış açımızı değiştirmek zorundayız. Duyarlı bir toplum olduğumuzu tekrar tekrar hatırlamak zorundayız. Kurumumuza gelen hocalardan şunu rica ediyoruz: Siz çocuklara öğretmeniz gereken bilgileri öğretin. Din kısmı aileye kalsın. Sapla samanı birbirine karıştırmayalım. Küçücük bedenlere tecavüz ediliyor, küçücük evlatlar nelere maruz kalıyorlar. Bu bizlerin canını acıtıyor. Öyleyse önce iyi insan olmayı öğretelim, sonra müfredatta olan bilgileri verelim. Din sonradan gelecektir zaten. Ama önce iyi insan olmak… Bu konular ile alakalı dört yıl boyunca canlı yayın yaptım. Birçoğunu da kaleme aldım. Yaşam evi projesini ilk dillendiren bizler olduk. Eyüp Belediye Başkanı İsmail Kavuncu’nun kapısını çaldık, o dönemde. Projemizden bahsettik, yer tesisi ricasında bulunduk. Bir ay sonra projeden men edildik, proje TÜRGEV’e verildi.
Bir Yabancı Gözü ile Edirne Seyahatlerinde Neler Gözlemlediniz?
Dr. Sevgi Düzgün: Türkiye’nin belirli yerleri vardır. Özgürlük, aydınlık, yenilik kokar. O şehirlerden zarar gelmeyeceğini bilirsiniz. Edirne’de o şehirlerden birisidir. Bana Esenyurt’ta mı Edirne’de mi yaşamak istersiniz diye sorsanız gözüm kapalı Edirne derim. Edirne gibi şehirler bizim umudumuz. İstanbul’da yaşıyoruz ama Edirne’deki insanlar gibi rahat ve özgür yaşamak isterdim, görüşlerimi rahatça ifade edebileceğim bir yerde yaşamak isterdim. Edirne’de değerlendirilecek o kadar çok alan var ki. Uzakta da olsa denizi, yeşillik alanı mevcut.
Türk Milliyetçisi Dendiği Zaman Aklınıza Ne Geliyor?
Dr. Sevgi Düzgün: Türklük emanet bir duygu değildir. Biyolojik bir kavram değildir. Diyarbakır’da ve Edirne’de yaşayan iki ayrı ailenin ortak acısı, sevinci, mutluluğu, bu birleştiricilik bizler için Türk Milliyetçiliği demek. Bayrak, vatan, millet söz konusu olduğunda yüreği titreyen insanlar olarak yetiştik, biz… Biz Türküz ve etnik siyaset yapmadan bu duyguyu yaşayıp, yaşatmaya devam edeceğiz. Bu bir sahiplenme duygusu. Ben Türk olduğumu iliklerime kadar hisseden bir insanım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder