Memur Sen Konfederasyonu Büro Memur - Sen Edirne Şube Başkanı Memet Sait Ercan: “Nerede görev yaparsanız yapın, yaşadığınız sorunları gündeme getirmek, üst mercilere iletmek, çözüm yolları arayarak çözüme kavuşturmak ve hakkınızı aramak zorundasınız. Çoğu zaman kurumlarda yaşanan sorunların çözümü noktasında bilgi akışında aksaklıklar yaşanmaktadır. İşte tam bu noktada da sendikalar devreye giriyor.”
• Memet Sait Ercan, Büro Memur - Sen Edirne Şube Başkanı 28 yıldır Edirne’de yaşıyor. Kamu personeli maaş ve vergi sistemi ile ilgili deneyimleri var. Bu konularda internet sitelerinde zaman zaman köşe yazıları yayınlanmıştır. 2013 yılında Büro Memur Sen Edirne Şube Başkanı seçildi. Halen bu görevi sürdürüyor, sendikal faaliyetler ile alakalı çalışmalar, incelemeler yapıyor.
ü Neden Sendikalı Olmamız Gerekiyor?
Memet Sait Ercan: Nerede görev yaparsanız yapın, yaşadığınız
sorunları gündeme getirmek, üst mercilere iletmek, çözüm yolları arayarak
çözüme kavuşturmak ve hakkınızı aramak zorundasınız. Çoğu zaman kurumlarda
yaşanan sorunların çözümü noktasında bilgi akışında aksaklıklar yaşanmaktadır.
İşte tam bu noktada da sendikalar devreye giriyor.”
Ülkemizde
sendikacılık yapılan anayasal ve yasal düzenlemeler sonucunda ve buna bağlı
olarak elde edilen kazanımlar sonucunda özellikle 12 Eylül 2010 tarihinde
yapılan Anayasa değişiklik paketinde yapılan düzenlemeler sonucunda
Sendikacılık istenilen düzeye doğru gelmeye başlamıştır. 2002 yılında sendikalaşma oranını %48 iken bu oran 2017 yılında %70 e çıkmıştır. Bu oranın daha da yukarı
çıkması örgütsel gücün etkisi açısında önemlidir. Memur Sen bugün itibariyle 1.000.000 üyesi
olan Türkiye’nin en büyük sivil toplum kuruluşudur. Memur Sen konfederasyonu
son beş yılda 300.000 üye artışı sağlamıştır.
Diğer sendikalarda çizgi aşağıya doğru gidiyor. Memur Sen bir hizmet
anlayışı ile hareket ediyor. O yüzden üye sayımız da buna bağlı olarak artıyor.
ü Günümüz Türkiye’sinin Sendikacılık Faaliyetlerini Geçmişle
Mukayese Ettiğinizde Nasıl Değerlendiriyorsunuz?
Memet Sait Ercan: Türkiye’de sendika hakkı ilk olarak 1961
Anayasasının 46. maddesi ile anayasal güvence altına alınmıştır. 1965 yılında
çıkan bir kanunla Türkiye’de sendikacılık faaliyetleri başlamıştır.
Sendikacılığın hızla arttığı o dönemde 1971 muhtırası ile sendikacılık maalesef
yasaklanıyor. 12 Eylül darbesinden sonra yapılan anayasada da sendikal haklar
ile ilgili herhangi bir düzenlemeye yer verilmemiştir. 1990’lı yıllarla sendikacılık daha ziyade
sokak çatışmaları ile kendisini göstermiştir. 1992 yılında İLO sözleşmeleri
gerekçe gösterilerek Türkiye’de tekrar sendikalar kurulmaya başlanmıştır. 1995
yılında 12 Eylül’den sonra yapılan 1982 anayasasının bazı maddelerinde
değişiklik yapılarak Türkiye’de tekrar sendika kurma ve üye olma hakkı anayasal
güvence altına alınmış oldu. 1995 yılında yapılan Anayasa değişikliği ile
sendikacılık anayasal güvence altına alınmış olsa da o günkü siyasi
belirsizlikler ve koalisyon hükümetleri nedeniyle maalesef kanuni düzenleme 6
sene gecikmeyle ancak 2001 yılında çıkarılabilmiştir. 2001 yılında çıkan 4688 sayılı sendika kanunu
sendikacılığın önünü açmış olsa da toplu sözleşme sistemine değil de toplu
görüşme sistemine mahkûm edilmiştir.
Toplu görüşme düzeneği ile sürdürülen sendikal faaliyetler de kazanım
elde etmek çok zordur. 2002-2011 yılları
arasında toplu görüşmeler gerçekleştirildi. Memur Sen 2009 yılında ilk kez
yetki almıştır. Memur Sen 2009 yılında Diyanet, Yerel Yönetim, Tarım Ormancılık
ve Sağlık hizmet kollarındaki yetkisi ile konfederasyonda ilk yetkisini
almıştır. Memur Sen 2010 yılında yaptığı basın açıklaması ile Türkiye’de
sendikacılığa yön vermiştir. Toplu görüşmeler reddedilmiş, toplu sözleşme
istenmiştir. Sendikalar ve devlet taraf olsun, karşılıklı otursun şeklinde
görüşümüzü net bir biçimde ortaya koyduk ve Memur Sen konfederasyonda almış
olduğu bu yetki ile 2010 yılındaki toplu görüşmelere katılmayacağını bir basın
açıklaması ile beyan etmiştir. Bunun sonucunda hükümet 2010’da sendikaları
Abant’a davet etmiş ve çalıştaya sadece Memur Sen katılmıştır. Çalıştay
sonucunda Memur Senin hazırlamış olduğu sonuç bildirisi 2010 yılında yapılacak
olan anayasa değişiklik paketinin alt yapısını oluşturmuş ve Memur Senin
düzenlediği sonuç bildirisi 12 Eylül 2010 tarihindeki Anayasa değişiklik
paketinde yer almıştır. Yapılan anayasa değişikliğinden sonra buna bağlı olarak
2012 yılında yapılan kanuni düzenleme ile Türkiye’de artık toplu görüşme
düzeneği tarihin çöp sepetine atılarak yeni bir döneme yani toplu sözleşme dönemine
geçilmiş oluyor. Bu Memur Senin sendikal
zemindeki en büyük zaferi ve kazanımıdır.
ü Cumhurbaşkanının yaptığı bir 3600 Ek Gösterge açıklaması
var. Bunun maaşlara etkisi nedir? Ne öngörüyorsunuz?
Memet Sait Ercan: 3600 ek gösterge ile alakalı açıklaması yapıldı.
Bu ek gösterge artışı esasen çalışırken memur maşlarına etkisi yok gibi. Daha
ziyade bu ek gösterge artışı Emekli maaşlarını önemli ölçüde arttırmaktadır. Ek
göstergelerin 3600 e çıkarılması sonucunda emekli maaşlarını 600 TL civarında arttırdığını,
emekli ikramiyesini ise 20-23 bin aralığında arttırdığını görüyoruz. Bu
düzenlemeyi olumlu buluyoruz ve destekliyoruz. Ancak 3600 ek göstergesinin bazı
kurumlarla kısıtlı tutulması ile ilgili büyük bir tepki söz konusudur. Diğer
kamu kurumlarını da kapsayacak şekilde tekrar gözden geçirilmesinin doğru
olacağını düşünüyorum. Yardımcı hizmetler sınıfının ek göstergesinin olmaması
da büyük bir sorun. En düşük maaş alan bu sınıftaki kamu çalışanlarına muhakkak
ek gösterge verilmelidir. Örneklersek, Ek göstergesi 3.000 iken 3.600 ek
göstergeye yükseltilen 30 hizmet yılı olan bir kamu görevlisinin emekli aylığı
2.594 TL iken ek gösterge 3.600 olduğunda bu aylık tutarı 3.163 TL'ye
yükseltilecektir. Aradaki emekli maaş farkı ise 569 TL olacaktır. Emekli ikramiyesi
ise 93.552 TL iken ek göstergesi 3.600 olduğunda bu tutar 114.068 TL'ye
yükseltilecektir. Emekli ikramiyesindeki artış ise 20.516 TL olacaktır.
ü 28 yıldır Edirne’de yaşayan bir birey olarak Edirne’yi
nasıl değerlendiriyorsunuz? Edirne’yi daha yaşanılır, daha fazla turistin
geldiği bir yer yapmak için neler yapabiliriz?
Memet Sait Ercan: Edirne çok
güzel bir şehir… Bu şehri ve insanını çok seviyorum. 2013 yılında Balkanlara;
Makedonya, Kosova, İskeçe, Prizren gibi medeniyetimiz için önem arz eden
yerlere seyahatte bulundum. Dönüşte çok geç kaldığımız aklıma geldi. Oradaki
yurttaşlarımız ile kardeşlerimiz ile uzun yıllardır aramıza büyük bir mesafe
konuşmuş. 2000 yılından sonra Balkanlara açılmaya başladık. Ülkemiz oradaki
tarihi eserleri onarmaya başladı, oralara Türk bayrağını dikmeye başladık.
Edirne’yi Balkanların merkezi yapmak, kültür kenti yapmak hepimizin sorumluluğu
bulunmaktadır. Her geçen gün turist sayısını arttırmak zorundayız. Aynı şekilde
soydaşlarımızın olduğu ve medeniyetimizin izlerini taşıyan Balkanlara giderek
tarihimize de sahip çıkmak zorundayız. Edirne Balkanlar ile devamlı surette
irtibatta olmak durumundadır. Her aile oradan bir soydaşını alsa, Edirne’de
misafir etse, iftar yaptırsa ne güzel olur!
Edirne’ye ilk geldiğimde uzun yıllar Eski Cami’de namaz kılınmıyordu.
Tadilatı çok uzun süre sürdü. Keza Üç Şerefeli Camiinde tadilat başladı, yıllar
sürdü. Yine köprülerin, tarihi eserlerin onarımı yıllar sürüyor. Biz bu tarihi
dokuyu korumak ve insanlara açmak zorundayız. Böylelikle kültür yapımız
kendiliğinden gelişecek. TİKA bu konularda üzerine düşeni yapıyor. Biz de
Edirne olarak Balkanlara uzanan el olmak zorundayız, kültür ilişkisi kurmak
zorundayız. İnsanlar Kadir Gecesinde, bayramlarda Selimiye’ye geliyorlar. Biz
Edirne halkı olarak, Belediye olarak, Valilik olarak bir araya gelip onlara
sofra kurmak zorundayız, sıcaklığımızı hissettirmek zorundayız. Çünkü
Balkanlardan da çok fazla soydaşımız geliyor. Birlik ve beraberlik tablosunu
ancak böyle oluşturabiliriz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder